Din derslerinde İslam hariç bütün dinler öğretiliyor

Başbakan Ahmet Davutoğlu Milli Eğitim Bakanlığı'nın değerlendirme toplantısında, "Türkiye'de din kültürü ve ahlak bilgisi dersi bütün dinleri anlatacak şekilde veriliyor" dedi.Dediği doğru Sayın Başbakan'ın ama bir eksiği var:Yahudilik, Yahudiliğin esaslarına göre, Hıristiyanlık da Hıristiyanlığın esaslarına göre anlatılıyor ama İslam Kur'an'ın anlattığı ve Peygamberimizin yaşadığı şekilde, olması gerektiği şekliyle anlatılmıyor.Türkiye nüfusunun yüzde 99'u Müslüman; Hıristiyan ya da Yahudi olan ailelerin çoğunluğu çocuklarını azınlık okullarına gönderiyor. Azınlık okullarında gayrimüslim çocukları kendi dinlerini detaylı bir şekilde öğrenebiliyorlar.Devlet okullarında, Sayın Başbakan'ın da ifade ettiği gibi "bütün dinlerin", eski Milli Eğitim Bakanı'nın da ifade ettiği gibi "her dini kendi esaslarına göre" genç ve Müslüman çocuklarımıza anlatılması neye ve kime hizmet etmektedir?Doğruyu ve yanlışı ayırt edemeyecek bir durumda olan çocuklarımıza, gençlerimize, inancımıza göre yanlış olanları doğru diye anlatmak nasıl bir Türk gençliği çıkartır?Bir eksikten bahsettik; İslam olması gerektiği şekliyle anlatılmıyor diye, bunu biraz açalım.Daha temelinden başlıyor yanlışlar. Din dersi kitaplarında Kelime-i Tevhid "La ilahe illallah" tır deniliyor; halbuki doğrusu hepinizin bildiği gibi "La ilahe illallah Muhammedun Resulullah"tır. Çocuklarımıza dinlerarası diyalog faaliyetlerinin bir neticesi olarak Hz. Peygambersiz bir İslam aşılanmaya çalışılıyor.Buna bir delil de Veda Hutbesi'nde yapılan tahrifattır. Peygamberimiz (SAV) "Ben size iki şeyi bırakıyorum; Allah'ın Kitabı Kur'an ve Ehl-i Beyt'imdir" derken; "Size tek şey bırakıyorum, Allah'ın kitabı Kur'an" şeklinde değiştiriliyor.Peygamberin devre dışı bırakıldığı bir din asla İslam olamaz.Diğer önemli bir konu ise iki emanetten biri olan Ehl-i Beyt konusu?Bugüne kadar imam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri de dahil göz ardı edilen, gündeme alınmayan bir konu?Halbuki Ehl-i Beyt Peygamberin hayatını günümüze kadar dosdoğru olarak taşıyan sağlam kaynaklardır. Peygamberin gerçek sünneti onların hayatı, Kur'an'ın gerçek tefsiri ise onların sözleri ve yaşantılarıdır. Peygamber Efendimiz bu sebepte olacak ki Onları iki emanetten biri olarak ifade ediyor.Peygamber Efendimiz Sünni kaynaklarda da geçen bir hadislerinde "Ben ilmin şehriyim Ali onun kapısıdır", diğer bir hadisinde de "İlmin onda dokuzu Ali'ye verilmiştir, kalanı insanlara dağıtılmıştır" buyurmaktadır.Hz Ali Efendimiz "Fatiha suresini 70 deve yükü tefsir ederim" buyurmaktadır.Böyle bir ilim hazinesini, sözde din ilmini gençlere öğretmeye çalıştığımız din kitaplarına bir satır bile koymuyoruz.Hz. Fatıma, Peygamber Efendimizin kızı, "Eti etimden, kanı kanımdan" dediği ve de "Cennet kadınlarının efendisidir" dediği büyük bir şahsiyet ama din kitaplarımızda yok.Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Peygamberimizin ifadesiyle "Cennetin çifte küpeleri" ve de "Cennet gençlerinin efendileri" ama gençlerimize örnek olması açısından din kitaplarımızda bir satır yer verilmiyor.Allah'ın ve Habibi'nin gençlere örnek gösterdiğini, bizim din kitaplarını hazırlayanlar, eğitimciler gençlere örnek olmaya layık görmüyor.Okullarda Müslüman çocuklarımıza Aristo, Kolomb, Galileo, Darwin, Edison, Arşimet ve daha birçok Batılı bilim damı hatta Freud gibi sapık olanları bile detaylı bir şekilde öğretiliyor ama Allah'ın ve Peygamberinin örnek insanlar olarak ilan ettiği büyük Ehl-i Beyt şahsiyetleri bir satır bile öğretilmiyor.Böyle yetişen bir nesilden biz hayır bekliyoruz, mümkün mü?Elbette ki bu şekilde yetişen bir genç Müslüman Türk genci kimliğini taşıyamaz; Batı hayranı olur, Batının uşağı olur; aklı hep Batıdan almak ister; görev aldığında ise ülkesini milletini köleliğe doğru götürür.