Dinleyerek gıybetçinin ortağı olma!
Gıybeti dinleyen de diyenin ortağıdır. Kulak misafiri olmak, hayret ve taaccüb ifade ederek, gıybetin genişlemesini sağlayan da, aynı şekilde gıybet edenin ortağıdır. Çünkü gıybetçiye yardım etmiş, dolayısıyla ortağı olmuştur
16.08.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyurdu:
Bilmelisin ki, gıybette; tariz ve tefhim yollu hareketler, sarih bir şekilde anlatılmış gibi sayılır. Herhangi bir şeyi, açıktan söylemekle, üstü kapalı anlatmakta fark yoktur.
Sonra, dinleyen de diyenin ortağıdır. Kulak misafiri olmak, hayret ve taaccüb ifade ederek, gıybetin genişlemesini sağlayan da, aynı şekilde gıybet edenin ortağıdır. Çünkü gıybetçiye yardım etmiş, dolayısıyla ortağı olmuştur. Böyle bir şey konuşulmaya başlanınca, susturmak kabil olmuyorsa, dinlememek icap eder.
Buna dair anlatacağımız şu hadis-i şerif önemlidir: "Bir kimse, kardeşinin ırzına, şerefine uzanan gıybet dilini bertaraf ederse; kıyamet günü de Allah Teâlâ; onun ırzına, şerefine uzanacak herhangi bir şeyi, def etmeyi Zatına hak sayar."
Gıybet için bazı ruhsat yolları vardır. Bu ruhsatı almak için meşru bir mazeret şarttır. Bu mazeretler şunlardan biri olabilir:
Dert yanmak: Meselâ bir kimse, hakimin zulmünü anlatması ya da kendisinden veya başkalarından alınan rüşveti bildirmesi gibi... Böyle şeyleri anlatmak caizdir, zararı yoktur, gıybetten sayılmaz.
Yardım istemek: Bir yerde kötülük vardır ya da ıslah edilecek bir belâlı vardır, bunu anlatmak ve yardım istemek caizdir. Bu da gıybetten sayılmaz.
Fetva istemek: Bir kimse, kardeşinden ya da babasından zulüm görmüştür, onları zulüm yolundan almak ister. Kurtulmak için ne yapmalı, diye sorabilir. Bu gibi şeyleri sarih bir şekilde dille anlatmak daha doğru olur. Örtülü konuşmak, fetvacıyı şaşırtabilir.
Müslümanları şerden sakındırmak: Şu hadis-i şerif önemlidir: "Kötü kimseyi, yapmakta olduğu kötülükleri ile anlatınız. Bunu yapınız ki, insanlar ondan sakınabilsin."
Anlatılan isimle maruf olan; topal, çapaklı gibi isimlerle tanınan kimse, aynı şeylerle bir mecliste anlatılırsa gıybet sayılmaz.
Bir işin açıktan yapılması: Kadın kılıklı erkekleri, meyhane müdavimlerini ve açıktan şarap içenleri anlatmak gıybet sayılmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Bir kimse, yüzünden utanmak perdesini atarsa, onun anlatılan hali gıybet sayılmaz."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Bilmelisin ki, gıybette; tariz ve tefhim yollu hareketler, sarih bir şekilde anlatılmış gibi sayılır. Herhangi bir şeyi, açıktan söylemekle, üstü kapalı anlatmakta fark yoktur.
Sonra, dinleyen de diyenin ortağıdır. Kulak misafiri olmak, hayret ve taaccüb ifade ederek, gıybetin genişlemesini sağlayan da, aynı şekilde gıybet edenin ortağıdır. Çünkü gıybetçiye yardım etmiş, dolayısıyla ortağı olmuştur. Böyle bir şey konuşulmaya başlanınca, susturmak kabil olmuyorsa, dinlememek icap eder.
Buna dair anlatacağımız şu hadis-i şerif önemlidir: "Bir kimse, kardeşinin ırzına, şerefine uzanan gıybet dilini bertaraf ederse; kıyamet günü de Allah Teâlâ; onun ırzına, şerefine uzanacak herhangi bir şeyi, def etmeyi Zatına hak sayar."
Gıybet için bazı ruhsat yolları vardır. Bu ruhsatı almak için meşru bir mazeret şarttır. Bu mazeretler şunlardan biri olabilir:
Dert yanmak: Meselâ bir kimse, hakimin zulmünü anlatması ya da kendisinden veya başkalarından alınan rüşveti bildirmesi gibi... Böyle şeyleri anlatmak caizdir, zararı yoktur, gıybetten sayılmaz.
Yardım istemek: Bir yerde kötülük vardır ya da ıslah edilecek bir belâlı vardır, bunu anlatmak ve yardım istemek caizdir. Bu da gıybetten sayılmaz.
Fetva istemek: Bir kimse, kardeşinden ya da babasından zulüm görmüştür, onları zulüm yolundan almak ister. Kurtulmak için ne yapmalı, diye sorabilir. Bu gibi şeyleri sarih bir şekilde dille anlatmak daha doğru olur. Örtülü konuşmak, fetvacıyı şaşırtabilir.
Müslümanları şerden sakındırmak: Şu hadis-i şerif önemlidir: "Kötü kimseyi, yapmakta olduğu kötülükleri ile anlatınız. Bunu yapınız ki, insanlar ondan sakınabilsin."
Anlatılan isimle maruf olan; topal, çapaklı gibi isimlerle tanınan kimse, aynı şeylerle bir mecliste anlatılırsa gıybet sayılmaz.
Bir işin açıktan yapılması: Kadın kılıklı erkekleri, meyhane müdavimlerini ve açıktan şarap içenleri anlatmak gıybet sayılmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Bir kimse, yüzünden utanmak perdesini atarsa, onun anlatılan hali gıybet sayılmaz."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.