logo
29 MART 2024

Kaynakların sınırsızlığı üzerine

23.04.2020 00:00:00

Prof. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyana kadar iktisatçılar insanların ihtiyaçlarının sınırsız, fakat bu ihtiyaçları karşılayacak mal ve hizmet miktarının yani bunlara cevap verecek kaynakların sınırlı olduğunu söylemişlerdi. Dolayısıyla iktisat ilminin tanımı; sınırlı kaynaklardan yola çıkarak sınırsız ihtiyaçları karşılama ilmi olarak yapılmıştı. 

Kaynakları sınırlı olarak gören ekonomistler, arz yanlısı modeller geliştirerek, üretime odaklanmışlardır. Çünkü bu mantığa göre ihtiyaçlar sınırsız olduğu için tüketimde her zaman fazlalık olacağından ekonominin asıl çözülmesi gereken problemi tüketim değil, üretimdir. Ancak bugün gelinen noktada deflasyonun yani tüketim eksikliğinin ortaya çıkmış olması bu modellerin yanlış temeller üzerine oturduğunu ispatlamaktadır.

Hatta son iki gündür petrol fiyatlarının eksi değerlere düşmesi bu durumu çok daha çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Dünyaca yaşadığımız pandemi sürecinde öngörülemeyen şekilde daralan petrol talebi arzın devam etmesi ve depolama maliyetinin çok yüksek olması ile beraber böyle bir sonuç doğurmuştur. 

Deflasyon ihtiyaçların sınırsız olduğu zannını temelden çürüttüğü, aksine ekonomileri bekleyen en büyük sıkıntının tüketimde yaşanan darlık olduğu ortaya çıktığı halde, ürettiği mal ve hizmeti tüketemeyip stokları her geçen gün artan kapitalist anlayış artan nüfusu da bir problem olarak görmüş ve gerek savaşlarla gerekse açlık ve doğum kontrolü ile nüfusun azalmasını desteklemiştir.

Özellikle de Afrika ve Asya'da. Bir tarafta her geçen gün aşırı zenginleşen belli bir kesim-ülke de değil belli başlı aileler- diğer tarafta her geçen gün fakirleşen ülkeler. Demek ki aslında problemin bir boyutu da kaynaksızlık değil, mevcut kaynakların adaletsiz paylaşımı. 

Diğer taraftan kaynakların niye sınırsız olduğu meselesine gelecek olursak dünyaya şöyle bir bakmak aslında yeterli.

Her geçen gün teknolojinin ilerlemesi ile dün bizim için bir şey ifade etmeyen birçok madde artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Enerjide dün karbon bazlı yakıtları kullanırken bugün hidrojen bazlı yakıtları kullanmaya başladık. Dün bor madenini hiç bilmezken bugün önemini biliyor ve verimli bir şekilde kullanıyoruz. Nükleer enerjiden faydalanmaya başladık. Sahip olduğumuz bilgi birikimi arttıkça kaynaklardan istifademiz de katlanarak artıyor.

Tükenmeye başladığı söylenen bir kaynağın yerini, bilgi ve teknolojide sağlanan gelişmeler sayesinde başka bir kaynak almaktadır. Örneğin petrol için yıllarca savaştı insanlar ancak gelinen noktada artık elektrikli araçlar var ve 2050 yılında piyasadaki araçların %90'ının elektrikli olacağı öngörülüyor. Hatta artık öyle bir döneme geldik ki atıkları bile enerjiye dönüştürebiliyoruz. Kirli suları damıtıp tekrar kullanıyoruz.

Aslında bu da fizik kanunlarının bir gereğidir. Lavoisier'in 'Maddenin Korunumu Kanunu' hiçbir maddenin kaybolmadığını sadece şekil değiştirdiğini söyler. Örneğin biz oksijeni tüketiyoruz ama buna karşılık ürettiğimiz karbondioksiti bitkiler kullanarak fotosentez yoluyla tekrar oksijene çeviriyorlar. Yeryüzünde her şey inanılmaz bir denge içinde. Çöplerden yakıt üretebiliyoruz. Rüzgar gülleri öyle ileri bir teknolojiye ulaştı ki yüksek verimle enerji üretebiliyoruz. Rüzgarın yok olması mesela mümkün müdür?

Fizik kanunları ile ve bugün artık teknolojik gelişmelerle de ispatlanan kaynakların sınırsızlığı mevzuu inancımız gereği de böyledir. Kur'an-ı Kerim'de Hud Suresi 6. ayette: 'Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'a ait olmasın.'  buyrulmaktadır. Yani iman ettiğimiz kutsal kitapta Allah (c.c.) yarattığı her canlının rızkını garanti ediyor. Rızık kelimesinin anlamı; 'Allah'ın canlılara yiyip, içmek ve yararlanmak için verdiği her şey' diye ifade ediliyor. Yani yemek içmek de rızıktır, soluduğumuz hava da rızıktır, giydiğimiz elbise de kullandığımız enerji de rızıktır.

Yaşadığımız dünyada böyle müthiş bir denge ve sınırsız kaynaklarımız olduğu halde dünya nüfusunun büyük bir kısmının açlık çekiyor olması hatta açlıktan ölüyor olması serbest piyasa anlayışının nasıl bir kaosa sebep olduğunun bir ispatıdır. 

Dünya hem sınırsız, hem de sürekli yenilenen kaynaklara sahiptir. Bu kaynakları kullanıp kullanmamak, yok edip etmemek bizim elimizde. Asıl bugün kontrol altına alınması gereken insan nüfusu değil, bu kaynaklara dünyadaki doğal dengeleri bozacak şekilde zarar verenler ve onları kendi kontrollerinde stoklayanlardır. Çünkü potansiyel olarak her birey kendi tükettiğinden daha fazlasını üretecek güce sahiptir. Bunun için gerekli kaynaklar mevcuttur. Gereken tek şey bu emeği devreye koyacak ve verimli kılacak bir ekonomik politikanın uygulanmasıdır. Bu da ancak Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. 

Kaynaklardan daha fazla istifade etmek aslında daha fazla iş gücü gerektirir. Artan nüfus yeni işgücü demek olduğu için, yeni kaynakların devreye konmasına da imkan sağlar. Örneğin, doğru bir tarım politikası ile kazanılacak her yeni işgücü topraktan daha fazla verim almamızı sağlayacaktır. Bugün kaynakların belli ellerde toplanması verimli olarak kullanılmalarını imkansız hale getirmiştir. Sınırsız kaynaklar belli ellerde tekelleşince yetersiz ve sınırlı hale gelmiştir. Halbuki bir millete ait kaynaklar o milletin ortak değeridir. O yüzdendir ki büyük sermaye ve teknoloji gerektiren enerji ve yeraltı kaynaklarının devlet-millet işbirliği ile işletilmesi gerekmektedir. 

Daha birçok açıdan açıklanabilecek bu konunun grafiklerle, ekonomi kuramları ile açıklanmış ayrıntılı halini merak edenler Prof. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kitabından okuyabilirler. Ancak özetle şunu söyleyebiliriz; Prof. Haydar Baş bu modeli geliştirirken hem fizik kanunlarını hem de Allah'ın kanunlarını birlikte temel alarak -ki bu ikisi de zaten birbiriyle çelişmez- kurallarını ortaya koymuştur. Sonuç olarak; Milli Ekonomi Modeli tüketim merkezli bir denge modelidir. Bu modele göre iktisat bilimi sınırsız kaynaklardan maksimum derecede istifade ederek, her insana huzurlu bir hayat yaşatma ilmidir. 

Bu noktada asıl sorgulanması gereken bütün bu gerçekler apaçık ortadayken neden ekonomik modeller bu doğrulara sırtlarını döndüler ve afaki görüşlere yer verdikleri, bu kadar adaletsizliğe neden oldukları halde hala uygulanmaya devam ediyorlar? İşte bu sorgulamayı yaptığımız anda refaha ve huzura ereriz. Bu sorgulamayı yapan BRICS ülkelerinin geldiği nokta ortadayken, bütün bu sorunların çözümü olan modeli ortaya koyan Prof. Haydar Baş ömrünü bu gerçekleri anlatarak geçirmişken hala onun adını anmadan, modelini anlamadan, dinlemeden alıştıkları sisteme taassupla bağlı kalmak neden?  

 
Asude Havuzlu / diğer yazıları
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.