Ehl-i Beyt yolu, bütün Müslümanların ortak paydası, ortak değeri ve ortak yoludur.
Ehl-i Beyt mensupları yaşadıkları her dönemde ve zeminde sürekli barışı, Hak ve hakikati kendilerine rehber edinen, dünyayı ahiret için yaşayan kimseler olup, sürekli Müslümanların ortak paydası olmuş, kıyamete kadar da birliğin ve Hakkın adresi olmaya devam edecektir.
Ayrılıklardan dem vurulduğu, mezhepsel çatışmaların körüklendiği, tehlikeli bir dönemden geçerken, Prof. Dr. Haydar Baş çözümün adresi olmuştur. Müslümanların kabullenebileceği ortak bir çatı, ortak bir payda olan Ehl-i Beyt kavramını ortaya atmıştır. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş bu fikrini sadece sözde bırakmamış hayatına da geçirmiştir. Ehl-i Beyt Külliyatı ve Ehl-i Beyt sempozyumları bunun açık delilidir.
Ehl-i Beyt külliyatı ve yapılan her sempozyumda Müslümanların ortak paydası olan Ehl-i Beyt tanınmakta, Onların fikir yapısı anlaşılmakta, sosyal hayata bakışları ve hayatı yorumlamaları meydana çıktıkça da her çağın ve toplumun Ehl-i Beyt'e muhtaçlığı daha da anlaşılmaktadır.
Ehl-i Beyt kavramı gerek Sünni gerek Şia kaynaklarında mevcut olmasına rağmen maalesef bu güne kadar bakan olmuş ama gören az olmuştur.
Meşhur hadiste Peygamberimizin eşi Ayşe şöyle nakleder:
"Bir gün Peygamber sırtında yünlü bir aba ile evden çıktı. Onu gören Hasan bin Ali yanına geldi, Peygamber ona abasının altına girmesini söyledi. Sonra Hüseyin geldi. Peygamber onu da abasının altına aldı. Sonra Fatıma geldi, peygamber onu da abasının altına aldı. Daha sonra da Ali geldi, peygamber onu da abasının altına aldı. Sonra peygamber, "Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor" (Ahzab, 33) mealindeki ayeti okudu."
(Sahih-i Müslim, c.4, s.1883, hadis.2424 (Kitab-ı Fezâili'l-Sahabe, bab-ı fezâil-i Ehl-i Beyt, 44500)
"De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum." (Şura, 23) Ayetiyle Ehl-i Beyt'in kıyamete kadar sevilmesinin gereği işaret edilmişti.
"Benim Ehl-i Beyt'imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh'un kavmi içerisindeki Hz. Nuh'un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur." (Suyuti, Tefsir-i Hulafa, s.573; Taberani, Mu'cem'ül Kebir, s. 78) Hadisi şerifiyle Ehl-i Beyt'in yoluna kıyamete kadar tabi olmanın gereği işaret edilmesine rağmen bu gerçekler farklı sebeplerden dolayı yeterince anlaşılamamıştı.
"Allah'ın velisi kendi zamanın Nuh'u dur. O'nun yardımı, Allah'ın kullarını tufandan kurtaran gemidir."sözünü dile getiren Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli'nin dediği gibi çağın Nuh'u hükmünde olan Ehl-i Beyt imamları, velileri yeterince tanınamamıştı.
Hacıbektaş'ta düzenlenen 4. Ehl-i Beyt sempozyumunda gördük ki o dönemin Ehl-i Beyt yolunun temsilcilerinden olan Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli; yaşadığı dönemde Horasandan gelip, Anadolu topraklarında meydana gelen ayrılıkların, kavgaların, zulüm ve işkencelerin sona ermesi için çözüm olmuş; toplumun Ehl-i Beyt paydasında birlik ve beraberliğini sağlamıştır.
Bugün dünden farklı şeyler yaşanmıyor. Yine ayrılıklar, yine kavgalar, yine zulüm ve haksızlıklar hüküm sürüyor. Anadolu yine haçlı batının sinsi tezgâhlarıyla, kirli oyunlarıyla karşı karşıyadır. Ayrılık ve haksızlıkların önüne geçmek üzere dün Hünkâr'ın ortaya koyduğu misyonu bugün Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koymaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın açtığı çığırdan gidildiği takdirde, milletimiz bu badirelerden kurtulacaktır. Ehl-i Beyt yolu, dün olduğu gibi bugün de milletimizin yeniden dirilişine, kurtuluşuna vesile olacaktır.
Ehl-i Beyt mensupları yaşadıkları her dönemde ve zeminde sürekli barışı, Hak ve hakikati kendilerine rehber edinen, dünyayı ahiret için yaşayan kimseler olup, sürekli Müslümanların ortak paydası olmuş, kıyamete kadar da birliğin ve Hakkın adresi olmaya devam edecektir.
Ayrılıklardan dem vurulduğu, mezhepsel çatışmaların körüklendiği, tehlikeli bir dönemden geçerken, Prof. Dr. Haydar Baş çözümün adresi olmuştur. Müslümanların kabullenebileceği ortak bir çatı, ortak bir payda olan Ehl-i Beyt kavramını ortaya atmıştır. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş bu fikrini sadece sözde bırakmamış hayatına da geçirmiştir. Ehl-i Beyt Külliyatı ve Ehl-i Beyt sempozyumları bunun açık delilidir.
Ehl-i Beyt külliyatı ve yapılan her sempozyumda Müslümanların ortak paydası olan Ehl-i Beyt tanınmakta, Onların fikir yapısı anlaşılmakta, sosyal hayata bakışları ve hayatı yorumlamaları meydana çıktıkça da her çağın ve toplumun Ehl-i Beyt'e muhtaçlığı daha da anlaşılmaktadır.
Ehl-i Beyt kavramı gerek Sünni gerek Şia kaynaklarında mevcut olmasına rağmen maalesef bu güne kadar bakan olmuş ama gören az olmuştur.
Meşhur hadiste Peygamberimizin eşi Ayşe şöyle nakleder:
"Bir gün Peygamber sırtında yünlü bir aba ile evden çıktı. Onu gören Hasan bin Ali yanına geldi, Peygamber ona abasının altına girmesini söyledi. Sonra Hüseyin geldi. Peygamber onu da abasının altına aldı. Sonra Fatıma geldi, peygamber onu da abasının altına aldı. Daha sonra da Ali geldi, peygamber onu da abasının altına aldı. Sonra peygamber, "Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor" (Ahzab, 33) mealindeki ayeti okudu."
(Sahih-i Müslim, c.4, s.1883, hadis.2424 (Kitab-ı Fezâili'l-Sahabe, bab-ı fezâil-i Ehl-i Beyt, 44500)
"De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum." (Şura, 23) Ayetiyle Ehl-i Beyt'in kıyamete kadar sevilmesinin gereği işaret edilmişti.
"Benim Ehl-i Beyt'imin sizin içinizdeki misali, Hz. Nuh'un kavmi içerisindeki Hz. Nuh'un gemisi gibidir. Kim gemiye binerse necat bulur, kim binmezse helak olur." (Suyuti, Tefsir-i Hulafa, s.573; Taberani, Mu'cem'ül Kebir, s. 78) Hadisi şerifiyle Ehl-i Beyt'in yoluna kıyamete kadar tabi olmanın gereği işaret edilmesine rağmen bu gerçekler farklı sebeplerden dolayı yeterince anlaşılamamıştı.
"Allah'ın velisi kendi zamanın Nuh'u dur. O'nun yardımı, Allah'ın kullarını tufandan kurtaran gemidir."sözünü dile getiren Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli'nin dediği gibi çağın Nuh'u hükmünde olan Ehl-i Beyt imamları, velileri yeterince tanınamamıştı.
Hacıbektaş'ta düzenlenen 4. Ehl-i Beyt sempozyumunda gördük ki o dönemin Ehl-i Beyt yolunun temsilcilerinden olan Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli; yaşadığı dönemde Horasandan gelip, Anadolu topraklarında meydana gelen ayrılıkların, kavgaların, zulüm ve işkencelerin sona ermesi için çözüm olmuş; toplumun Ehl-i Beyt paydasında birlik ve beraberliğini sağlamıştır.
Bugün dünden farklı şeyler yaşanmıyor. Yine ayrılıklar, yine kavgalar, yine zulüm ve haksızlıklar hüküm sürüyor. Anadolu yine haçlı batının sinsi tezgâhlarıyla, kirli oyunlarıyla karşı karşıyadır. Ayrılık ve haksızlıkların önüne geçmek üzere dün Hünkâr'ın ortaya koyduğu misyonu bugün Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koymaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın açtığı çığırdan gidildiği takdirde, milletimiz bu badirelerden kurtulacaktır. Ehl-i Beyt yolu, dün olduğu gibi bugün de milletimizin yeniden dirilişine, kurtuluşuna vesile olacaktır.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’tan gençlere mesaj / 29.03.2024
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024