Brüksel'de düzenlenen NATO zirvesi sırasında ABD Başkanı George W. Bush ile Sayın Başbakanımız arasında son derece esprili ayaküstü bir sohbet geçtiğini ve Bush ile Erdoğan arasında başlayan sohbete İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de katıldığını, Egemen Bağış'ın tercümesi ile okuduk.
Geçen diyalogla ilgili olarak biraz düşünce jimnastiği yapalım asıl soruları bulmaya çalışalım. Çünkü sorulan bütün sorular cevabı bilinen sorulardır. Dolayısıyla cevabı bilinen sorularda her zaman başka manalar vardır. Biz bu sorularda asıl soruları aramaya çalıştık. Sayın Başbakanın cevaplarına dokunmayacağız sadece uluslararası diplomasi kurdu olan ve dünyayı yöneten Bush ile Blair'in sorularını çözmeye çalışacağız. Sayın Başbakan uluslararası ilişkilerde hep bir iki adım önde olduğu için cevaplarını yorumlayamıyoruz.
Bush: Oğlunuz halen Amerika'da çalışıyor mu?
Bu birinci soruda acaba Bush ne demek istedi?
Oğlun geleceğin, geleceğin elimizde
AKP'nin geleceği elimizde
Hükümetin geleceği elimizde
Türkiye'nin geleceği elimizde.
Erdoğan: Evet çalışıyor.
Bush: Evine ekmek getirebilecek kadar kazanıyor mu?
Bu soru da doğrudan ekonomi ile ilgili. Bu soruda da acaba Bush
Ekonominiz ABD'ye bağlı
ABD ile çalışırsanız ekmeğiniz olur
Ekonominiz bizim elimizde
Ekonominizi Bilal'in işten çıkarılması kadar basit bir şekilde çökertebilirim demek mi istedi?
Erdoğan: Evet kazanıyor.
Blair: Oğlunuz ABD'de mi çalışıyor?
Blair bu sorusuyla AB'nin bütün bu bağlılıkların farkında olduğunu söylemek mi istiyor ?
Erdoğan: Evet ABD'de çalışıyor.
Blair: Nerede çalışıyor?
Ekonomin elimizde tekrar hatırlatayım demek istiyor herhalde.
Erdoğan: Dünya Bankası'nda.
Bush (gülerek): Bu nedenle Amerika'da faizler düştü. Erdoğan'ın oğlu son derece aklı başında ve yakışıklı bir çocuk.
Sen akıllısın bütün bu söylediklerimizi anladın.
Bizim çıkarlarımız dışında bir yola giremezsin.
İpler tümüyle elimizde, hatırlatmış olalım demek mi istediler?
Blair: Yani babası gibi.
Bush: Evet aynı babası gibi.
Uluslararası diplomasi herhalde bu olsa gerek yoksa yanılıyor muyum? Sekiz dakikaya bütün bunları sığdırmak kolay mı?
Abdulkadir KARAKOÇ
Geçen diyalogla ilgili olarak biraz düşünce jimnastiği yapalım asıl soruları bulmaya çalışalım. Çünkü sorulan bütün sorular cevabı bilinen sorulardır. Dolayısıyla cevabı bilinen sorularda her zaman başka manalar vardır. Biz bu sorularda asıl soruları aramaya çalıştık. Sayın Başbakanın cevaplarına dokunmayacağız sadece uluslararası diplomasi kurdu olan ve dünyayı yöneten Bush ile Blair'in sorularını çözmeye çalışacağız. Sayın Başbakan uluslararası ilişkilerde hep bir iki adım önde olduğu için cevaplarını yorumlayamıyoruz.
Bush: Oğlunuz halen Amerika'da çalışıyor mu?
Bu birinci soruda acaba Bush ne demek istedi?
Oğlun geleceğin, geleceğin elimizde
AKP'nin geleceği elimizde
Hükümetin geleceği elimizde
Türkiye'nin geleceği elimizde.
Erdoğan: Evet çalışıyor.
Bush: Evine ekmek getirebilecek kadar kazanıyor mu?
Bu soru da doğrudan ekonomi ile ilgili. Bu soruda da acaba Bush
Ekonominiz ABD'ye bağlı
ABD ile çalışırsanız ekmeğiniz olur
Ekonominiz bizim elimizde
Ekonominizi Bilal'in işten çıkarılması kadar basit bir şekilde çökertebilirim demek mi istedi?
Erdoğan: Evet kazanıyor.
Blair: Oğlunuz ABD'de mi çalışıyor?
Blair bu sorusuyla AB'nin bütün bu bağlılıkların farkında olduğunu söylemek mi istiyor ?
Erdoğan: Evet ABD'de çalışıyor.
Blair: Nerede çalışıyor?
Ekonomin elimizde tekrar hatırlatayım demek istiyor herhalde.
Erdoğan: Dünya Bankası'nda.
Bush (gülerek): Bu nedenle Amerika'da faizler düştü. Erdoğan'ın oğlu son derece aklı başında ve yakışıklı bir çocuk.
Sen akıllısın bütün bu söylediklerimizi anladın.
Bizim çıkarlarımız dışında bir yola giremezsin.
İpler tümüyle elimizde, hatırlatmış olalım demek mi istediler?
Blair: Yani babası gibi.
Bush: Evet aynı babası gibi.
Uluslararası diplomasi herhalde bu olsa gerek yoksa yanılıyor muyum? Sekiz dakikaya bütün bunları sığdırmak kolay mı?
Abdulkadir KARAKOÇ
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012