logo
16 MAYIS 2024

Çorap söküğü uyarısı

10.01.2005 00:00:00
Kıbrıs'ın Türkiye'nin en haklı dâvâsı olduğunu hatırlatan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bu dâvânın kaybedilmesi halinde gerisinin çorap söküğü gibi geleceği uyarısında bulundu Türkiye'nin en haklı olduğu dâvâsıdır Kıbrıs. Hem de eğer hukuk hâlâ bir anlam ifade ediyorsa uluslararası anlaşmalarla sarsılmaz sağlam temellere dayandırılmış bir haklı dâvâsıdır. Fakat ne garip tecellidir ki böyle haklı bir dâvânın temeline "sende mi Brütüs?" dedirtecek türden ilk önemli dinamiti yine Türkiye koymuştur. Anomali bir doğum misali AB ile Gümrük Birliği sevdası uğruna yapılmıştır bu. Şimdilerde ise bu kadar haklı bir dâvâ, sanki bir meydan muharebesi kaybedilmişcesine "AB süreci Kıbrıs'taki Türk ve Rum ihtilafına feda edilemez" sözlerinde ifadesini bulan yeni bir Brütüs'lükle karşı karşıyadır. Kıbrıs dâvâsı bu hançeri yer, Türkiye bu dâvâyı kaybederse arkasının çorap söküğü gibi gelmesi işten bile değildir. Böyle diyor, Türkiye'nin en haklı dâvâsı Kıbrıs ile adeta özdeş hale gelmiş isim KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş. Denktaş gazetemizi ziyaret etti ve yazarlarımızla sohbet etti. Denktaş gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Kalleşlik, haksızlık,

oyun içiçe

r Sayın Cumhurbaşkanı referandumu bir milat olarak alırsak, eğer bu referandumda "evet" çıkarsa KKTC tarafı için çok güzel şeyler olacağı söyleniyordu. Türk tarafı % 65 ile "evet" dedi. Ama verilen sözler tutulmadı. Hatta 17 Aralık'ta Kıbrıs meselesi çok farklı bir şekilde dahi gündeme geldi. Niçin?

Rauf Denktaş: Güllük, gülistanlık vadedenler, "evet derseniz herşey sizin olacak" diyenler, Rumların da "evet" diyeceği inancı içinde hareket ettiler. Son haftaya kadar Rumlar, Türk tarafının beni dinleyerek "hayır" diyeceğini düşünmek suretiyle Amerikalılara, İngilizlere, diğerlerine, "Biz evet diyeceğiz. Biz Türklerle uzlaşmayı istiyoruz" görüntüsünü sürdürdüler. Vaktaki Türkiye ağırlığını koydu. Ve "evet" çıkacağı belirlendi. Bu sefer Rum, "hayır" diyeceğini açıkladı. Muazzam bir kampanya ile de "hayır"ı temin etti. Bunun üzerine bize "evet derseniz şunları alacaksınız" diyenler şoka girdi. Şimdi ne yapacaklar? Vadettiklerini verseler Rum kızacak. Rum'u kırk yıldır meşru hükümet olarak besleyen kendileri. Yasalar ve insanlığa aykırı olarak besleyen kendileri. Dolayısıyla sevdikleri, korudukları Rum'u kızdırmak istemiyorlar. Üye de yapacaklar. Zaten şimdi yaptılar. Bu sefer bize, "Evet derseniz şunubunu vereceğiz dedik amma bu 'evet'inizle siz, birleşmek istediğinizi, ayrılık istemediğinizi, ayrı devlet, ayrı bağımsızlık, ayrı egemenlik istemediğinizi kabul etmiş oluyorsunuz. Bu çizgide durursanız vadettiklerimizi size temin etmeye çalışacağız" dediler. Tabii işi "Rum'un izniyle çalışacağız" durumuna getirdiler. Büyük bir kalleşlik, büyük bir haksızlık, büyük bir oyun ile karşı karşıya kaldığımızı anladık. Çünkü "evet" dediğimiz Annan Planı'nın içinde bir madde var. "Taraflardan biri veya her ikisi 'hayır' derse, beni istemezse ben yokum, etkim de yoktur, hükmüm de yoktur" der. Dolayısıyla ortadan kalkmış olan bu Annan Planı'na biz "evet" dedik diye bunun içerisinde egemenliğimiz yok, devletimiz yok bu nedenle bundan sonra egemenlik, devlet isteyemeyiz diye bizi bağlamaya kalkışmak, ben 40 yıldır yabancılarla düşer, kalkarım, müzakere ederim, Rum'un çok yalanlarını, yanlışlarını gördüm, bunun kadarını görmedim, bu hıyanete varan bir yaklaşımdır. Bunun karşısında Türk ulusunun isyan etmesi lazımdır. "Ne hakla bunu yaparsınız, nereye dayanarak yaparsınız?" diye sorgu sual sorması lazımdır. Şimdi, o günden bugüne hükümetimiz vadedilenleri temin etmek için uğraşıyor. "Tanınmak, egemenlik isterseniz yardım yapmayız" diyorlar ya, hem Türkiye, hem bizim hükümetimiz, "Vallahi, billahi tanınma istemeyiz" demeye mecbur oluyorlar. Ne münasebet! Onu soran yok. Sen onu söyleme. Onu bir tarafa bırak. Vadedilenleri iste, ki alamayacaksın, alırsan da damla damla alacaksın. Verirken de seni kendi istedikleri çizgiye getirmeye çalışacaklar. Bütün mesele bu. O günden bugüne cereyan eden bu.

Son toplantılarda da Rum veto edecek mi, etmeyecek mi, konusu konuşuldu, durdu. Nihayet ettirmediler. Peki 3 Ekim'de eder mi, etmez mi? Zannedersem Türkiye için o gün bir deneme sorunu olacak. Eğer AB Türkiye'yi istiyorsa, siyaseti gereği Rum'a, çağırıp, "AB'nin çıkarı Türkiye'nin de üye olmasıdır. Sen kendi çıkarın için bunu bozamazsın. Veto kullanarak bozarsan o zaman her konuda bizi karşında bulursun" diyebilir. Demiyorsa, hatta Türkiye'ye tazyik yaparak "tanı", Rumlara da "tanımazsa veto yap" diyorlarsa demek ki Türkiye'yi almak istemiyorlar neticesine varmak lazım.

Yalan üzerine barış

bina edilmez

AB, şimdi, tabiatıyla yapmış olduğu hatanın sancısını çekmektedir. Zamanında bizi dinlemediler. Türkiye'yi dinlemediler. "Bunlar Kıbrıs değildir. Bunlar Kıbrıs Rum idaresidir. Gayrimeşrudur. Uluslararası anlaşmaları çiğnemiştir. Anayasayı yırtıp atmıştır. Bunları üye yapamazsınız. 1960 anlaşmaları bunlara engeldir" dediğimizde dinlemediler, aldılar. Ve almak suretiyle de zannettiler ki Kıbrıs'ta birleşmeye yardımcı olacaklar. Biz onu da söyledik. "Ayrılığı tescil edeceksiniz" dedik. İki ayrı referandum yaptırmak suretiyle bir tarafın diğerini temsil etmediğini, diğerinin sözcüsü olmadığını tescil ettiler. Namuslu olsalar hükümeti de olamayacağını kabul etmeleri lazım. Annan Planı'nda da var. Bir taraf diğerinin hükümeti olamaz. Bir taraf diğer tarafın azınlığı değil. O halde nasıl benim hükümetim olabiliyor? 1960 Anayasasında ayrı ayrı seçimlerimiz var. Seçimler ayrı. Ayrı demokrasi var. Rum demokrasisini sen nasıl, ne hakla hakim kılarsın? Bunları hep sorup, suale çevirdiğimizde Amerikalı diplomatların verdiği cevap hep şu olmuştur: "Biz de biliyoruz, Makarios'un darbe yaptığını, ortaklığı yıktığını, suçlu olduğunu. Ama o günlerde, Makarios, Sovyetleri Kıbrıs'a getirmek tehdidiyle bizi üzüyordu. Kıbrıs Akdeniz'de bir Küba olmasın diye mecbur olduk, meşru hükümet olarak tanıdık." Tamam, güzel, o günlerde tanıdınız. Ama aradan 40 yıl geçti. Hâlâ bu yanlışın üzerine barışı sen nasıl bina edersin? Yanlış üzerine, yalan üzerine barış olur mu? Rum'a o hakimiyeti vererek "hadi bakalım barış" dediğinde adamın ihtiyacı yok ki... Adam meşru Kıbrıs hükümeti olmuş, meselesini halletmiş. Biz, Rum'un halledilen meselesini halletmeye çalışıyoruz. Mümkün mü? Değil. O zaman ne yaptık? Dengeledik. Devletimizi kurduk. Şimdi "devleti kaldırın" diyorlar.

İkna edilen

AKP'nin yanılgısı

r Değerlendirmeleriniz bu kritik vasatta elbette çok daha önemli. Sizin Kıbrıs'la ilgili bir temel değerlendirmeniz var. Türkiye'deki karar vericilere de diyorsunuz ki "Kıbrıs bu coğrafyanın en haklı dâvâsıdır." "Hukuksal anlamda, uluslararasında, cephe üstünlüğü anlamında en haklı dâvâsıdır. Eğer Kıbrıs dâvâsını koruyamazsa Türkiye'yi de, diğer millî dâvâları da koruması hiç ama hiç mümkün değil" diyorsunuz. Bir anlamlı fotoğraf daha var. Cok kısa süre öncesine kadar hem toplumsal bağlamda, hem hükümetler bağlamında, bütün olarak karar vericiler bağlamında Türkiye'de Kıbrıs bir millî dâvâ özelliği taşıyordu. Hangi siyasal görüşü taşırsanız taşıyın biraz da siyaset üstü bir duruşa sahipti. Bugün Türkiye bu duruştan çok uzaklaştı gözüküyor. Sanki bir dünya savaşı kaybettik de onun sonuçları ile karşılaşıyormuşuz gibi bir Kıbrıs fotoğrafı var. Niçin Türkiye bugün Kıbrıs'ın o haklılık pozisyonunu, cephe üstünlüğünü korumuyor?

Denktaş: Yıllarca, haksız olarak, Kıbrıs'ı, AB yolunda Türkiye'nin önüne engel olarak koydular. "Hallet, öyle gel, hallet, öyle müracaat et" kabilinden koydular. Bu, bugün AB şampiyonluğunu yapan basın ve basını destekleyen kuruluşlar tarafından öyle bir kabul edilir gerçekmiş gibi kabul edildi ki Türk hükümetleri üzerinde "Şu Kıbrıs'ı halledin. Halletmeyen Denktaş'tır" baskısı, kültürü oluşturuldu. Yeni hükümet geldiğinde, bu engeli ortadan kaldırmak kararlılığıyla geldi. Çünkü Amerikalılar, İngilizler, bana göre, ben bunu hükümetten duymuş değilim, kendilerini ikna ettiler. Nasıl ki kendileri de referandumdan bir hafta öncesine kadar ikna edilmişti. "Rumlar hazırdır. Uzlaşma istiyor. Annan Planı'nı kabul ediyor. Zorluk benden (Denktaş'tan) çıkıyor" diye ikna edilmişti. Ben, Türkiye'yi bu konuda ikna ettiler diye düşünüyorum. Dolayısıyla "biz bu işi halledelim. Annan Planının içerisinde bugüne kadar istediğimiz her şey var. Egemenlikte, bağımsızlıkta ısrar etmenin mânâsı yok. Rumlar da artık yumuşadı. Onun için bu iş bitsin" diye ortaya çıktılar, zannederim. Yine zannederim ki Rumların "hayır"ı ve ondan sonraki davranışlarıyla, kendilerine, "Rumlar 'evet' diyecek" diyenlerin büyük bir yanılgı içerisinde olduğunu onlar da gördüler.

Söz ve icraat çelişkisi

Şimdi bunları bir yana bırakalım. Önümüzdeki en önemli somut şey nedir? 3 Ekim'e kadar Kıbrıs'ı tanıyacak mısınız? Ya da Kıbrıs bir millî dâvâ mıdır? Ben Dışişleri Bakanı ve Sayın Başbakan ile konuştuğumda, millî bir dâvâ olduğunu devamlı surette teyid ederler. "Biz bu millî dâvâdan vazgeçecek değiliz" derler. Ama görüyoruz ki bazı demeçleri, bazı icraatları derhal "acaba" diye bizlerde bir soru işareti koyuyor. Fakat devamlı surette söyledikleri, "Biz, Kıbrıs'ta yeni bir oluşum, müşterek bir oluşum meydana gelmedikçe şimdiki Rum idaresini meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanımayız. Veto edecekse buyursun, etsin" şeklindedir.

r 17 Aralık zirvesinde hükümetin Kıbrıs'la ilgili yazılı beyanı var.

Denktaş: Bütün bunlar var. Nasıl var? Onu ben bilmiyorum. Siz de bilmiyorsunuz. Var olduğunu işitiyoruz, değil mi? Ama bize gönderdikleri şu: Siyasi tanıma bir niyet meselesidir. Bir devlet karşıdaki devleti siyasi açıdan tanıma niyetiyle icraat yaparsa, bir girişim yaparsa tanıma öyle hasıl olur. Bunu yapmıyorsa, hatta "böyle bir niyetim yoktur" diyerek bazı icraatlara, temaslara mecbur olursa, uluslararası konferanslarda birarada oturmak mecburiyeti hasıl olursa o, tanıma yönüne gitmez, tanıma olmaz.

r Peki, Kofi Annan Planına bağlı referandumu desteklemek ne anlama geliyor?

Denktaş: Onu ben bilemiyorum.

r Belgeyi kuşkusuz sizden daha iyi bilen biri yok.

Denktaş: Ben onu daha evvel söyledim. Eğer bir taktik ise, pazarlık taktiği ise, yani, "Biz göstereceğiz ki Kıbrıs meselesinin hallini engelleyen Türkiye değildir. Çünkü Türkiye itham altında. Bunu göstermek için de biz büyük bir manevra yapacağız: Büyük bir riziko altın gireceğiz. Bütün kötülüklerine rağmen bunu kabul edeceğiz" diye bir kumar oynanmışsa, bir adım atılmışsa, başarılı oldu. Nasıl başarılı oldu? Türkiye'nin engel olmadığı görüldü. "Aferin" aldık.

n Sonuç.

Denktaş Ama sonuç alamadık. Rum, AB'ye girdi. Ve bizi veto ile tehdide başladı. Kıbrıs meselesi yine Türkiye için mesele olmaya devam ediyor. En kötüsü az evvel söylediğimdir. "Evet, dediğiniz için birleşmek istiyorsunuz. Ayrılık, devlet, egemenlik istemiyorsunuz" diye karşımıza çıktılar. Türkiye'nin bize dediğini ben devamlı surette millî senet olarak kabul ettiğimi beyan ediyorum. Türkiye şunu diyor: "Biz, Kıbrıs'ta müşterek bir yeni kuruluş meydana gelmedikçe mevcut Rum idaresini meşru Kıbrıs idaresi olarak tanımıyoruz, tanımayacağız. KKTC'yi tanımaya devam edeceğiz. Askerimizi çekmeyeceğiz. Desteğimiz devam edecektir."

DEVAMI YARIN
Deprem vurursa...
Türkiye'nin durumu harap
Erdoğan'ın atama tercihine tepki gösterdi
Nasıl normalleşecek bu ülke?
İGDAŞ, Halk Ekmek, İSPARK ve Hamidiye Su satılacak
Özelleştirme furyasına İmamoğlu da katıldı
"İsrafta tasarruf yok, vatandaşa hizmette tasarruf var"
BTP lideri gündemi değerlendirdi
İddianameye girmese de dosyaya girdiler
Sinan Ateş cinayetinin şüpheli araçları
İktidar ve yandaşları zamları 'güncelleme' diye savunuyor
Avrasya Tüneli geçişine de zam!
Şi Cinping'den 'çok kutupluluk' vurgusu
"Rusya ile ortak stratejik tercihimiz"
Slovakya Başbakanı'nın durumu ciddiyetini koruyor
Ameliyatı 5 saat sürdü
Putin, Şi Cinping'le görüşmesinin ardından konuştu
"Çin'le ticaretimiz rekor kırdı"
BTP’den Hemşirelik Haftası’nda anlamlı ziyaret
“Hemşirelik kutsal bir meslektir”
Tarım ÜFE açıklandı
Yıllık artış yüzde 60.77
'Kendi aracımı kullanıyorum, yakıtımı da kendim alıyorum'
Özel yapım makam aracını satışa çıkardı
'Azgın' ve 'muhafazakar' milliyetçiler kavgası mı var?
'Devlet içinde savaş var'
Irak'taki üs bölgesine saldırı hazırlığı yapıyorlardı
MİT'ten yine nokta operasyon
Değişim dronla havadan da görüntülendi
Hatay'da denizin rengi değişti
Deprem vurursa...
Türkiye'nin durumu harap
Erdoğan'ın atama tercihine tepki gösterdi
Nasıl normalleşecek bu ülke?
İGDAŞ, Halk Ekmek, İSPARK ve Hamidiye Su satılacak
Özelleştirme furyasına İmamoğlu da katıldı
"İsrafta tasarruf yok, vatandaşa hizmette tasarruf var"
BTP lideri gündemi değerlendirdi
İddianameye girmese de dosyaya girdiler
Sinan Ateş cinayetinin şüpheli araçları
İktidar ve yandaşları zamları 'güncelleme' diye savunuyor
Avrasya Tüneli geçişine de zam!
Şi Cinping'den 'çok kutupluluk' vurgusu
"Rusya ile ortak stratejik tercihimiz"
Slovakya Başbakanı'nın durumu ciddiyetini koruyor
Ameliyatı 5 saat sürdü
Putin, Şi Cinping'le görüşmesinin ardından konuştu
"Çin'le ticaretimiz rekor kırdı"
BTP’den Hemşirelik Haftası’nda anlamlı ziyaret
“Hemşirelik kutsal bir meslektir”
Tarım ÜFE açıklandı
Yıllık artış yüzde 60.77
'Kendi aracımı kullanıyorum, yakıtımı da kendim alıyorum'
Özel yapım makam aracını satışa çıkardı
'Azgın' ve 'muhafazakar' milliyetçiler kavgası mı var?
'Devlet içinde savaş var'
Irak'taki üs bölgesine saldırı hazırlığı yapıyorlardı
MİT'ten yine nokta operasyon
Değişim dronla havadan da görüntülendi
Hatay'da denizin rengi değişti

İstanbul uçuyor, diğer iller yürüyor

TÜRKONFED ile Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan ve en son 2014 yılında yayımlanan 'Türkiye için Bir Rekabetçilik Endeksi'nin 2023yılı raporuna göre İstanbul birinciliğini korurken Ankara ikinci, İzmir ise üçüncü sırada yer aldı. Şanlıurfa, Muş ve Ağrı ise rekabetçiliği en düşük üç il olarak sıralandı. TÜRKONFED Başkanı Sönmez, İstanbul ile diğer iller arasındaki farkın açılmasının beklenen büyük İstanbul depremi dolayısıyla ülke ekonomisi açısından önemli bir risk oluşturduğunu vurguladı.
16.05.2024 14:55:00 / Güncelleme: 16.05.2024 14:58:42
AHMET TURAN YİĞİT
İstanbul uçuyor, diğer iller yürüyor
İstanbul uçuyor, diğer iller yürüyor

Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ile Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi (EDAM), bölgesel rekabetçilik dinamiklerini anlama, rekabetçiliği etkileyen ekonomik ve sosyal dengesizlikleri değerlendirme ve gelecekteki politika kararları için temel veri sağlama hedefiyle 'Türkiye için Bir Rekabetçilik Endeksi 2023' raporunu yayımladı. Bu çalışma, iki kurumun iş birliğiyle 2014 yılında hazırlanan endeks ile karşılaştırıldığında, Tekirdağ'ın 11. sıraya gerileyerek yerini Yalova'ya bırakması haricinde, ilk 10 sıra içerisinde yer alan illerin değişmediği görüldü. Öte yandan ilk iki sırada yer alan İstanbul ve Ankara ile onları takip eden diğer iller arasındaki rekabetçilik gücü makasının gittikçe açılmakta olduğu tespit edildi.

Bir gıdım ilerleme yok

Rapora bir bütün olarak bakıldığında, üretim faaliyetinin profili bakımından son 10 yıl içerisinde Türk ekonomisinin içerdiği bölgesel dengesizliklerde bazı istisnalar dışında düzelme kaydedilmediği ortaya çıktı.Buna göre İstanbul'un üretim yükünü çekme bakımından üstlendiği yüksek ağırlık daha da artarken, ekonomik faaliyetin ve istihdamın İstanbul ve Ankara ile batı kıyı illerinde yoğunlaşması olgusunu değiştirecek yapısal değişiklikler bölgesel bazda gerçekleşmedi. Ayrıca Orta Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya nüfuz eden bir düzelme eğilimi saptanmadı. Rapora göre birinci sırada yer alan İstanbul'un ardından Ankara ikinciliğini, İzmir ise üçüncülüğünü korudu. 81 il arasında sıralaması ve rekabetçilik gücü 2014 endeksine göre en fazla yükselen iller Çorum, Ordu ve Kastamonu oldu. Batı Karadeniz, rekabet gücünü en çok artıran bölge olarak dikkat çekerken Ege, Batı Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin rekabetçilik düzeylerinde düşüşler yaşandı.

Son sırada Ağrı var

2023 rekabetçilik endeksinin son 10 sırasındaki iller 2014 yılına göre anlamlı bir değişiklik göstermezken yalnızca kendi içlerinde yer değiştirdi. Tümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde olan bu 10 il sondan geriye doğru sırasıyla Ağrı, Muş, Şanlıurfa, Şırnak, Bitlis, Van, Siirt, Hakkari, Mardin ve Batman oldu.  Endeksin son yüzde 20'lik dilimi de tamamıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden oluştu. Endeks batı kıyı bölgeleri ve Marmara-Ankara ekseni arasında en yüksek değerlerine ulaşırken rekabetçilik gücünün batıdan doğuya doğru gidildikçe zayıflamakta olduğu görüldü.


Eğitim düzelmeden, gelişmişlik farkı ortadan kalkmaz

Raporu değerlendiren TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin bölgelerarası gelişmişlik farkı dolayısıyla ekonomik ve refah dağılımında yaşanan adaletsizlik olduğunu söyledi. Türkiye'nin rekabetçiliğinin genel ortalamasının yükselmesi ve iller arasındaki farkın kapanması için nitelikli iş gücüne, bunu sağlamak için de nitelikli eğitime ihtiyaç duyulduğunu belirten Sönmez, "Başta Anadolu'da olmak üzere illerin rekabet gücü arasındaki farkı kapatacak tek yol nitelikli eğitim. Kalkınmanın yolu Anadolu'dan geçer. Her şehrimizin kendine has özellikleri var. Her birinin rekabet avantajı ve engeli farklı. Bu nedenle Anadolu'daki şehirlerimizin rekabetçiliğini artırmak için hem yerel hem de ulusal düzeyde politikalar geliştirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Türkiye'nin İstanbul'a bağımlı olmasının sonuçları ağır olabilir!

İstanbul ile diğer iller arasındaki farkın açılmasının beklenen büyük İstanbul depremi dolayısıyla ülke ekonomisi açısından önemli bir risk oluşturduğunu vurgulayan Sönmez  "Ülkemizde milli gelirin üçte birini, büyümenin de beşte ikisini tek başına karşılayan İstanbul, rekabetçilik endeksinde diğer illere göre farklı bir kulvarda. Ancak piyasa büyüklüğünden insan sermayesine tüm alanların İstanbul'a sıkışmış olması, beklenen büyük depremin ülkemiz ekonomisini toparlanması çok güç bir duruma sokacağı aşikar. Diğer taraftan TÜİK verilerine göre 2018-2023 yılları arasında İstanbul'dan 2.2 milyon kişinin göç etmesine, özellikle pandemi döneminde uzaktan çalışmaya geçilmesiyle birlikte nitelikli iş gücünde ciddi bir kesimin İstanbul'dan ayrılmasına rağmen endekslerin değişmemesi, diğer illerimizdeki gelişimin yetersizliğini ortaya koyuyor" dedi.

İktidar, köprü ve otoyolların ardından Avrasya Tüneli geçiş ücretini de 'güncelledi'

Avrasya Tüneli tek yön geçiş ücretleri, gündüz tarifesinde otomobiller için 80 TL'den 112 TL'ye, minibüsler için 120 TL'den 168 TL'ye ve motosikletler için 31,20 TL'den 41,7 TL'ye yükseldi.
16.05.2024 12:10:00 / Güncelleme: 16.05.2024 12:17:15
Haber Merkezi
İktidar, köprü ve otoyolların ardından Avrasya Tüneli geçiş ücretini de 'güncelledi'
İktidar, köprü ve otoyolların ardından Avrasya Tüneli geçiş ücretini de 'güncelledi'
Avrasya Tüneli'nin sosyal medya hesabı üzerinden yapılan duyuruda "Tüm Sürücülerimizin Dikkatine! 16 Mayıs 2024 itibarıyla geçerli olan Avrasya Tüneli geçiş ücreti tarifesine web sitemiz üzerinden ulaşabilirsiniz." denildi.

Avrasya Tüneli tek yön geçiş ücretleri gündüz tarifesinde otomobiller için 80 TL'den 112 TL'ye, minibüsler için 120 TL'den 168 TL'ye ve motosikletler için 31,20 TL'den 41,7 TL'ye yükseldi.



Köprü ve otoyollara da zam gelmişti

Karayolları Genel Müdürlüğü, otoyol ve köprü ücretlerinin 15 Mayıs 2024 Çarşamba günü saat 00.00'dan itibaren geçerli olmak üzere yeniden düzenlendiğini duyurdu.

KGM'nin açıklamasına göre, 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri tek yön otomobil geçiş ücretine yüzde 60 zam yapılarak 15 TL'den 24 TL'ye çıkarıldı. Osmangazi Köprüsü geçişi otomobiller için yüzde 37,50 zamlanarak 290 TL'den 399 TL'ye, 1915 Çanakkale Köprüsü yüzde 42 zamlanarak 295 TL'den 419 TL'ye, Yavuz Sultan Selim Köprüsü yüzde 40 zamlanarak 35 TL'den 49 TL'ye yükseltildi.

Ankara-Niğde Otoyolu otomobil geçiş ücretine yüzde 40 zam yapılarak 210 TL'den 295 TL'ye çıkarıldı. Malkara-Çanakkale Otoyolu (Malkara giriş – 1915 Çanakkale Köprüsü çıkış) otomobil geçiş ücreti yüzde 41 zamlanarak 410 TL'den 579 TL'ye yükseldi.

Bakan 'güncelleme' dedi

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yönelik yapılan yılın ikinci zammını, "Oluşan şartlara göre geçiş ücretlerimizi güncelleme ihtiyacı hissettik. Gerçekten çok düşük kalmıştı" diyerek savunmuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, zammın enflasyona etkisinin yaklaşık 0,05 puan olacağını öngördüklerini belirtmişti.

Putin ve Xi Pekin'de bir araya geldi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin'in başkenti Pekin'de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi
16.05.2024 10:54:00
İhlas Haber Ajansı
Putin ve Xi Pekin'de bir araya geldi
Putin ve Xi Pekin'de bir araya geldi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin'in başkenti Pekin'de Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya geldi. Putin, iki ülkenin uluslararası hukuka dayalı demokratik bir dünya düzenini savunduğunu söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeniden devlet başkanı seçilmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretini Çin'e gerçekleştiriyor. Vladimir Putin için Pekin'de resmi karşılama töreni düzenlendi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından karşılanan Putin, törenin ardından Xi ile başkanlık konutuna geçti.

Heyetlerin de yer aldığı kısa bir görüşmenin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping baş başa görüşmeye geçti. İki ülke arasındaki ticari ilişkilere değinen Putin, 'Moskova ve Pekin'in gerçekten sağlam bir pratik işbirliği geçmişi var. 2023 yılında ikili ticaret neredeyse dörtte bir oranında artarak 227 milyar dolar gibi iyi rakama ulaştı. Çin, ticari ve ekonomik alanda ana ortağımızdır. Geçen yılın verilerine göre Rusya, Çin'in ticaret ortağı olan ülkeler listesinde dördüncü sırada yer aldı. Mart 2023'teki Moskova ziyaretinizin ardından Rusya-Çin ekonomik işbirliğinin kilit alanlarının 2030'a kadar geliştirilmesine yönelik bir planın onaylanması bunda doğrudan rol oynadı. Önceliklerimiz arasında enerji, sanayi, tarım, ileri teknoloji, inovasyon, altyapı, inşaat ve ulaştırma alanlarında işbirlikleri yer alıyor' dedi.

'Demokratik düzeni savunuyoruz'

Çin ile dünya siyasetinde aynı yaklaşım içinde olduklarını söyleyen Putin, 'Rusya ile Çin arasındaki ilişkilerin fırsatçılığa ve kimseye karşı olmaması büyük önem taşıyor. Bugün dünya meselelerindeki iş birliğimiz, uluslararası alanda istikrarı sağlayan temel faktörlerden biridir. Birlikte adalet ilkelerini ve çok kutuplu gerçekleri yansıtan, uluslararası hukuka dayalı demokratik bir dünya düzenini savunuyoruz. Rusya ve Çin, BM, BRICS, ŞİÖ ve G20'de başarılı bir şekilde iş birliğini sürdürüyor. Avrasya Topluluğu'nun potansiyellerini ve 'Tek Kuşak, Tek Yol' girişimini birleştirmek için Avrasya alanındaki entegrasyon süreçlerini daha da uyumlu hale getirmeye kararlıyız' ifadelerini kullandı.

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yıldönümü olduğuna dikkat çeken Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ise 'Yeni dönemde her zaman olduğu gibi Rusya ile iyi komşuluk, güven ilişkilerini, iki halk arasındaki yakınlığı arttırmayı, çok ulusluluğu ve kalkınma için ortak çaba göstermeyi amaçlıyoruz' dedi. Xi Jinping ayrıca Rusya ile birlikte eşitlik ve adaleti sağlamak için ortak çaba gösterdiklerini de vurguladı. Bugünkü Çin-Rusya ilişkilerinin zor kazanıldığını belirten Xi, 'İki tarafın da buna değer vermesi ve geliştirmesi gerekiyor' ifadesini kullandı.

Beşiktaş'ta tadilat yapılan binada patlama: 1 işçi yarlandı

Beşiktaş'ta 4 katlı binanın tadilat yapılan ikinci katındaki dairede meydana gelen patlamada 1 işçi yaralandı.
16.05.2024 09:29:00 / Güncelleme: 16.05.2024 10:27:19
Anadolu Ajansı
Beşiktaş'ta tadilat yapılan binada patlama: 1 işçi yarlandı
Beşiktaş'ta tadilat yapılan binada patlama: 1 işçi yarlandı

Alınan bilgiye göre, Türkali Mahallesi'ndeki 4 katlı binanın tadilat yapılan ikinci katındaki dairede patlama meydana geldi.

Patlama nedeniyle daireden kopan beton parçaları sokakta park halindeki 2 otomobilin üzerine düştü, çevredeki bazı binaların camları da zarar gördü.

İhbar üzerine bölgeye itfaiye, polis, sağlık ve İGDAŞ ekipleri sevk edildi.

Patlamada yaralanan 1 işçi sağlık ekiplerince hastaneye götürüldü.

Ekiplerin dairedeki patlamanın nedenini belirlemek için incelemeleri sürüyor.


Öte yandan binada meydana gelen patlama anı sokaktaki bir güvenlik kamerası tarafından da kaydedildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.