Öncelikle bütün okuyucularımızın geçmiş "Ramazan Bayramını" içtenlikle kutlar, sağlık, afiyet ve başarılı günler dilerim.
Osmanlı - Türk adetlerinde ÇEYİZ SANDI?I diye bir deyim vardı. Eskiden şimdiki gibi dışardan herşeyi hazır almak, ev ve yuva kurmak imkanı yoktu. Kızlarımızın evlilik hazırlıkları bazı ailelerle daha doğuştan başlayarak evlilik yaşına kadar devam etmekeydi. Böylece kızın doğumundan sonra, onun için çarşıda, pazarda veya herhangi bir yerde GÜZEL ŞEYLER - ÇEYİZ OLARAK, satın alınarak veya işlenerek hazırlanıp geleceğe yönelik «ÇEYİZ SANDI?I'NA» KONULUP HAZIRLIKLAR YAPILIRDI. Aile içinde bu çeyiz sandığı, çok faydalı bir gelenekti.
Bunun da felsefesi şu idi. Hayat çok uzun ama aynı zamanda çok kısadır. Onun için bebek, eğer kızsa, daha doğuştan itibaren hayata ve yuvaya hazırlanmalıdır. Böylece kız evlatlarının yuvaya dönük hem maddi, hem de psikolojik hazırlıkları yapılmaktaydı.
Maddi hazırlıklarında kızın anne ve babası kendi kızlarının geleceğine ve kuracağı yuvaya dönük küçük küçük hazırlıklarına erken başlamaktaydı. Böylece özellkle anne, nerede güzel bir şey ve kızına uygun bir giysi, ipekli kumaş, takı veya oya-dantel işleme varsa, hemen ona yönlenir ve onu ya satın alır veya çalışma ile elde edilebilir şekilde kendi kızına da onu yaptırmaya çalışırdı.
Kızların aile ve yuva kurmaya yönelik psikolojisi
Böylece zamanla, bu birikim çoğalır ve kızın artık bir çeyiz sandığı mefhumu tamamen gelişir, olgunlaşır ve kız evliliği ile kendi yuvasını hayal etmeye başlardı. Burada psikolojik evlilik hazırlıkları da çok önemli rol oynardı. Çünkü genç kızın evleneceği kişi ve kuracağı sıcak yuva hayallerinde ve rüyalarında canlanır ve onu ilerilere, olgunluğa doğru alıp götürürdü.
Zamanla bu Çeyiz Sandığı yavaş yavaş dolmaya başlar ve evlilik günleri için psikolojik hazırlıklar da olgunlaşırdı. Fakat bu günlerde bazı bölge ve köyler hariç artık çeyiz sandıkları yavaş yavaş tarihe karışmaya başladı. Hatta bu sandıkların, çok yerde artık adı bile unutulmaya başlanmıştır. Şehirlerdeki genç kızlarımız artık sandık ve evlilik yerine, tahsil hazırlıklarını ve evin dışında çalışma ile kendi hayallerini yönlendirmektedirler. Okumayan ve çalışmayan genç kızlarımızın bazıları, televizyonlardan birçok çılgınlıkları görerek, onları örnek alarak, bazı özentilere kapılmaya başlamaktadırlar. Böylece bunlar artık gözleri ve idealleri evin dışına yönelik olarak çıkış yolları aramaktadırlar.
Televizyonlarda ise genellikle eğitime dönük «Minimal» (en düşük), ahlaksızlıklara dönük ise «Maksimal» (en çok) program, gösteri ve olaylar verilmektedir. Zamanımızda eğitim nerdeyse tamamen TV'lerin eline «ELEKTRONİK DADILARA» geçmiş bulunmaktadır. TV çocukları dışa dönük, maddeye dönük, çıkara dönük ve ahlak dışı kazançlara yönelik olmaktadırlar. Çünkü TV'lerde ne kadar kötü örnek varsa, hepsi abartılı bir şekilde çekici hale getirilip verilerek, yeni nesillere kötü, fakat cazibeli örnek olmaktadırlar.
Osmanlı - Türk adetlerinde ÇEYİZ SANDI?I diye bir deyim vardı. Eskiden şimdiki gibi dışardan herşeyi hazır almak, ev ve yuva kurmak imkanı yoktu. Kızlarımızın evlilik hazırlıkları bazı ailelerle daha doğuştan başlayarak evlilik yaşına kadar devam etmekeydi. Böylece kızın doğumundan sonra, onun için çarşıda, pazarda veya herhangi bir yerde GÜZEL ŞEYLER - ÇEYİZ OLARAK, satın alınarak veya işlenerek hazırlanıp geleceğe yönelik «ÇEYİZ SANDI?I'NA» KONULUP HAZIRLIKLAR YAPILIRDI. Aile içinde bu çeyiz sandığı, çok faydalı bir gelenekti.
Bunun da felsefesi şu idi. Hayat çok uzun ama aynı zamanda çok kısadır. Onun için bebek, eğer kızsa, daha doğuştan itibaren hayata ve yuvaya hazırlanmalıdır. Böylece kız evlatlarının yuvaya dönük hem maddi, hem de psikolojik hazırlıkları yapılmaktaydı.
Maddi hazırlıklarında kızın anne ve babası kendi kızlarının geleceğine ve kuracağı yuvaya dönük küçük küçük hazırlıklarına erken başlamaktaydı. Böylece özellkle anne, nerede güzel bir şey ve kızına uygun bir giysi, ipekli kumaş, takı veya oya-dantel işleme varsa, hemen ona yönlenir ve onu ya satın alır veya çalışma ile elde edilebilir şekilde kendi kızına da onu yaptırmaya çalışırdı.
Kızların aile ve yuva kurmaya yönelik psikolojisi
Böylece zamanla, bu birikim çoğalır ve kızın artık bir çeyiz sandığı mefhumu tamamen gelişir, olgunlaşır ve kız evliliği ile kendi yuvasını hayal etmeye başlardı. Burada psikolojik evlilik hazırlıkları da çok önemli rol oynardı. Çünkü genç kızın evleneceği kişi ve kuracağı sıcak yuva hayallerinde ve rüyalarında canlanır ve onu ilerilere, olgunluğa doğru alıp götürürdü.
Zamanla bu Çeyiz Sandığı yavaş yavaş dolmaya başlar ve evlilik günleri için psikolojik hazırlıklar da olgunlaşırdı. Fakat bu günlerde bazı bölge ve köyler hariç artık çeyiz sandıkları yavaş yavaş tarihe karışmaya başladı. Hatta bu sandıkların, çok yerde artık adı bile unutulmaya başlanmıştır. Şehirlerdeki genç kızlarımız artık sandık ve evlilik yerine, tahsil hazırlıklarını ve evin dışında çalışma ile kendi hayallerini yönlendirmektedirler. Okumayan ve çalışmayan genç kızlarımızın bazıları, televizyonlardan birçok çılgınlıkları görerek, onları örnek alarak, bazı özentilere kapılmaya başlamaktadırlar. Böylece bunlar artık gözleri ve idealleri evin dışına yönelik olarak çıkış yolları aramaktadırlar.
Televizyonlarda ise genellikle eğitime dönük «Minimal» (en düşük), ahlaksızlıklara dönük ise «Maksimal» (en çok) program, gösteri ve olaylar verilmektedir. Zamanımızda eğitim nerdeyse tamamen TV'lerin eline «ELEKTRONİK DADILARA» geçmiş bulunmaktadır. TV çocukları dışa dönük, maddeye dönük, çıkara dönük ve ahlak dışı kazançlara yönelik olmaktadırlar. Çünkü TV'lerde ne kadar kötü örnek varsa, hepsi abartılı bir şekilde çekici hale getirilip verilerek, yeni nesillere kötü, fakat cazibeli örnek olmaktadırlar.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006