ABD-Türkiye ilişkilerinin
bozulması
ABD'de Türkiye'ye karşı şüpheli davranışlar, BM'nin 65.000 ABD askerine tezkere onayı vermemesiyle başladı. O tarihten beri de arasıra açık düşmanlıklara kadar tırmanan tutumlar gelişmektedir. Bu olumsuz duygular bir de Talabani ve Barzani taraftarları tarafından gittikçe artan şekilde pompalanmaktadır. Zaten Kuzey Irak'taki bazı olaylarda Türk bayraklarının gösteri yürüyüşlerinde yakıldığını da medyadan defalarca izlemiştik. Onun yanında Kuzey Irak bölgesinde yaklaşık olarak 4000-5000 kadar eski PKK, şimdiki KADEK militanının da var olduğu kabul edilmektedir.
Diğer taraftan Kürtlerin binlercesinin ABD adalarında komando ve casus olarak eğitildiği de herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Öte yandan, ABD'nin şu anda Kürtlerden başka Irak'ta güveneceği hiç bir unsur yoktur. Sünni ve Şii araplar, İranlılar, Suriyeliler ve bütün Irak halkı, potansiyel düşman olarak kabul edilmektedir. ABD'nin tek dayanacakları unsur Kürtler olmaktadır. Onların da Türkiye'ye karşı ne kadar dost ve ne kadar düşman oldukları bilinen bir gerçektir.
Diğer taraftan, Kuzey Irak'ta ABD zaten bir Kürt devletinin kurulmasını, savaştan çok önceleri hazırlamıştı. Askeri, meclisi, parası ve okulları bile bulunuyordu. Savaşta da beraber oldukları için ABD şimdi onları kendi yandaşı kabul ederek, onların gösterdikleri ve tavsiye ettikleri yönde hareket etmektedirler.
Talabani ve Barzani'nin
tutumları
Kaldı ki, gerek Kürt devletinin kuruluşundaki devrede, gerekse savaşa kadar, Talabani ve Barzani Türk pasaportu taşımaktaydı. Bunu bütün medya defalarca yazdı. O tarihlerde bize kim bilir ne kadar sahte davrandılar. Ne kadar vaatlerde bulundular? Şimdi ise ABD'nin kuyruğuna sarılarak onlara yön vermeye çalışmaktadırlar. Üstelik şu anda ABD yöneticilerinin kafalarında, Türkiye'ye karşı kızgınlıkları henüz sona ermemiş durumdadır.
Kaldı ki, Kerkük komutanı Albay Billy Maxville eski sabıkalılardandır. Nisan ayında aynı komutan Kerkük'teki Türk askerlerine baskın yapmıştı. O zaman Türk yetkilileri komutanın cezalandırılmasını ve hatta değiştirilmesini bile talep etmişlerdi. Ama sonuç işte şimdi belli oldu. Demek ki bizim isteklerimize bu kadar değer verilmektedir. Kürtlerin ise dediklerini herhalde iki etmemektedirler.
Dışişleri bakanımız Abdullah Gül, ABD dışişleri bakanıyla görüşerek askerlerin derhal serbest bırakılmasını, ayrıca bunu yapanların da cezalandırılmalarını istedi. Mr. Colin Powell, Türk irtibat askerlerinin şu anda Bağdat'ta güvenlikte olduklarını söyledi. Ayrıca, bu meselenin üzerinde de duracağını da eklemiş oldu.
Türkiye'nin tavrı ve tutumu
Öte taraftan Başbakan, R.T.Erdoğan'ın emriyle habur sınır kapısında yavaşlatma işlemleri başlatılmış oldu. Diğer taraftan, ABD ordusuna benzin sevkiyatı da durduruldu.
Şu anda bir kızgınlık santrancı oynanmaktadır. Bir taraftan "Kürt akıllı" ABD saldırıları, diğer taraftan da Türkiye Cumhuriyeti tarafından alınmakta olan karşı tedbirler izlenmektedir. Sonuç ne olacak onu hep beraber göreceğiz. Ama şu andaki hava, 50 yıllık müttefik, NATO tabanlı dostluklara, hiç de uygun gelişmediği acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
bozulması
ABD'de Türkiye'ye karşı şüpheli davranışlar, BM'nin 65.000 ABD askerine tezkere onayı vermemesiyle başladı. O tarihten beri de arasıra açık düşmanlıklara kadar tırmanan tutumlar gelişmektedir. Bu olumsuz duygular bir de Talabani ve Barzani taraftarları tarafından gittikçe artan şekilde pompalanmaktadır. Zaten Kuzey Irak'taki bazı olaylarda Türk bayraklarının gösteri yürüyüşlerinde yakıldığını da medyadan defalarca izlemiştik. Onun yanında Kuzey Irak bölgesinde yaklaşık olarak 4000-5000 kadar eski PKK, şimdiki KADEK militanının da var olduğu kabul edilmektedir.
Diğer taraftan Kürtlerin binlercesinin ABD adalarında komando ve casus olarak eğitildiği de herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Öte yandan, ABD'nin şu anda Kürtlerden başka Irak'ta güveneceği hiç bir unsur yoktur. Sünni ve Şii araplar, İranlılar, Suriyeliler ve bütün Irak halkı, potansiyel düşman olarak kabul edilmektedir. ABD'nin tek dayanacakları unsur Kürtler olmaktadır. Onların da Türkiye'ye karşı ne kadar dost ve ne kadar düşman oldukları bilinen bir gerçektir.
Diğer taraftan, Kuzey Irak'ta ABD zaten bir Kürt devletinin kurulmasını, savaştan çok önceleri hazırlamıştı. Askeri, meclisi, parası ve okulları bile bulunuyordu. Savaşta da beraber oldukları için ABD şimdi onları kendi yandaşı kabul ederek, onların gösterdikleri ve tavsiye ettikleri yönde hareket etmektedirler.
Talabani ve Barzani'nin
tutumları
Kaldı ki, gerek Kürt devletinin kuruluşundaki devrede, gerekse savaşa kadar, Talabani ve Barzani Türk pasaportu taşımaktaydı. Bunu bütün medya defalarca yazdı. O tarihlerde bize kim bilir ne kadar sahte davrandılar. Ne kadar vaatlerde bulundular? Şimdi ise ABD'nin kuyruğuna sarılarak onlara yön vermeye çalışmaktadırlar. Üstelik şu anda ABD yöneticilerinin kafalarında, Türkiye'ye karşı kızgınlıkları henüz sona ermemiş durumdadır.
Kaldı ki, Kerkük komutanı Albay Billy Maxville eski sabıkalılardandır. Nisan ayında aynı komutan Kerkük'teki Türk askerlerine baskın yapmıştı. O zaman Türk yetkilileri komutanın cezalandırılmasını ve hatta değiştirilmesini bile talep etmişlerdi. Ama sonuç işte şimdi belli oldu. Demek ki bizim isteklerimize bu kadar değer verilmektedir. Kürtlerin ise dediklerini herhalde iki etmemektedirler.
Dışişleri bakanımız Abdullah Gül, ABD dışişleri bakanıyla görüşerek askerlerin derhal serbest bırakılmasını, ayrıca bunu yapanların da cezalandırılmalarını istedi. Mr. Colin Powell, Türk irtibat askerlerinin şu anda Bağdat'ta güvenlikte olduklarını söyledi. Ayrıca, bu meselenin üzerinde de duracağını da eklemiş oldu.
Türkiye'nin tavrı ve tutumu
Öte taraftan Başbakan, R.T.Erdoğan'ın emriyle habur sınır kapısında yavaşlatma işlemleri başlatılmış oldu. Diğer taraftan, ABD ordusuna benzin sevkiyatı da durduruldu.
Şu anda bir kızgınlık santrancı oynanmaktadır. Bir taraftan "Kürt akıllı" ABD saldırıları, diğer taraftan da Türkiye Cumhuriyeti tarafından alınmakta olan karşı tedbirler izlenmektedir. Sonuç ne olacak onu hep beraber göreceğiz. Ama şu andaki hava, 50 yıllık müttefik, NATO tabanlı dostluklara, hiç de uygun gelişmediği acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006