Dilencilik mutlaka manevi dereceyi düşürür
Ne şekilde olursa olsun, dilencilik mutlaka manevî dereceyi düşürür. İsterse dilenen kimse zarurî ihtiyacı için dilensin
16.10.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Bişri Hafi, fakirliği tarif ederken şöyle diyor:
"Fakirlik üç çeşittir:
1- Dilencilik yapmaz. Kimseden bir şey istemez. Veren olursa, geri çevirmez, alır. Bu halin sahibi, ilâhî yakınlığı ermiş, mukarrebun zümresiyle beraberdir. Firdevs Cenneti'ne girecektir.
2- Bu halin sahibi muhtaç olduğu şeyi ister. Bu zat doğrularla beraberdir. Ashab-ı Yemin'den sayılır.
3- Bu üçüncü zümre, sayılan iki zümrenin dışında kalandır.
Bu bölümün başında, fakirlerin durumunu daha geniş izah etmiştik. Hatırlayacağınız gibi, orada fukara zümresini beşe ayırmıştık. Onlardan da anlaşılacağı gibi, ne şekilde olursa olsun, dilencilik mutlaka- manevî dereceyi düşürür. İsterse dilenen kimse zarurî ihtiyacı için dilensin. Bu durumu, aşağıya alacağımız hikâye güzel anlatır.
Şakik b. İbrahim, Horasan'dan kalkmış, İbrahim Edhem Hazretlerinin ziyaretine gelmişti. O, bulunduğu yerde, manevî bir önderdi.
İbrahim Edhem bunu biliyordu, sordu: "Arkadaşlarınızdan fakir olanların hali nasıl?"
Şu cevabı aldı: "Orada iken, durumları şu idi: Bir şey verilirse alıyor, şükrediyorlardı, verilmeyince de sabrediyorlardı." Onların bu halini anlatırken bir övme bekliyordu. Çünkü kendisi de övüyordu. Öyle ya, övmemek için bir sebep yoktu. Onlar dilencilik yapmıyordu ki... Fakat yanıldı. Gerçi, dış görünüşte bu yeterli idi. Ama gerçekte, iç âleme göre kâfi değildi. Bu yüzden İbrahim Edhem Hz. anlatılan halleri yeterli bulmadı ve şöyle buyurdu: "Bunu Belh ilinin köpekleri de yapıyor. Bu anlattıkların pek önemli değil."
O halde, size göre ne olmalı deyince, şöyle devam etti: "Bize göre fukara zümresinin hali şöyle olmalı: Bir şey verilmediği zaman şükür, verilince de daha muhtaçlara dağıtmak..."
Şakik bu açıklamayı beğendi. Gerçek söylediğini anladı. Ve kalkıp İbrahim Edhem'in alnından öptü.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
"Fakirlik üç çeşittir:
1- Dilencilik yapmaz. Kimseden bir şey istemez. Veren olursa, geri çevirmez, alır. Bu halin sahibi, ilâhî yakınlığı ermiş, mukarrebun zümresiyle beraberdir. Firdevs Cenneti'ne girecektir.
2- Bu halin sahibi muhtaç olduğu şeyi ister. Bu zat doğrularla beraberdir. Ashab-ı Yemin'den sayılır.
3- Bu üçüncü zümre, sayılan iki zümrenin dışında kalandır.
Bu bölümün başında, fakirlerin durumunu daha geniş izah etmiştik. Hatırlayacağınız gibi, orada fukara zümresini beşe ayırmıştık. Onlardan da anlaşılacağı gibi, ne şekilde olursa olsun, dilencilik mutlaka- manevî dereceyi düşürür. İsterse dilenen kimse zarurî ihtiyacı için dilensin. Bu durumu, aşağıya alacağımız hikâye güzel anlatır.
Şakik b. İbrahim, Horasan'dan kalkmış, İbrahim Edhem Hazretlerinin ziyaretine gelmişti. O, bulunduğu yerde, manevî bir önderdi.
İbrahim Edhem bunu biliyordu, sordu: "Arkadaşlarınızdan fakir olanların hali nasıl?"
Şu cevabı aldı: "Orada iken, durumları şu idi: Bir şey verilirse alıyor, şükrediyorlardı, verilmeyince de sabrediyorlardı." Onların bu halini anlatırken bir övme bekliyordu. Çünkü kendisi de övüyordu. Öyle ya, övmemek için bir sebep yoktu. Onlar dilencilik yapmıyordu ki... Fakat yanıldı. Gerçi, dış görünüşte bu yeterli idi. Ama gerçekte, iç âleme göre kâfi değildi. Bu yüzden İbrahim Edhem Hz. anlatılan halleri yeterli bulmadı ve şöyle buyurdu: "Bunu Belh ilinin köpekleri de yapıyor. Bu anlattıkların pek önemli değil."
O halde, size göre ne olmalı deyince, şöyle devam etti: "Bize göre fukara zümresinin hali şöyle olmalı: Bir şey verilmediği zaman şükür, verilince de daha muhtaçlara dağıtmak..."
Şakik bu açıklamayı beğendi. Gerçek söylediğini anladı. Ve kalkıp İbrahim Edhem'in alnından öptü.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.































































































