EDİTOR / CEVAT KIŞLALI
Körfez'e askeri yığınak sürüyor.
Saddam dört bir yandan kuşatılmış durumda. Savaş baltaları çekildi. Blair ve Powell zaman zaman demokratik söylevlerde bulunsa da Şahin kanat geri adım atmayacak.
Powell, ileriye yönelik siyasal umutlarını canlı tutabilmek için barışçıl açıklamalarda bulunuyor.Blair ise muhaliflerin kendisine yönelik son zamanlarda artan tepkileri elimine edebilmek, seçimlerde puanının fazla erimemesini sağlamak için ABD patentli kararlara şerh koymaya çalışıyor.
Ortadoğu'daki petrol rezervlerini kontrol altında tutabilmek için seferberlik kararı alan Washington Yönetimi, Irak ve Saddam ile uğraşırken eşzamanlı olarak Güney Amerika ülkesi Venezüella ve Chavez ile de ipleri kopardı.
Irak ve Venezüella petrol üretim ve ihracında büyük paya sahip iki ülke.
Üretimde Venezüella ilk sırada yeralırken Ortadoğu petrolünün yarısına yakınını çıkaran Irak ikinci sırada bulunuyor.
Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, ülke içerisinde kendine yönelik başlatılan protesto ve grevlerde ABD'nin parmağı olduğunu iddia ediyor. Venezüella-ABD ile ikili ilişkileri hemen hemen askıda.
Oğul Bush, ABD'nin bir zamanlar Şili'de Allende eliyle Pinoche'ye yaptığını bu kez muhalif kanat kanalıyla Chavez'e yapmak istiyor.
Bölgedeki ekonomik açılımları ve siyasal taleplerini temin etmek için ABD, tarihin belli süreçlerinde belli ülkelere karşı seferberlik başlattı. Kimi zaman iç çatışmalar ile darbeler yaptırılırken kimi zaman da doğrudan ve gerekçesiz operasyonlar düzenlendi.
Irak ve Venezüella liderleri de bu potada eritilmeye çalışılıyor.
Jeostratejik alanlardaki elini piyon ülkelerle güçlendiren ABD'nin aynı taktiği Irak ve Venezüella hinderlandında kullandığı görülüyor.
İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Arafat'ı bölgeden tecrit etmek için verdiği mücadeleyi ABD Başkanı Bush, Saddam ve Chavez'e karşı veriyor.
İsrail ile ABD'nin aynı stratejiyi uyguladıkları aşikar.
Saddam'ın 1990'da petrol sızıntısını bahane ederek Kuveyt'e girmesi ile, bu ülkeye yardım amaçlı tertiplenen harekatla ABD'nin bölgeye çöreklenmesi eşdeğer senaryo.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, uluslararüstü yasaların temelini oluşturan , uluslararası aktör olarak kabul gören "Devletler'in içişlerine müdahale edilememesi" ilkesi ihmal edilemez.
Söz konusu devletlerden evvel diğer devletlerin de bu tarz uygulamalara tepki koyması gerekiyor.
Demokrasi adına, insan hak ve hukukunu temin adına devreye sokulmaya çalışılan savaşlara da engel olunmalı. Kurum ve kuruluşlar tepkisiz kaldıkları müddetçe tepki toplarlar.
Körfez'e askeri yığınak sürüyor.
Saddam dört bir yandan kuşatılmış durumda. Savaş baltaları çekildi. Blair ve Powell zaman zaman demokratik söylevlerde bulunsa da Şahin kanat geri adım atmayacak.
Powell, ileriye yönelik siyasal umutlarını canlı tutabilmek için barışçıl açıklamalarda bulunuyor.Blair ise muhaliflerin kendisine yönelik son zamanlarda artan tepkileri elimine edebilmek, seçimlerde puanının fazla erimemesini sağlamak için ABD patentli kararlara şerh koymaya çalışıyor.
Ortadoğu'daki petrol rezervlerini kontrol altında tutabilmek için seferberlik kararı alan Washington Yönetimi, Irak ve Saddam ile uğraşırken eşzamanlı olarak Güney Amerika ülkesi Venezüella ve Chavez ile de ipleri kopardı.
Irak ve Venezüella petrol üretim ve ihracında büyük paya sahip iki ülke.
Üretimde Venezüella ilk sırada yeralırken Ortadoğu petrolünün yarısına yakınını çıkaran Irak ikinci sırada bulunuyor.
Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, ülke içerisinde kendine yönelik başlatılan protesto ve grevlerde ABD'nin parmağı olduğunu iddia ediyor. Venezüella-ABD ile ikili ilişkileri hemen hemen askıda.
Oğul Bush, ABD'nin bir zamanlar Şili'de Allende eliyle Pinoche'ye yaptığını bu kez muhalif kanat kanalıyla Chavez'e yapmak istiyor.
Bölgedeki ekonomik açılımları ve siyasal taleplerini temin etmek için ABD, tarihin belli süreçlerinde belli ülkelere karşı seferberlik başlattı. Kimi zaman iç çatışmalar ile darbeler yaptırılırken kimi zaman da doğrudan ve gerekçesiz operasyonlar düzenlendi.
Irak ve Venezüella liderleri de bu potada eritilmeye çalışılıyor.
Jeostratejik alanlardaki elini piyon ülkelerle güçlendiren ABD'nin aynı taktiği Irak ve Venezüella hinderlandında kullandığı görülüyor.
İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Arafat'ı bölgeden tecrit etmek için verdiği mücadeleyi ABD Başkanı Bush, Saddam ve Chavez'e karşı veriyor.
İsrail ile ABD'nin aynı stratejiyi uyguladıkları aşikar.
Saddam'ın 1990'da petrol sızıntısını bahane ederek Kuveyt'e girmesi ile, bu ülkeye yardım amaçlı tertiplenen harekatla ABD'nin bölgeye çöreklenmesi eşdeğer senaryo.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, uluslararüstü yasaların temelini oluşturan , uluslararası aktör olarak kabul gören "Devletler'in içişlerine müdahale edilememesi" ilkesi ihmal edilemez.
Söz konusu devletlerden evvel diğer devletlerin de bu tarz uygulamalara tepki koyması gerekiyor.
Demokrasi adına, insan hak ve hukukunu temin adına devreye sokulmaya çalışılan savaşlara da engel olunmalı. Kurum ve kuruluşlar tepkisiz kaldıkları müddetçe tepki toplarlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.