Dahiler ve ahmaklar

Dahi olmak nedir? Dahi kimdir? Örneğin Einstein; fizik ve matematik alanında bir dâhidir. Beethoven bir müzik dehasıdır. Picasso'yu resim alanında bir deha olarak görenlerimiz olacaktır. Bunlar tüm dünyaya ün salmış büyük dehalardır, daha adlarını bildiğimiz, bilmediğimiz birçok dahi de vardır mutlaka.
Ama bir de tek bir alanda değil de bir sürü alanda öngörüsü, bilgisi, bakış açısı olan, kimsenin göremediğini gören, çözüm üreten ve uygulama cesareti de olan dâhiler vardır ki Atatürk kesinlikle bunlardan biridir. Haldun Taner bu durumu şöyle ifade eder ki çok hoş ve üzerinde düşünülmesi gereken bir ifadedir bu. Der ki Haldun Taner: "Atatürk, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan dâhiler soyundandı."
Bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmamak...
Evet, Atatürk askeri bir dehaydı ve askeri eğitim almıştı diyebilirsiniz. Ancak Çanakkale Savaşı'ndaki başarısı basitçe askeri okul okumasıyla açıklanamaz. Ve aynı Atatürk harf inkılabını da yapan, tahtanın başına geçip öğretmenlik de yapan, NUTUK gibi 3 ciltlik bir kitabı kaleme alan ve cümle kuruluşları, ifade yeteneği açısından bakıldığında bir edebiyatçı gibi, bir yazar gibi değerlendirilebilecek bir insan. Aynı Atatürk bir matematik kitabı yazmış, bugün hala kullandığımız birçok matematik terimini türetmiş ve dilimize kazandırmış bir dilbilimci. Aynı Atatürk, tarım politikaları geliştirmiş, iktisadi devrimler yapmış, o günün en güçlü devletlerinin başkanlarını dize getirecek, önünde eğilmelerine sebep olacak kadar müthiş bir siyasetçi, Balıkesir hutbesini verecek kadar dini bilgiye sahip, 8 yaşında hafız olmuş, yaşadığı hayat şartları hesap edilirse okuduğu kitaplar binlerle ifade edilecek rakamlarda olan bir insan. Müzik bilgisi müzisyenleri eleştirebilecek boyutta...
Böylesi bir deha öyle zekayla, eğitimle falan açıklanamaz. Burada Allah'ın bir hesabı söz konusudur. Eğer o dönem Atatürk böyle bir kabiliyette özel bir insan olarak gelmeseydi, şu an Türkiye Cumhuriyeti olur muydu? Düşünmek lazım. Aradan 90 yıl gibi bir zaman geçti, biz Atatürk ve arkadaşlarının bize bırakmış oldukları bu vatana sahip çıkamadık ve şu an ülkemizin geleceği, huzuru, refahı yine tehlike altında. Allah (c.c.) bizi o kadar seviyor ki bize bir dahi daha gönderdi. Bilmek için öğrenmeye ihtiyacı olmayan bir insan daha.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey de günümüzün dehasıdır. İlahiyatçıdır ama hiçbir ilahiyatçının söylemediklerini söyler. Her bir sözü bir vecizedir. Yazdığı kitaplar bir insan boyunu aşacak kadar çoktur. İktisat eğitiminin yanından bile geçmemesine rağmen bütün dünyada çığır açacak bir ekonomi tezi ortaya koyarak dünyada dengeleri değiştirmiştir. Siyasi alanda öngörüleriyle, yönlendirmeleriyle kimsenin görmediklerini görerek insanlığa ışık tutmaktadır. Avrupa Birliği'nin kurulduğu gün dağılacağını söyleyecek kadar öngörülüdür. Fizik okumadığı halde fizikçilerle doğa olaylarını, atom modellerini tartışır. Şiir yazar, müzik aşığıdır. Müthiş bir eğitimcidir. Birçok şehrimizde okullar açmıştır. Psikologdur, sosyologdur. Konuşmaları milyonları etkiler, olağanüstü bir hatiptir...
Bir insanın bu kadar özelliği tek başına bulundurması sık rastlanacak normal bir durum olamaz. Bu belki yüz yılda bir görülecek nadir bir olaydır. Bunun farkına varmak ve bu insanların yanında olmak, onlardan faydalanmak gerekir. Ama maalesef insanoğlu hep tersini yapmıştır. Artık kıskançlıktan mıdır, çekememekten midir, yoksa menfaatlerine ters düşmesinden midir; insanlar böyle dâhileri anlamamışlar, hep hayatlarını zorlaştırmış, düşmanlık etmişlerdir. Ama öyle de olsa onlar yollarına devam etmiş ve sonunda hep başarmışlardır. Bu da aslında onların özel olduklarının bir başka göstergesidir. Aslında sıradan bir akılla onları anlamak da biraz zordur. Hatta İrlandalı ünlü yazar Jonathan Swift der ki: "Dünyaya gerçek bir dahi geldiğinde, onu şu işaretten tanıyabiliriz; bütün ahmaklar ona karşı birleşmişlerdir."
Ey milletim! Lütfen, ahmaklar tarafında olmaktan vazgeçelim artık!