Çağdaş Firavunlar da evvelkilerin izinden gidiyorlar. Takip ettikleri yol, söyledikleri cümleler, insanlara uyguladıkları baskılar itibariyle bakıldığı zaman "ancak bu kadar benzerlik olur" diye hayret ediyorsunuz. Musa Peygamberin başının belası olan Firavun ne demişti, hatırlayalım: "Fir'avn «Bırakın beni, dedi, Musâ'yi öldüreyim. (Varsın) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dîninizi değiştireceğinden, yahud yer (yüzün) de fesâd çıkaracağından korkuyorum».(Mü'min:26) Firavun'un "din" dediği ve değiştirilmesinden endişe ettiği şey, kendisinin ilah olarak tanınması, insanların bu batıl inanç içinde devam ederek ona secde etmeyi sürdürmeleri? Yeryüzünde çıkmasından korktuğu fesat ise, öteden beri devam eden "kulun kula kulluğu" geleneğinin bozulması? Yani, Firavun ilah olarak tanınmaya ve kendisine secde edilmeye devam edilirse "istikrar" devam ediyor demektir, eğer insanlarda bir uyanış,bir aklediş başlamışsa "yer yüzünde fesad" zuhur etmiş demektir. Dolayısıyla, Firavunların kurduğu, nesilden nesile aktardıkları bu gidişata karşı her kim insanları uyarmaya, düşünmelerini temin etmeye çalışmışsa öldürülmeyi hak etmiş demektir, tabii Firavun mantığına göre. Gelelim çağımıza ve çağımızın çağdaş firavunlarına. Kanlarını-iliklerini sömürerek semirdikleri kitleler, kayıtsız-şartsız ve itirazsız teslimiyetlerine devam ediyorlarsa mesele yok, üzerine titredikleri "istikrar" da sağlıklı demektir, yok eğer bir takım homurtular ve itirazlar yükselmeye başlamışsa istikrar tehlikede ve çıkması muhtemel bir "fesat" söz konusu? Kulun kula kulluğunu reddedenler, "bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul" tarzındaki paylaşıma karşı çıkanlar, kafasını çalıştırıp çarpık firavun mantığına itiraz edenler , çağdaş firavunlar için potansiyel tehlike arz eden kitleler demektir. Evvelki Firavunlar; "bırakın beni falancayı öldüreyim?" şeklinde izin alırlarmış, çağdaş firavunların öyle bir nezaketleri de yok, tehlikeli gördükleri kesimleri,kitleleri derhal imha ediyorlar. Tekrar edelim; firavunlara göre din, kendi saltanatlarının, sömürü düzenlerinin, insanları köleleştirmenin aracı kurumudur, bu görevleri yerine getiremiyorsa firavunların dini bozulmaya yüz tutmuş demektir ve tabii ki bir "müceddid" gerekir. Firavun mantığında istikrar da aynı şeyleri ifade ediyor, onların rahatlarının ve sömürü çarklarının bozulması demek yer yüzünde fesat çıkması demektir. Kitabımızı dikkatli okusak, bu gün yaşadıkları mızın şifrelerini rahatlıkla bulacağız ve firavunları daha yakından tanıyacağız.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024