Hak dine inanmama nasipsizliğinin hesabını kişi, o dinin sahibi olan Allah'a verir. Bir nasip meselesi olan hidayetin herkese şamil olmasını bekleyemeyiz. Tarih boyu sayılarını ancak yüce Allah'ın bildiği, konuşurken 124 bin diye telaffuz ettiğimiz bir çok peygamber gelip geçmiştir. Bu peygamberler hak o dini tebliğ ettikleri insanlardan, bazen işkence görmüşler, bazen hayatlarına kastedilmiş. Tamamına yakını da öz vatanından sürgün edilmek gibi bir "gurbet" halini yaşamamışlardır. Bakın insanlık tarihine, bakın ve görün ki, bütün peygamberler ve onların varisi evliya/Allah dostları bu gurbet/gariplik halini yaşamışlardır. Tek gayeleri insanlara dünya ve ahiret saadetini temin olan bu insanlardan, peygamberlerden, kimine öz babaları, kimine hanımı, kimine oğlu, kimine amcası inanmadı. İnanmamakla kalmadı, her çeşit zulüm ve işkencelerde bulundu. Bu değişmez bir kural gibi yaşana geldi tarih boyu.Bir hak dinin uğradığı en büyük ihanet, o dinin mensubu olduğunu iddia edenlerin ona yaptığı zara olmuştur. İç ihanet. Ve ne ilginçtir ki, o ihaneti mimarları ihanetlerini yaparken de şu iddiayı ileri sürmüşleridir; dini kurtarmak, dine yapılan haksızlıkların önüne geçmek, yani dini her türlü kirden ve pislikten kurtarmak.Mesela 14 asırdır yaşana gelen İslam'a yeni ilavelerde bulunmak. Yeniden o dini yorumlamak. "İslam'ı yeniden yapılandırmak" ile "İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur" demek.Aynı merkezden başlatılan bir süreçtir.Sormak gerek, nereden icabet etti "dini yeniden yapılandırma" ihtiyacı?Ve yine sorup öğrenmek lazım, insan yaratılışına tek uygun din olan İslam niye ve nasıl yanlış anlaşılmış olsun?Ve bu şikayeti, insan fıtratıyla tamamen çelişik bir hal içre olan bir dinin en tepe noktasına sunmak niyeydi? Tarih boyu hak dinler hep tip anlayışlardan çekmiştir. Tasavvufun ilminin yerinde bir tespitinde olduğu gibi; "Nefis her şeyi suret-i haktan gösterir" misali bu tip hareket ve düşünceler hep kendini suret-i haktan gösterir.Hep bu, kula göre haklılık payı olan düşünceler tahrif etmedi mi ilahî dinleri?"Korkmaya gerek yok Allah büyüktür, dinini korur" türü düşünceler, ilk bakışta hoş gibi görünse de hakikatte hiç ama hiç sağlıklı değildir.Sormak gerekmez mi bu düşüncenin sahiplerine; İslam öncesi gelmiş dinler tahrif edilirken -haşa- Allah küçük müydü?Girişilen tüm faaliyetler hep haktan gibi gösterildi.Hak ile batılı kulların insafına, şahsi yorumuna bırakmayan, neyin hak neyin batıl olduğunu bizzat bildiren Allah'tır.İş kula kaldı mı, onun diyeceği, kendisini savunmak için kullanacağı çok şeyi olurİlk sucun faili olan şeytan, Allah'ın; "Adem'e secde et" emrine karşı gelirken kendince son derece haklı bir yorumu vardı: "Ben ondan daha değerliyim, çünkü benim -akademik kariyerim, pardon,- hammaddem daha kıymetlidir, onu topraktan yarattın beni ateşten." Ateşin yanında toprağın lafı mı olurdu. Habil'i öldüren Kabil de kendince haklı idi.Kabil'in varlığı, Habil'in yokluğuna bağlıydı.Nuh (as)'a inanmayan eşi ve oğlu da kendilerine sorulsa çok haklı gerekçeler göstereceklerdi.Kardeşleri tarafından kuyuya atılan Hz. Yusuf, kardeşlerine sorulsa suçluydu. Kardeşleri idi haklı olan. Babalarını bu çocuktan kurtarmalıydılar, zira bu çocuk babalarının postuna göz dikmiş gibiydi. Hem sonra bir çok işinin yanında bir de Yusuf'la mı uğraşsındı babaları? Allah'ın alemlere rahmet olarak gönderdiği Hz. Muhammed (as)'a inanmayan Ebu Cehil de kendince çok makul bir gerekçeye sahipti. Mantıklı bir izahı vardı: "Sen yetimsin, peygamber zenginlerden, yetim olmayanlardan gelmeliydi." Dünyevi işler olduğu gibi uhrevi işlerde, ancak zengin adamlar elinde iyi giderdi.Fakat, onun mantığı değil, O peygamberi gönderenin ölçüsü idi doğru olan. Ebu Lehep, Peygamberin amcası olmasına rağmen, kendince haklı sebeplerden, o peygambere hiç beklenmedik eziyetleri ve zulümleri yaptı. Yapmakla kalmadı, ilk yapan o olduğu için, ondan sonra yapılanların tümünün de suçlusu o olmuş oldu. Çünkü şerde örnek ve önayak o oldu diğerlerine.Hz. Peygamber tarafından cennet gençlerinin efendisi ilan edilen bir insana, Hz. Hüseyin'e dünya tarihinin hiç şahid olmadığı zulmü reva gören Yezit de kendince haklı idi. Yezid Dini kurtarmak istiyordu, her türlü kirlerden ve pisliklerden(!) Ve bu uğurda Hz. Peygamberin göz bebeği, Hz. Ali (ra)'nin oğlu, velayet zincirinin en sağlam halkalarından biri olan Hz. Hüseyin (ra)'i şehid etti. Şehit etmek şöyle dursun, vücuduna yemişten fazla yara açtı. Ve daha bir çok vahşeti reva gördü. Hz. Muhammed'in (as) kim bilir kaç kez okşadığı mübarek başını kılıcıyla ayırıverdi bedeninden. Dünya malı menafaati uğruna, saltanat ve çıkar uğruna işlediği bu cinayetle kaç asırdır hep lanetlenir Yezid. Ama kendince çok haklı idi.Bu gün de İslam dinini kendi şahsi kanaatleriyle yorumlayan, kendince bir din anlayışı ortaya koyanlar da kendince haklıdır. Tıpkı, cennette Şeytanın, yeryüzünde Kabil'in, Kerbela'da Yezit'in kendilerince haklı olmaları gibi.Fakat aslolan o dini gönderenin ölçüsüydü.Ne mutlu ona uyanlara.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024