Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in "öldürülen bir teröristin ailesine yaptığı taziye ziyareti" üzerine koca koca devletlularımız laf ettiler. Olmaz böyle şey, çirkin bir olay bu... falan filan.
Güya vatanperverlik damarları kabarıverdi. Maalesef rol icabı "tiyatral bir kabarma" o kadar.
Bu bir sahneydi.
Güneydoğumuz üstüne senaryosu AB ve ABD tarafından yazılan tiyatrodan bir sahneydi o kadar... Şimdiki adıyla BOP sahnesi.
Bu sahne üstüne, "sivil-asker hiçbir AB'cinin veya hiçbir Amerikancı"nın laf söyleyerek güya "vatanperverlik" primi devşirmeye kalkışmasına ne hâcet var, ne de hakları.
Zana grubu tahliye edildiğinde DEHAP Başkanı "Her iki tarafa da eşit uzaklıktayız..." demişti zaten. Diyarbakır Belediye Başkanı'nın da yaptığı iş, "eşit uzaklıkta oldukları bir teröristin ailesine taziye ziyareti"nde bulunmak.
Bu cümle veya bu ziyaret, 30 bin şehit ve onların yıllarca süren "kutsal edebiyat"ı üstüne "Apo'ya İmralı'da keyif çattırmak"tan daha ayıp, daha ağır bir iş değil ki... Hem de AB-ABD talimatıyla bu keyif çattırma.
Koalisyon ortaklığında Apo dosyasını sümenaltı eden MHP'nin artık hiçbir sözü olamaz bu işlerde. MHP başta olmak üzere hiçbir AB'ci-ABD'ci parti veya zevatın, "Apo İmralı'da AB keyfi çatarken" Güneydoğu'daki bu sahneler üstüne "tiyatral kelam" etmeleri dürüstlükle bağdaşmaz.
Vatanperverlik bu kadar ucuz değil, bu olmamalı.
Bazıları, işbaşındaki AKP hükümeti bu işin neresinde duruyor, diye merak ediyorlar.
Önceki AB'ciler "Apo işi"nde nerede duruyorlardı ise, AKP de orada duruyor, hatta birkaç adım da önde duruyor tabii ki... Başka nerede duracaktı?
Hiza istikameti belirleyen ya AB, ya ABD... Başka nerede duracaklardı?
Emniyet'ten "zanlı oğlu"nu "devlete rağmen" aldırtan Mustafa Bayram, Güneydoğu bağlamında "Burada bizim kurallarımız geçerli" nevinden bir cümle sarf etti.
Diyarbakır'dan Van'a tüm Güneydoğumuzdaki vahim "BOP gidişatı"nda gelinen noktayı kavramak için, bu cümleyi, AB'ci veya Amerikancı tüm devletlularımız iyice düşünmeliler.
Yok efendim başkan vazifeden alınacakmış"mış" da, bilmem ne?
Hiçbir AB'ci bunu yapamaz. Hiçbir Amerikancı da bunu yapamaz.
Daha birkaç hafta önce Diyarbakır'da Belediye Başkanı'na Kürtçe "Seni seviyorum" diyen Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'in kabinesi mi vazifeden alacak Başkanı? Yoksa Van'da Emniyet'i basılıp zanlı kaldırılmasına engel olamayan İçişleri Bakanı mı? Yoksa "Diyarbakır'ı Bush'un BOP'unun yıldızı yapacağız" diye müjdeleyen Başbakan Erdoğan mı vazifeden alacak Diyarbakır Belediye Başkanı'nı?
AKP Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, Başkan Baydemir'in taziye ziyaretinin yasaya göre suç olmadığını belirtti nitekim.
İşte bu kadar... Yasaya göre suç olmadığı gibi, AB ve ABD'ye göre de suç değil.
AKP'nin "yeni konsepti" BOP'a göre ise "hiç suç değil."
BOP'a göre "asıl terörist", Irak'ta olduğu gibi "Amerikan işgaline karşı vatanını savunan ve namusuna sahip çıkan Müslüman"dır.
BOP'a göre "bekçiyi şehit eden ve Başkan Baydemir'in ailesini ziyaret ettiği kişi terörist değil" ki... Hatta BOP'a göre Apo terörist değil ki... Onlar "BOP'un bir parçası".
BOP'çu AKP bunlara nasıl dokunsun!?
BOP'çulardan öğrensinler bakalım, "devletin bekçisi mi terörist, yoksa bekçiyi öldüren" mi?
Madem bu iş suç-muç değil; "vatanperver AB'ciler ve Amerikancılar" güya neden ayran kabartıyorlar?
Milletimizi oyalayacak "şamata"ya ihtiyaç var da ondan.
AKP iktidarının vakti doldu; koca koca umutlar söndü, milletin sancısı arttı. Dolayısıyla bu "AKP sancısı"nı hissettirmeden "AB ve ABD'nin bakiye talepleri"ni karşılamak üzere dikkat çekici "şamatalar lazım".
Milletimiz birkaç gün Diyarbakır'a takılır, birkaç gün Van'a, birkaç gün Çakıcı'nın Yargıtay parmağına, birkaç gün Atina'dan gelecek altınlara, birkaç gün Papa'nın gelişine... Böylesi "kısa süre kullanımlı" tiyatral yöntem"lerle vakit geçirilirken, globaller de yer altı kaynaklarımıza musallat olur, yabancılar malımızı, azınlıklar da topraklarımızı götürür.
Bu arada AKP koltuğunu korur, millet de avucunu yalayarak karnını doyurur.
7'sinden 70'ine topyekün milletimize, ülkemize, kaynaklarımıza ve hepsinin başı olan "bağımsızlık ve bütünlüğümüz"e yazık edilmesini istemeyenler, önce tezgâhtaki AB ve ABD oyununa, tezgâhtaki BOP'a son verecek bir bağımsızlık ruhuna bürünmeli... Önce Bağımsız Türkiye demeli, işin başı Bağımsız Türkiye çünkü.
Güya vatanperverlik damarları kabarıverdi. Maalesef rol icabı "tiyatral bir kabarma" o kadar.
Bu bir sahneydi.
Güneydoğumuz üstüne senaryosu AB ve ABD tarafından yazılan tiyatrodan bir sahneydi o kadar... Şimdiki adıyla BOP sahnesi.
Bu sahne üstüne, "sivil-asker hiçbir AB'cinin veya hiçbir Amerikancı"nın laf söyleyerek güya "vatanperverlik" primi devşirmeye kalkışmasına ne hâcet var, ne de hakları.
Zana grubu tahliye edildiğinde DEHAP Başkanı "Her iki tarafa da eşit uzaklıktayız..." demişti zaten. Diyarbakır Belediye Başkanı'nın da yaptığı iş, "eşit uzaklıkta oldukları bir teröristin ailesine taziye ziyareti"nde bulunmak.
Bu cümle veya bu ziyaret, 30 bin şehit ve onların yıllarca süren "kutsal edebiyat"ı üstüne "Apo'ya İmralı'da keyif çattırmak"tan daha ayıp, daha ağır bir iş değil ki... Hem de AB-ABD talimatıyla bu keyif çattırma.
Koalisyon ortaklığında Apo dosyasını sümenaltı eden MHP'nin artık hiçbir sözü olamaz bu işlerde. MHP başta olmak üzere hiçbir AB'ci-ABD'ci parti veya zevatın, "Apo İmralı'da AB keyfi çatarken" Güneydoğu'daki bu sahneler üstüne "tiyatral kelam" etmeleri dürüstlükle bağdaşmaz.
Vatanperverlik bu kadar ucuz değil, bu olmamalı.
Bazıları, işbaşındaki AKP hükümeti bu işin neresinde duruyor, diye merak ediyorlar.
Önceki AB'ciler "Apo işi"nde nerede duruyorlardı ise, AKP de orada duruyor, hatta birkaç adım da önde duruyor tabii ki... Başka nerede duracaktı?
Hiza istikameti belirleyen ya AB, ya ABD... Başka nerede duracaklardı?
Emniyet'ten "zanlı oğlu"nu "devlete rağmen" aldırtan Mustafa Bayram, Güneydoğu bağlamında "Burada bizim kurallarımız geçerli" nevinden bir cümle sarf etti.
Diyarbakır'dan Van'a tüm Güneydoğumuzdaki vahim "BOP gidişatı"nda gelinen noktayı kavramak için, bu cümleyi, AB'ci veya Amerikancı tüm devletlularımız iyice düşünmeliler.
Yok efendim başkan vazifeden alınacakmış"mış" da, bilmem ne?
Hiçbir AB'ci bunu yapamaz. Hiçbir Amerikancı da bunu yapamaz.
Daha birkaç hafta önce Diyarbakır'da Belediye Başkanı'na Kürtçe "Seni seviyorum" diyen Devlet Bakanı Abdüllatif Şener'in kabinesi mi vazifeden alacak Başkanı? Yoksa Van'da Emniyet'i basılıp zanlı kaldırılmasına engel olamayan İçişleri Bakanı mı? Yoksa "Diyarbakır'ı Bush'un BOP'unun yıldızı yapacağız" diye müjdeleyen Başbakan Erdoğan mı vazifeden alacak Diyarbakır Belediye Başkanı'nı?
AKP Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun, Başkan Baydemir'in taziye ziyaretinin yasaya göre suç olmadığını belirtti nitekim.
İşte bu kadar... Yasaya göre suç olmadığı gibi, AB ve ABD'ye göre de suç değil.
AKP'nin "yeni konsepti" BOP'a göre ise "hiç suç değil."
BOP'a göre "asıl terörist", Irak'ta olduğu gibi "Amerikan işgaline karşı vatanını savunan ve namusuna sahip çıkan Müslüman"dır.
BOP'a göre "bekçiyi şehit eden ve Başkan Baydemir'in ailesini ziyaret ettiği kişi terörist değil" ki... Hatta BOP'a göre Apo terörist değil ki... Onlar "BOP'un bir parçası".
BOP'çu AKP bunlara nasıl dokunsun!?
BOP'çulardan öğrensinler bakalım, "devletin bekçisi mi terörist, yoksa bekçiyi öldüren" mi?
Madem bu iş suç-muç değil; "vatanperver AB'ciler ve Amerikancılar" güya neden ayran kabartıyorlar?
Milletimizi oyalayacak "şamata"ya ihtiyaç var da ondan.
AKP iktidarının vakti doldu; koca koca umutlar söndü, milletin sancısı arttı. Dolayısıyla bu "AKP sancısı"nı hissettirmeden "AB ve ABD'nin bakiye talepleri"ni karşılamak üzere dikkat çekici "şamatalar lazım".
Milletimiz birkaç gün Diyarbakır'a takılır, birkaç gün Van'a, birkaç gün Çakıcı'nın Yargıtay parmağına, birkaç gün Atina'dan gelecek altınlara, birkaç gün Papa'nın gelişine... Böylesi "kısa süre kullanımlı" tiyatral yöntem"lerle vakit geçirilirken, globaller de yer altı kaynaklarımıza musallat olur, yabancılar malımızı, azınlıklar da topraklarımızı götürür.
Bu arada AKP koltuğunu korur, millet de avucunu yalayarak karnını doyurur.
7'sinden 70'ine topyekün milletimize, ülkemize, kaynaklarımıza ve hepsinin başı olan "bağımsızlık ve bütünlüğümüz"e yazık edilmesini istemeyenler, önce tezgâhtaki AB ve ABD oyununa, tezgâhtaki BOP'a son verecek bir bağımsızlık ruhuna bürünmeli... Önce Bağımsız Türkiye demeli, işin başı Bağımsız Türkiye çünkü.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019