Başbakan Erdoğan biri diğerini tekzip eden iki şey söylüyor:
1- Öcalan’la pazarlık yapmadık! PKK’ya hiçbir taviz vermedik.
2- Biz bu süreç için taşın altına başımızı değil gövdemizi koyduk.
Soru şu:
“Pazarlık yapmadın, hiçbir şey vermedinse, taşın altına başını değil gövdeni koymaya ne gerek var?”
Öyle ya, mâdem verilen bir şey yok. PKK hidayete erdi, ya da senden korktu, Türkiye’yi terk ediyor. Bunda, başı bırak, gövdeyi bile taşın altına sokacak risk nerede?
Tabii ki durum Başbakanın söylediği gibi değil.
Siz, “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı” değil misiniz? O projeyi yapanlar aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 İslâm ülkesinin sınırlarını değiştireceklerini açık seçik söylemediler mi?
Sayın Erdoğan diyor ki:
“Artık BOP yok, o proje iptal oldu!”
Varsın iptal olsun, yerine, “Arap Baharı” kondu. Siz “Arap Baharı’nın en merkezindeki kişilerden biri değil misiniz?”
Meğer, “Arap Baharı” biteli de epey olmuş. Proje, “Demokratik Destek Eş Başkanlığı”na dönüşmüş. İspanya’nın yerini İtalya ve Yemen almış. Tabi Türkiye’nin “Eş Başkanlığı” devam ediyor. Projenin mimarları, “Türkiye ile ‘el ve eldiven’ gibiyiz” diyorlar ya.
El onlar, eldiven yani kirlenen, kendini tutan el adına uzatılan yerden nîmet ve servet kopartan biziz.
Kafanız karışmasın. Büyük Ortadoğu Projesi’nin sürekli isim değiştirmesi aslında proje sahipleri adına işlerin tahminlerinden de hızlı geliştiğinin göstergesi.
BOP, “bebek” ise…
“Arap Baharı” bebeğin yürümeye, oyununu oynamaya başlaması, yani çocuk olmasıdır.
“Arap Baharı”nın “Demokratik Destek Eş Başkanlığı” haline gelmesi projenin “delikanlılık dönemi”nden başka bir şey değildir.
Yeni ismin içinde mündemiç olduğu gibi “Eş Başkanlık” devam etmektedir: “Demokratik Destek Eş Başkanlığı…”
Yani Sayın Başbakan ne kadar “Artık Eş Başkan değilim” derse desin, her şey ortada. Zaten, zat-ı âlleri “BOP Eş Başkanlığını” da en az 20 defa kendi ağzından muhtelif mekânlarda gözümüzün içine baka baka söylemesine rağmen, “Yok böyle bir şey, ispat edemeyen alçaktır” dememiş miydi?
Neyse…
BOP olarak başlayan, Arap Baharı ile çocukluk, Demokratik Destek Eş Başkanlığı ile delikanlılık evrelerini tamamlayan proje yakında yeni bir isimle karşımıza çıkabilir.
Bu da, BOP’un “olgunluk” dönemidir.
Ne tuhaftır ki, BOP’un olgunluk dönemi ile Erdoğan’ın “ustalık dönemi” çakışıyor. Gelişen süreçler içerisinde Tunus’tan Libya’ya, Mısır’dan Suriye’ye pek çok İslâm ülkesini kan gölüne çeviren ve Türkiye’de PKK’yı legalleştiren projenin “olgunluk” dönemi için, “Türkiye’nin federasyonlar şeklinde” bölünmesi ve Afganistan ve Irak gibi fiilen işgali plânlanmamıştır diyebilir miyiz?
Bu süreçte belki Mekke ve Medine’nin bombalanması da hayata geçirilecektir. Pentagon’un askerî kolejlerinde ders olarak Mekke ve Medine’nin Hiroşima ve Nagazaki gibi bombalanması gerektiğinin ders olarak okutulduğu geçtiğimiz yılın Mayıs ayı başlarında basına sızmamış mıydı?
Türkiye’yi ve Türkleri zâten istemiyorlar. Sevr’i kabul edip Lozan’ı reddeden onlar değil mi? 1960’lı yıllarda “Sevr’i diriltme organizasyonları”nı Avrupa’ya taşımadılar mı?
1950’lerde Başbakanlık yapmış olan Prof. Dr. Şemsettin Günaltay, 1915 yılında İsviçre’de öğrenci iken “Makedonya’da Türk Mezalimi” adlı bir panele katıldığını ve konuşmacılardan birisinin aynen şunları söylediğini kaydeder: “Yeryüzünden hilal kalkmadıkça Hıristiyanlık bütün dünyayı yönetimi altına almadıkça insanlık mutlu olamaz. Hıristiyanlık, Arabistan’ın barbar dinini ortadan kaldırmalı, Türkler Altay dağlarının gerisine sürülmelidir.”(Küçük, 1996).
Aynı şekilde yazar Aytunç Altındal, 1990’larda ABD’de bilimsel bir toplantıya katılır. Avrupalı bilim adamlarından birisi, konuşma sırasında şu sözleri söyler: “Türkiye yok edilmesi gereken askeri, siyasi ve ekonomik güçtür.”
Raymond de Lule, “Türkleri kılıçla yenmek mümkün değil o halde İslam felsefesini, Arapçayı öğrenerek, onların arasına girerek Müslümanlığın gelişmesini durdurmak zorundayız” dememiş midir?
İşte Sayın Başbakan bu zihniyetlin projelerinde “Eş Başkan”dır…
Bu zihniyet Irak’ın kuzeyinde Mehmetçiğin başına çuval geçirmiş, Başbakan özür bile diletememiş; çuvalcı General Ankara’da törenle karşılanmıştır.
BOP’la başlayan ve milletin başına geçirilen projeler Mehmetçiğin başına geçirilen çuvaldan daha öldürücü bir çuvaldır ki, işte bu çuvalı bu milletin ve ümmetin başından çekip çıkaracak kişi, Milli Ekonomi Modeli ile Prof. Dr. Haydar Baş’tan başkası değildir.
1- Öcalan’la pazarlık yapmadık! PKK’ya hiçbir taviz vermedik.
2- Biz bu süreç için taşın altına başımızı değil gövdemizi koyduk.
Soru şu:
“Pazarlık yapmadın, hiçbir şey vermedinse, taşın altına başını değil gövdeni koymaya ne gerek var?”
Öyle ya, mâdem verilen bir şey yok. PKK hidayete erdi, ya da senden korktu, Türkiye’yi terk ediyor. Bunda, başı bırak, gövdeyi bile taşın altına sokacak risk nerede?
Tabii ki durum Başbakanın söylediği gibi değil.
Siz, “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı” değil misiniz? O projeyi yapanlar aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 İslâm ülkesinin sınırlarını değiştireceklerini açık seçik söylemediler mi?
Sayın Erdoğan diyor ki:
“Artık BOP yok, o proje iptal oldu!”
Varsın iptal olsun, yerine, “Arap Baharı” kondu. Siz “Arap Baharı’nın en merkezindeki kişilerden biri değil misiniz?”
Meğer, “Arap Baharı” biteli de epey olmuş. Proje, “Demokratik Destek Eş Başkanlığı”na dönüşmüş. İspanya’nın yerini İtalya ve Yemen almış. Tabi Türkiye’nin “Eş Başkanlığı” devam ediyor. Projenin mimarları, “Türkiye ile ‘el ve eldiven’ gibiyiz” diyorlar ya.
El onlar, eldiven yani kirlenen, kendini tutan el adına uzatılan yerden nîmet ve servet kopartan biziz.
Kafanız karışmasın. Büyük Ortadoğu Projesi’nin sürekli isim değiştirmesi aslında proje sahipleri adına işlerin tahminlerinden de hızlı geliştiğinin göstergesi.
BOP, “bebek” ise…
“Arap Baharı” bebeğin yürümeye, oyununu oynamaya başlaması, yani çocuk olmasıdır.
“Arap Baharı”nın “Demokratik Destek Eş Başkanlığı” haline gelmesi projenin “delikanlılık dönemi”nden başka bir şey değildir.
Yeni ismin içinde mündemiç olduğu gibi “Eş Başkanlık” devam etmektedir: “Demokratik Destek Eş Başkanlığı…”
Yani Sayın Başbakan ne kadar “Artık Eş Başkan değilim” derse desin, her şey ortada. Zaten, zat-ı âlleri “BOP Eş Başkanlığını” da en az 20 defa kendi ağzından muhtelif mekânlarda gözümüzün içine baka baka söylemesine rağmen, “Yok böyle bir şey, ispat edemeyen alçaktır” dememiş miydi?
Neyse…
BOP olarak başlayan, Arap Baharı ile çocukluk, Demokratik Destek Eş Başkanlığı ile delikanlılık evrelerini tamamlayan proje yakında yeni bir isimle karşımıza çıkabilir.
Bu da, BOP’un “olgunluk” dönemidir.
Ne tuhaftır ki, BOP’un olgunluk dönemi ile Erdoğan’ın “ustalık dönemi” çakışıyor. Gelişen süreçler içerisinde Tunus’tan Libya’ya, Mısır’dan Suriye’ye pek çok İslâm ülkesini kan gölüne çeviren ve Türkiye’de PKK’yı legalleştiren projenin “olgunluk” dönemi için, “Türkiye’nin federasyonlar şeklinde” bölünmesi ve Afganistan ve Irak gibi fiilen işgali plânlanmamıştır diyebilir miyiz?
Bu süreçte belki Mekke ve Medine’nin bombalanması da hayata geçirilecektir. Pentagon’un askerî kolejlerinde ders olarak Mekke ve Medine’nin Hiroşima ve Nagazaki gibi bombalanması gerektiğinin ders olarak okutulduğu geçtiğimiz yılın Mayıs ayı başlarında basına sızmamış mıydı?
Türkiye’yi ve Türkleri zâten istemiyorlar. Sevr’i kabul edip Lozan’ı reddeden onlar değil mi? 1960’lı yıllarda “Sevr’i diriltme organizasyonları”nı Avrupa’ya taşımadılar mı?
1950’lerde Başbakanlık yapmış olan Prof. Dr. Şemsettin Günaltay, 1915 yılında İsviçre’de öğrenci iken “Makedonya’da Türk Mezalimi” adlı bir panele katıldığını ve konuşmacılardan birisinin aynen şunları söylediğini kaydeder: “Yeryüzünden hilal kalkmadıkça Hıristiyanlık bütün dünyayı yönetimi altına almadıkça insanlık mutlu olamaz. Hıristiyanlık, Arabistan’ın barbar dinini ortadan kaldırmalı, Türkler Altay dağlarının gerisine sürülmelidir.”(Küçük, 1996).
Aynı şekilde yazar Aytunç Altındal, 1990’larda ABD’de bilimsel bir toplantıya katılır. Avrupalı bilim adamlarından birisi, konuşma sırasında şu sözleri söyler: “Türkiye yok edilmesi gereken askeri, siyasi ve ekonomik güçtür.”
Raymond de Lule, “Türkleri kılıçla yenmek mümkün değil o halde İslam felsefesini, Arapçayı öğrenerek, onların arasına girerek Müslümanlığın gelişmesini durdurmak zorundayız” dememiş midir?
İşte Sayın Başbakan bu zihniyetlin projelerinde “Eş Başkan”dır…
Bu zihniyet Irak’ın kuzeyinde Mehmetçiğin başına çuval geçirmiş, Başbakan özür bile diletememiş; çuvalcı General Ankara’da törenle karşılanmıştır.
BOP’la başlayan ve milletin başına geçirilen projeler Mehmetçiğin başına geçirilen çuvaldan daha öldürücü bir çuvaldır ki, işte bu çuvalı bu milletin ve ümmetin başından çekip çıkaracak kişi, Milli Ekonomi Modeli ile Prof. Dr. Haydar Baş’tan başkası değildir.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015