Mülkün temeli sayılan adalet işlerimizi kendisine havale ettiğimiz Cemil Çiçek Bey, eski DEP milletvekillerinin, böylesine, birden bire, durup dururken, jet hızıyla tahliye edilmeleri ve Anadolu turnesine çıkmalarına izin verilmesi bahsinde demiş ki;
"AB'den müzakere tarihi almak sürecinde bahane bırakmamak istedik".
Bildiğimiz kadarıyla sayın Cemil Çiçek Bey, AKP milletvekilidir ve halen iş başında bulunan hükümetin Adalet Bakanı'dır. Yani herhangi bir mahkemenin reisi falan değildir. Peki yukarıdaki cümlesi, yargı adına konuşan birinin cümlesine benzemiyor mu? İşin bu tarafını Türk hukukçularına havale ediyoruz.
Şimdi ey iz'an sahipleri, bakar mısınız?
Terazinin bir kefesinde AB'den müzakere tarihi almak meselesi, diğer kefede ise devletin bekası, bağımsızlığı, birliği, dirliği, düzeni, nizamı, istiklali, istikbali, her şeyi... AB'den müzakere almak süreci hep ağır basıyor ve sürekli diğer kefeden atıyoruz, kırpıyoruz, kuşa çeviriyoruz, yine de terazinin iki kefesini bir türlü dengelemekte muvaffak olamıyoruz. Çünkü, bu teraziyi tutan eli takip ediyorsunuz, yukarda, omuzlarda kelle-kulak arasından sarkan kocaman bir haçla karşılaşıyorsunuz. Bu demektir ki bize ait olan, bizi biz yapan değerlerin tümü atılana kadar "AB'den müzakere..." kefesi hep ağır basacak.
Rivayet o ki; iki tane kedi bir yerlerden aşırdıkları bir peynir parçasını paylaşamayıp bir maymunu hakem tayin etmişler. O da bu ulvi görevi seve seve kabul etmiş ve hemen peyniri ikiye bölerek ellerinde tartmaya başlamış. Kedilerin pürdikkat bakışları önünde, sağdan ısırmış sol ağır gelmiş, soldan ısırmış sağ ağır gelmiş... derken peynir parçaları bitmeye yüz tutunca, kedinin biri ileri atılmış:
-Varsın, parçalar eşit olmasın, biz razıyız.
Peynir parçalarının tamamını mideye indirmeyi planlamış olan maymunun ağzından şu tarihi cümle dökülmüş:
-Siz razı olsanız bile adalet razı olmaz.
Şimdi, sayın Adalet Bakanımız bilmez mi ki; AB ile ABD ile olan bütün münasebetlerde fıkradaki maymun adaleti ile karşı karşıyayız. Eski DEP'lileri çıkardınız, onlara iltifatlar yağdırdınız, başbakanlıkta ağırladınız, şimdi Anadolu'yu geziyorlar, kırmızı halılar seriliyor ayaklarına ve yetimler, öksüzler, dullar, bağrı yanık anaların gözyaşları sele dönüşmüş durumda da, bahaneler bitti mi zannediyorsunuz?
AB'den müzakere tarihi vermemeleri için sizin adınızın Cemil olması, eşinizin, kızınızın Ayşe, Fatma olması birer bahanedir. Ayyıldızlı bayrağımızın dalgalanıyor olması, minarelerden beş vakit ezanların yankılanıyor olması birer bahanedir. Anadolu'da seksen bin cami varken, hala kilise sayısının kırk binlerde dolaşıyor olması birer bahanedir. Siz devletin bölünmez bütünlüğüne öldürücü darbe anlamındaki adımlarla onların bahanelerini bitiririz sanıyorsanız, yanılıyorsunuz ve milleti de yanıltıyorsunuz.
Bizi dinlemiyorsunuz, bari Cemil Meriç'i dinleyin: "Tüm camileri yıksak, tüm Kur'an'ları yaksak bile onların gözünde Osmanlı torunlarıyız."
"AB'den müzakere tarihi almak sürecinde bahane bırakmamak istedik".
Bildiğimiz kadarıyla sayın Cemil Çiçek Bey, AKP milletvekilidir ve halen iş başında bulunan hükümetin Adalet Bakanı'dır. Yani herhangi bir mahkemenin reisi falan değildir. Peki yukarıdaki cümlesi, yargı adına konuşan birinin cümlesine benzemiyor mu? İşin bu tarafını Türk hukukçularına havale ediyoruz.
Şimdi ey iz'an sahipleri, bakar mısınız?
Terazinin bir kefesinde AB'den müzakere tarihi almak meselesi, diğer kefede ise devletin bekası, bağımsızlığı, birliği, dirliği, düzeni, nizamı, istiklali, istikbali, her şeyi... AB'den müzakere almak süreci hep ağır basıyor ve sürekli diğer kefeden atıyoruz, kırpıyoruz, kuşa çeviriyoruz, yine de terazinin iki kefesini bir türlü dengelemekte muvaffak olamıyoruz. Çünkü, bu teraziyi tutan eli takip ediyorsunuz, yukarda, omuzlarda kelle-kulak arasından sarkan kocaman bir haçla karşılaşıyorsunuz. Bu demektir ki bize ait olan, bizi biz yapan değerlerin tümü atılana kadar "AB'den müzakere..." kefesi hep ağır basacak.
Rivayet o ki; iki tane kedi bir yerlerden aşırdıkları bir peynir parçasını paylaşamayıp bir maymunu hakem tayin etmişler. O da bu ulvi görevi seve seve kabul etmiş ve hemen peyniri ikiye bölerek ellerinde tartmaya başlamış. Kedilerin pürdikkat bakışları önünde, sağdan ısırmış sol ağır gelmiş, soldan ısırmış sağ ağır gelmiş... derken peynir parçaları bitmeye yüz tutunca, kedinin biri ileri atılmış:
-Varsın, parçalar eşit olmasın, biz razıyız.
Peynir parçalarının tamamını mideye indirmeyi planlamış olan maymunun ağzından şu tarihi cümle dökülmüş:
-Siz razı olsanız bile adalet razı olmaz.
Şimdi, sayın Adalet Bakanımız bilmez mi ki; AB ile ABD ile olan bütün münasebetlerde fıkradaki maymun adaleti ile karşı karşıyayız. Eski DEP'lileri çıkardınız, onlara iltifatlar yağdırdınız, başbakanlıkta ağırladınız, şimdi Anadolu'yu geziyorlar, kırmızı halılar seriliyor ayaklarına ve yetimler, öksüzler, dullar, bağrı yanık anaların gözyaşları sele dönüşmüş durumda da, bahaneler bitti mi zannediyorsunuz?
AB'den müzakere tarihi vermemeleri için sizin adınızın Cemil olması, eşinizin, kızınızın Ayşe, Fatma olması birer bahanedir. Ayyıldızlı bayrağımızın dalgalanıyor olması, minarelerden beş vakit ezanların yankılanıyor olması birer bahanedir. Anadolu'da seksen bin cami varken, hala kilise sayısının kırk binlerde dolaşıyor olması birer bahanedir. Siz devletin bölünmez bütünlüğüne öldürücü darbe anlamındaki adımlarla onların bahanelerini bitiririz sanıyorsanız, yanılıyorsunuz ve milleti de yanıltıyorsunuz.
Bizi dinlemiyorsunuz, bari Cemil Meriç'i dinleyin: "Tüm camileri yıksak, tüm Kur'an'ları yaksak bile onların gözünde Osmanlı torunlarıyız."
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024