Kendilerine ait tatil köyleri, kumarhaneleri, orman ürünleri işletmesi, plazaları, kompozit ürün fabrikaları ve sigorta şirketleri olduğu daha sonra ortaya çıkan ABD'nin Oregon eyaletindeki bir Kızılderili kabilesine su götürmek için 7 yıl önce 200 bin dolar harcayan hükümet, şimdi Ak Partili olmayan belediyelerin koronavirüs nedeniyle muhtaç durumdaki vatandaşlara yardım yapmak için bağış kampanyasını istemiyor.
Belediyelerin başlattığı kampanyasından hemen sonra Cumhurbaşkanlığı bir yardım kampanyası başlattı.
Aralarında Ankara ve İstanbul'un da bulunduğu belediyelerin bağış kampanyası ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzasını taşıyan ve tüm valiliklere gönderilen genelgeyle açılan hesaplara bloke konarak engellendi.
İçişleri Bakanlığı, belediyelerin valiliklerden izin alması gerektiğini söylerken, belediyeler de Anayasaya göre bağış toplama haklarının olduğunu ifade ediyor.
Hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün yaptığı açıklamada, "İstanbul büyükşehir Belediyesi Anayasa'nın öngördüğü şekliyle, devletin ta kendisidir. Devlet eliyle, insanlarına katkı sunma konusunda kimsenin fetvasına ihtiyacı da yoktur" dedi.
Başlattığı '6 Milyon Tek Yürek' bağış kampanyasıyla yoğun ilgi gören Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da, "Kampanyamız tamamen yasaldır. İmkânlarım ölçüsünde tüm işsiz, aşsız ve gelirinden mahrum kalan vatandaşlarımın yanında olmaya devam edeceğim. Ankara'da aç, açıkta kimseyi bırakmayacağım" diyor.
Ankara ve İstanbul belediyeleri İçişleri Bakanlığı'nın yasak kararını mahkemeye götürdüler, yargı kimin haklı olduğunu ortaya koyacak.
Böyle olağanüstü kriz döneminde asla yaşanmaması gereken şeyler bunlar.
Bırakınız kim nasıl yardım toplamak istiyorsa toplasın.
Yardım ya da bağış toplanmasında bir eksiklik varsa, o eksikliğin giderilmesi istense ve yardıma engel çıkarılmasa çok da iyi olmaz mıydı?
Hükümet bu yardımların dosdoğru değerlendirilip değerlendirilmemesiyle ilgilenmeli bence.
Ancak, bunun yerine sen toplayamazsın, ben toplarım. Devlet içinde devlet olunuyor' gibi garip karşı çıkışlarla belediyelerin yardımına engel olunması en fazla hükümete zarar verecektir.
Zira, her şeyi eksiksiz yapan bir hükümet yok ortada, geçmişte Kızılderililerin, şimdi ise İtalya ve İspanya'nın yardımına koşan hükümet, Türkiye'de yardım bekleyen herkese yardım ulaştırabilmiş değil.
Normal şartlar altında yardımda yarış olması gerekirken, bizim gördüğümüz bu istenmeyen manzara, yardım yarışında hükümet tarafından faul yapıldığını gösteriyor.
Bunun altında yatan en önemli amaç ise Ak Partili olmayan belediyelerin vatandaşların sempatisini kazanmasının önüne geçmek.
Ancak, 'yasak kardeşim, yasak kardeşim' diyerek yasakçı bir portre çizen hükümet yetkilileri, bu yaptıklarıyla ne kadar antipatik olduklarının ve yardım yapılmasına izin verilse kazanamayacakları kadar büyük bir toplumsal sempatiyi rakiplerine kazandırdığının farkında bile değiller.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024