Son haftalarda malumunuz olduğu üzere ülkemiz Sedat Peker'in ortaya attığı bir ucu iktidardaki siyasilere ve onların atadığı bürokratlara, diğer ucu ise işadamlarına kadar uzanan rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık ve haksız kazanç ifşalarıyla çalkalanıyor.
Özellikle dar gelirli milyonlarca vatandaşın ekonomik sıkıntılar altında çok zor günler geçirdiği bir dönemde ortaya dökülen bu utanç verici şeyler insanımızın sabrını da zihnini de zorluyor.
Böyle gündemlerin gölgesinde dün bir Cuma gününü daha idrak ettik.
Diyanet İşleri Başkanlığı tüm yurttaki camilerde okunması için her Cuma bir hutbe belirliyor.
Geride bıraktığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda da şahit olduğumuz gibi tepkilere rağmen bütün milli bayramlarımıza denk gelen Cuma hutbelerinde Atatürk'ün adını anmayan Diyanet'in, iktidara yakın cephenin işlediği yolsuzlukları, hırsızlıkları ve rüşvetleri görüp görmeyeceğini merak ediyordum.
Türkiye'nin gündemi yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvetçilikle ve haksız kazançla, haram yemekle çalkalanırken acaba Diyanet bu yapılanların haram olduğunu, bu cürümleri işleyenlerin cehennemin dibini boylayacaklarını cemaate hatırlatacak mı acaba diye düşündüm.
Öyle ya ortada bu kadar büyük günahlar varken bunları Diyanet'in görmemesi mümkün olamazdı.
Ama gelin görün ki, mümkün olmayacağını zannettiğimiz şey mümkün oldu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın internet sitesinde 2 Eylül 2022 günü yayımlanan, dün tüm yurtta camilerde imamlar tarafından okunan Cuma hutbesinin başlığı 'Anne Baba: Cenneti kazanma vesilesi' idi.
Sedat Peker'in ifşa ettiği sırlarla aylardır gündemde olan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet furyasıyla ilgili belki geçmiş haftalarda hutbe var mıdır diye baktım.
26 Ağustos'ta, 19 Ağustos'ta, 12 Ağustos'ta, 5 Ağustos'ta, 29 Temmuz'daki Cuma hutbelerinde de tam cehennemlik bu suçlarla ilgili tek kelam etmemiş Diyanet.
''Yoksa Diyanet, Hayrettin Karaman'ın 'Yolsuzluk başka hırsızlık başkadır' diyerek açtığı yoldan mı yürüyor' diye sormadan da edemedim.
Peki, vatandaşları yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvetçilik ve haksız kazancın yanlışlığıyla ilgili aydınlatıp, bu suçu işleyen siyasiler ve bürokratlara ebedi cehennem azabını hatırlatmak Diyanet'in asli görevlerinden değil midir?
Bence öyledir. O zaman Diyanet neden asıl görevini yapmıyor?
İşte Diyanet kurumu bu asli görevini layıkıyla yerine getirmediği için vatandaşların en güvendiği kurum olması gerekirken, durum hiç de öyle değil.
Metropol araştırma şirketi 13-17 Ağustos arasında Türkiye genelinde 28 ilde gerçekleştirdiği araştırmada 'Diyanet İşleri Başkanlığının açıklamalarına güveniyor musunuz?' sorusuna katılımcıların yüzde 70.4'ü 'hayır' yanıtı vermiş.
Yani 10 kişiden 7'si Diyanet'e güvenmiyor.
AKP'ye oy verenlerin yüzde 35.2'si Diyanet'in açıklamalarına güvenmediğini söylerken, bu oran CHP seçmeninde yüzde 92.8, İyi Parti seçmeninde yüzde 87.9, HDP seçmeninde yüzde 91.1, MHP seçmeninde ise yüzde 58 seviyesinde.
Bu veriler Diyanet kurumuna olan vatandaş güveninin müthiş bir erime yaşadığını gösteriyor.
Bence tepeden tırnağa Diyanet teşkilatı, iktidarı kurtarmaya çalışacağına, kendi kurumlarının ortadan kaybolmuş saygınlığını geri kazanmaya odaklanmalı.
Bunun için atılması gereken ilk adım, zaman ve mekândan bağımsız olarak haramı kim işlerse işlesin 'bu haramdır' diyebilmektir.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024