Önce şöyle sorayım... Aşağıda programını sunduğum festivali sizce kim düzenlemiştir?
07 Temmuz 2001: Saygı duruşu, İstiklal Marşı, protokol konuşmaları, ödül töreni, öğle yemeği, Kilisede Ayin, Kültür Bakanlığı Halk Konseri, havai fişek gösterisi.
08 Temmuz 2001: Kilisede Ayin, Fotoğraf Sergisi (Kayseri'de Dinler ve Uluslar), Olgunlaştırma Enstitüsü sergisi, tanışma ve dostluk sohpetleri.
Sorumu bir kere daha sormadan önce, dilerseniz programı tekrar okuyuverin.
Tamam ise, işte size 10 puanlık uzman sorusu; sizce bu çift ayinli festivali kim düzenlemiştir?
Diyeceksiniz ki, papazlar... Hayır.
O zaman Patrik Bartholomeus yaptı bu işi... Hayır.
O zaman papaz tütsülerine bağımlı bir ekip düzenledi... Zannetmiyorum.
Tertip komitesi adına programda Kayseri'nin Ağırnas Belediye Başkanı Mehmet Osmanbaşoğlu'nun imzası var. Başkan, kapatılan FP'den... Davetiyenin ön yüzünde sağında ve solunda iki papazlı Abdullah Gül'ün pozu kondurulmuş. Papazlı Gül, davetiyede siyasi mesaj veriyor.
Başkanla telefonlaştık. Anlattığına göre, Yunanistan'dan bir grup hristiyan vatandaş da gelecekmiş. Mübadeleden gidenler geri geleceklermiş. Kuruluşundan beri ilk defa vaki olacakmış böyle bir iş. Ayinleri ise Patrik Bartholomeus yönetecekmiş.
Bartholomeus'un "ekümenik sevda"sını bilip bilmediklerini sordum, başkana. Haberdarmış. Malum papazın, Doğu Karadeniz'de limana sokulmayan Venizelos gemisinde Rum-Pontus haritasını dağıttığını hatırlatınca; büyüklerimiz daha iyi bilir, dedi.
Mülki erkan, ne mi diyor bu işe?
Vali bey, davetiyeye malum papazın ismini yazdırmamış. Her halde tepki olmasın diye. Kültür Bakanlığı da 8 milyar maddi katkıda bulunmuş.
Kültür Bakanlığı, milletin anasının ağladığı bu kıtlık ortamında 8 milyar bütçe ayırarak iki gün içinde Bartholomeus'a çift ayin yaptırıyor. Kapatılan FP'nin belediye başkanı da bu işi gururla üstleniyor. İki tarafına papaz konmuş Gül'ün pozunu davetiyeye bastırıyor. Ülkemizin geldiği/getirildiği kültür manzarası işte bu.
Bazıları, şu Kültür Bakanı acaba hangi kültürün bakanı diye soruyorlar? Ben şahsen böyle bir sorunun cevabını duymak bile istemiyorum.
Bir saniye... Söz, Kültür Bakanı'ndan açılmışken geçmeyelim; bir de şu Teşvikiye Camii'nin "muvakkıthane"siyle ilgili okus-pokus sözkonusu ediliyor. Muvakkıthane, cemaatin namaz vakitlerini beklediği bizim kültürümüze has mekanlardır, biliyorsunuz. Tabii Kültür Bakanı'nı yakından ilgilendiriyor.
Burası Vakıfların mülküdür. Ancak Vakıfların müfettişleri, kimsesiz öğrencileri bağrına basan, onların iaşe ve ibatesini temin eden, burs veren, talebeleri tertemiz yurtlarda barındırıp başarılı bir şekilde üniversitelerinden mezun olmaları için çırpınan kimi mütedeyyin vakıfların yurtlarını ve şubelerini kapatmaktan vakit bulamamış olacaklar ki, yolları hiç şu Teşvikiye Camii Muvakkıthanesi'ne düşmedi. Mütemilatın halini görmediler.
Çevredeki bilirkişilere göre,1800'lerde yapılan muvakkıthane bir ara börekçi oldu, bir ara işkembeci. Ya şimdi?
Şimdi ise bizzat Kültür Bakanı'nın oğlu Murat Talay koruyormuş. Gerçek bakanlık böyle olur dedirtecek cinsten...
Camii ve müştemilatı birinci derece tarihi eser. Üzerinde tahribat ve tağyirat yapanlar, Ağır Ceza'da yargılanırlar. Murat Talay, 3. Selim'in yaptırdığı muvakkıthanenin arka duvarını yıktırıp geniş camekânlı bir dondurma salonu yaptı.
Bu anlatılanlar doğru mu? Kültür Bakanı açıklasın; çocuğunun ne yapıp yapmadığını en iyisi o bilir. Ama Murat Talay, yargılanamadı. Çünkü muvakkıthane, 14 Mart 2001 tarih ve 12677 sayılı kararla birinci dereceden ikinci dereceye yükseltildi(!). Böylece hem Talay, hem de muvakkıthane kurtuldu. Ya...? Halen bu tarihi mekan Kültür Bakanı'nın mahdumlarının koruması altında.
Sayın Bakanın bu hizmeti(!), görmeyenin elinde gözünde durur, sanırım. Ama yine de Vakıfların müfettişleri biraz da bu taraflarda dolaşsalar daha iyi olmaz mı, ne dersiniz? Yoksa oralar, müfettişler için birinci derece "tayin riskli alan"lar mı?
Tahkikat için değil canım; dondurma yemek için...
Konjonktür gereği, oralarda dondurma yeyip, alınan o güç ve kuvvetle kimi vakıfların şube ve öğrenci dolu yurtlarını kapatmak üzere "avına kilitlenmiş bir kartal" gibi süzülmek için.
Her halde, milli kültürün manevi varlığının tahribatı olan misyonerlik ile maddi varlığının tahribatı olan malum peşkeşler, MGK'nın gündemine gelmeden siyasilerimizin dikkatini çekmeyecek. Bakan onaylı işler, çoğu zaman onların dikkatini çekmiyor ya hani...
Bu aymazlıkla milletin kültürü, benliği, madden-manen delik deşik edilecek; tabii bu arada atı alan Üsküdar'ı geçecek. Yazık...
07 Temmuz 2001: Saygı duruşu, İstiklal Marşı, protokol konuşmaları, ödül töreni, öğle yemeği, Kilisede Ayin, Kültür Bakanlığı Halk Konseri, havai fişek gösterisi.
08 Temmuz 2001: Kilisede Ayin, Fotoğraf Sergisi (Kayseri'de Dinler ve Uluslar), Olgunlaştırma Enstitüsü sergisi, tanışma ve dostluk sohpetleri.
Sorumu bir kere daha sormadan önce, dilerseniz programı tekrar okuyuverin.
Tamam ise, işte size 10 puanlık uzman sorusu; sizce bu çift ayinli festivali kim düzenlemiştir?
Diyeceksiniz ki, papazlar... Hayır.
O zaman Patrik Bartholomeus yaptı bu işi... Hayır.
O zaman papaz tütsülerine bağımlı bir ekip düzenledi... Zannetmiyorum.
Tertip komitesi adına programda Kayseri'nin Ağırnas Belediye Başkanı Mehmet Osmanbaşoğlu'nun imzası var. Başkan, kapatılan FP'den... Davetiyenin ön yüzünde sağında ve solunda iki papazlı Abdullah Gül'ün pozu kondurulmuş. Papazlı Gül, davetiyede siyasi mesaj veriyor.
Başkanla telefonlaştık. Anlattığına göre, Yunanistan'dan bir grup hristiyan vatandaş da gelecekmiş. Mübadeleden gidenler geri geleceklermiş. Kuruluşundan beri ilk defa vaki olacakmış böyle bir iş. Ayinleri ise Patrik Bartholomeus yönetecekmiş.
Bartholomeus'un "ekümenik sevda"sını bilip bilmediklerini sordum, başkana. Haberdarmış. Malum papazın, Doğu Karadeniz'de limana sokulmayan Venizelos gemisinde Rum-Pontus haritasını dağıttığını hatırlatınca; büyüklerimiz daha iyi bilir, dedi.
Mülki erkan, ne mi diyor bu işe?
Vali bey, davetiyeye malum papazın ismini yazdırmamış. Her halde tepki olmasın diye. Kültür Bakanlığı da 8 milyar maddi katkıda bulunmuş.
Kültür Bakanlığı, milletin anasının ağladığı bu kıtlık ortamında 8 milyar bütçe ayırarak iki gün içinde Bartholomeus'a çift ayin yaptırıyor. Kapatılan FP'nin belediye başkanı da bu işi gururla üstleniyor. İki tarafına papaz konmuş Gül'ün pozunu davetiyeye bastırıyor. Ülkemizin geldiği/getirildiği kültür manzarası işte bu.
Bazıları, şu Kültür Bakanı acaba hangi kültürün bakanı diye soruyorlar? Ben şahsen böyle bir sorunun cevabını duymak bile istemiyorum.
Bir saniye... Söz, Kültür Bakanı'ndan açılmışken geçmeyelim; bir de şu Teşvikiye Camii'nin "muvakkıthane"siyle ilgili okus-pokus sözkonusu ediliyor. Muvakkıthane, cemaatin namaz vakitlerini beklediği bizim kültürümüze has mekanlardır, biliyorsunuz. Tabii Kültür Bakanı'nı yakından ilgilendiriyor.
Burası Vakıfların mülküdür. Ancak Vakıfların müfettişleri, kimsesiz öğrencileri bağrına basan, onların iaşe ve ibatesini temin eden, burs veren, talebeleri tertemiz yurtlarda barındırıp başarılı bir şekilde üniversitelerinden mezun olmaları için çırpınan kimi mütedeyyin vakıfların yurtlarını ve şubelerini kapatmaktan vakit bulamamış olacaklar ki, yolları hiç şu Teşvikiye Camii Muvakkıthanesi'ne düşmedi. Mütemilatın halini görmediler.
Çevredeki bilirkişilere göre,1800'lerde yapılan muvakkıthane bir ara börekçi oldu, bir ara işkembeci. Ya şimdi?
Şimdi ise bizzat Kültür Bakanı'nın oğlu Murat Talay koruyormuş. Gerçek bakanlık böyle olur dedirtecek cinsten...
Camii ve müştemilatı birinci derece tarihi eser. Üzerinde tahribat ve tağyirat yapanlar, Ağır Ceza'da yargılanırlar. Murat Talay, 3. Selim'in yaptırdığı muvakkıthanenin arka duvarını yıktırıp geniş camekânlı bir dondurma salonu yaptı.
Bu anlatılanlar doğru mu? Kültür Bakanı açıklasın; çocuğunun ne yapıp yapmadığını en iyisi o bilir. Ama Murat Talay, yargılanamadı. Çünkü muvakkıthane, 14 Mart 2001 tarih ve 12677 sayılı kararla birinci dereceden ikinci dereceye yükseltildi(!). Böylece hem Talay, hem de muvakkıthane kurtuldu. Ya...? Halen bu tarihi mekan Kültür Bakanı'nın mahdumlarının koruması altında.
Sayın Bakanın bu hizmeti(!), görmeyenin elinde gözünde durur, sanırım. Ama yine de Vakıfların müfettişleri biraz da bu taraflarda dolaşsalar daha iyi olmaz mı, ne dersiniz? Yoksa oralar, müfettişler için birinci derece "tayin riskli alan"lar mı?
Tahkikat için değil canım; dondurma yemek için...
Konjonktür gereği, oralarda dondurma yeyip, alınan o güç ve kuvvetle kimi vakıfların şube ve öğrenci dolu yurtlarını kapatmak üzere "avına kilitlenmiş bir kartal" gibi süzülmek için.
Her halde, milli kültürün manevi varlığının tahribatı olan misyonerlik ile maddi varlığının tahribatı olan malum peşkeşler, MGK'nın gündemine gelmeden siyasilerimizin dikkatini çekmeyecek. Bakan onaylı işler, çoğu zaman onların dikkatini çekmiyor ya hani...
Bu aymazlıkla milletin kültürü, benliği, madden-manen delik deşik edilecek; tabii bu arada atı alan Üsküdar'ı geçecek. Yazık...
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019