Enflasyondaki yükselişe paralel olarak döviz fiyatları da aldı başını gidiyor.
Dolar 1 milyon 700 bin liraya, Mark da 800 bine dayandı.
Dolardaki psikolojik sınır olan 1.500 aşıldıktan sonra bu yükseliş trendi devam ederse, enflasyon-yüksek faiz-devalüasyon sarmalı hiperenflasyonu patlatacak gibi.
Enflasyonist ortamda durgunluğun yaşandığı stagflasyonist ortamdan daha kötü bir ekonomik krize sürüklendiğimiz ortada. Bu yeni ekonomik durumun adı da depresyon olmalı. Topyekün çöküntü yani.
Doların dünkü yükselişine hükümet bir anlam veremiyor ve failini arıyormuş...
Aynaya bakmayı unutmuş olmalı, ortaklar.
Türkiye'yi pupa yelken uçuruma sürükleyen hükümetin bizatihi kendisi.
Şubat krizinden sonra "bu işi beceremiyoruz diyecek yerde, iktidar olmak yerine konu mankenliğini seçen ve ipleri IMF'nin tayin ettiği haciz memuruna veren ortaklar bu krizin asıl sorumlusu.
ABD vurulduktan sonra tüm dünyada dolar değer kaybederken, hatta açlığın kol gezdiği Afgan parası dolara karşı değer kazanırken, doların yükseldiği tek ülke Türkiye oldu.
Ayakta durmakta zorlanan bir başbakan, dut yemiş bülbül gibi susan iki ortağın verdiği güvenin eseri bu..
Onlara haksızlık etmemeli. Derviş'in payını da hesaba katmalıyız.
Nisan'dan bu yana "ha bugün, ha yarın, ha Haziran ha Eylül'de düze çıkacağız" masalları ile, Türkiye'yi uyutan Derviş ve onu halka ümit olarak pompalayan medya, Türkiye'yi iki kez krize boğan IMF ve biz IMF politikalarını kamçısız uygularız diyen muhalefet de sorumludur.
Türkiye'yi kriz ortamında dalgalı kur rejimine itme becerisi gösteren bu kifayetsiz muhterisler koalisyonudur. Evet koalisyon zannedildiği gibi üç ortaklı değil, çok ortaklıdır.
Dersini çalışmamış, ülkesinin dinamiklerini harekete geçirecek özgün vizyona sahip olamadan hırsla siyasete doluşan kadroların maliyetini yükleniyor Türkiye...
Dalgalı kura hayır diyen, kriz ortamında dalgalı kura geçmek felaket olur diye önceden uyaran, dalgalı kurla milletin emeğini, malını yabancıya peşkeş çekersiniz diyen, dalgalı kurda fiyatı yüksek montanlı alış yapan yabancı finans odakları belirler, onlar da krize gömer diyen bir tek başyazarımız Prof. Dr. Haydar Baş oldu.
Keşke siyaset esnafı baştan dinleseydi de Şubat'tan bu yana dolar ikiye katlanmasaydı.
İç borcu dövize çevirerek kur riskini devlete yıkarsanız bu borcun maliyetinin altından kalkamazsınız diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinleselerdi bugün döviz tahvilli senetlerin maliyeti yüzde 259 olmazdı.
Hani IMF sayesinde iç borcun gereği ve maliyeti düşürülecekti. Bu aldatmacadan vazgeçin artık.
Nisan'da, "IMF krizi çözüyormuş gibi yapıp yeni krizlere yol açacak enstrümanları pakete koyacak" demiştik. Dalgalı kur rejiminde iç borcu dövize çevirmekti bu yeni oyunun adı.
Şimdi bir kez daha uyarıyoruz, iç borcu döviz cinsinden borçlandığınız finans kurtları, vade sonunda kâra geçmek için dolarda spekülasyona başladılar. Yeni krizi önlemenin yolu IMF prangalarını çözüp sabit kura dönerek milli ekonomi politikalarına ilk adımı atmak. Derviş'i dinlediniz ülkeyi batırdınız. Bir kez de Prof. Dr. Haydar Baş beyi dinlemeyi deneseniz olmaz mı?
Dolar 1 milyon 700 bin liraya, Mark da 800 bine dayandı.
Dolardaki psikolojik sınır olan 1.500 aşıldıktan sonra bu yükseliş trendi devam ederse, enflasyon-yüksek faiz-devalüasyon sarmalı hiperenflasyonu patlatacak gibi.
Enflasyonist ortamda durgunluğun yaşandığı stagflasyonist ortamdan daha kötü bir ekonomik krize sürüklendiğimiz ortada. Bu yeni ekonomik durumun adı da depresyon olmalı. Topyekün çöküntü yani.
Doların dünkü yükselişine hükümet bir anlam veremiyor ve failini arıyormuş...
Aynaya bakmayı unutmuş olmalı, ortaklar.
Türkiye'yi pupa yelken uçuruma sürükleyen hükümetin bizatihi kendisi.
Şubat krizinden sonra "bu işi beceremiyoruz diyecek yerde, iktidar olmak yerine konu mankenliğini seçen ve ipleri IMF'nin tayin ettiği haciz memuruna veren ortaklar bu krizin asıl sorumlusu.
ABD vurulduktan sonra tüm dünyada dolar değer kaybederken, hatta açlığın kol gezdiği Afgan parası dolara karşı değer kazanırken, doların yükseldiği tek ülke Türkiye oldu.
Ayakta durmakta zorlanan bir başbakan, dut yemiş bülbül gibi susan iki ortağın verdiği güvenin eseri bu..
Onlara haksızlık etmemeli. Derviş'in payını da hesaba katmalıyız.
Nisan'dan bu yana "ha bugün, ha yarın, ha Haziran ha Eylül'de düze çıkacağız" masalları ile, Türkiye'yi uyutan Derviş ve onu halka ümit olarak pompalayan medya, Türkiye'yi iki kez krize boğan IMF ve biz IMF politikalarını kamçısız uygularız diyen muhalefet de sorumludur.
Türkiye'yi kriz ortamında dalgalı kur rejimine itme becerisi gösteren bu kifayetsiz muhterisler koalisyonudur. Evet koalisyon zannedildiği gibi üç ortaklı değil, çok ortaklıdır.
Dersini çalışmamış, ülkesinin dinamiklerini harekete geçirecek özgün vizyona sahip olamadan hırsla siyasete doluşan kadroların maliyetini yükleniyor Türkiye...
Dalgalı kura hayır diyen, kriz ortamında dalgalı kura geçmek felaket olur diye önceden uyaran, dalgalı kurla milletin emeğini, malını yabancıya peşkeş çekersiniz diyen, dalgalı kurda fiyatı yüksek montanlı alış yapan yabancı finans odakları belirler, onlar da krize gömer diyen bir tek başyazarımız Prof. Dr. Haydar Baş oldu.
Keşke siyaset esnafı baştan dinleseydi de Şubat'tan bu yana dolar ikiye katlanmasaydı.
İç borcu dövize çevirerek kur riskini devlete yıkarsanız bu borcun maliyetinin altından kalkamazsınız diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinleselerdi bugün döviz tahvilli senetlerin maliyeti yüzde 259 olmazdı.
Hani IMF sayesinde iç borcun gereği ve maliyeti düşürülecekti. Bu aldatmacadan vazgeçin artık.
Nisan'da, "IMF krizi çözüyormuş gibi yapıp yeni krizlere yol açacak enstrümanları pakete koyacak" demiştik. Dalgalı kur rejiminde iç borcu dövize çevirmekti bu yeni oyunun adı.
Şimdi bir kez daha uyarıyoruz, iç borcu döviz cinsinden borçlandığınız finans kurtları, vade sonunda kâra geçmek için dolarda spekülasyona başladılar. Yeni krizi önlemenin yolu IMF prangalarını çözüp sabit kura dönerek milli ekonomi politikalarına ilk adımı atmak. Derviş'i dinlediniz ülkeyi batırdınız. Bir kez de Prof. Dr. Haydar Baş beyi dinlemeyi deneseniz olmaz mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014