Bizim inanç anlayışımız
Biz kimsenin dinine ve inancına dokunmak istemeyiz. Herkesin inancına saygılıyız. Ama bu şekildeki aldatmacalara tevessül edenlere karşı da dikkatli olmamız gerekir. Çünkü bize karşı olanların tutum ve taktiklerinde her türlü davranış onlar için uygun sayılmaktadır. Onun için bazı gazete yazılarına, TV programlarındaki konuşmalara ve aramızdaki bazı çarpık fikirlere dikkatle yaklaşmak ve hepsini bir mantık süzgecinden geçirmemiz gerekmektedir!
Tüm bunlara sebep olan durum ise Hıristiyanlığın son tarihlerde inançta ve esasta büyük kayıplar vermesinden husule gelmektedir. Aslında Hıristiyanlık tüm gösterişli gücüne ve azametine rağmen gittikçe sayıca azalmaktadır. O nedenle bu telaş vardır. Onun için şimdi gözleri Müslümanların üzerine çevrilmiştir.
Diğer taraftan kadınlar ve analık hususunda da Hıristiyanların büyük çapta güçlükleri mevcuttur. Hıristiyan dünyasında kadınlar büyük çapta doğurganlıktan uzak durmaktadır. Çocuk doğurmak onlar için büyük yük ve külfet olmaktadır. Kendi vücut çizgilerinin bozulması ve hamilelik esnasındaki güzelliklerinin azalma korkusu, onları çocuk yapmaktan uzak tutmaktadır. Onun için Avrupa'da birçok devletin nüfusunun azaldığını görmekteyiz. Şimdi ise bu Hıristiyanlar kaybettikleri bu nüfusun yerine, yeni Hıristiyan yapacakları kimselerden ve özellikle Müslüman dünyasından sağlamaya çalışmaktadırlar!
Bu fikirler çocuklarımız ve gençlerimiz için büyük bir tuzak oluşturmaktadır. Onun için çok dikkatli olmamız gerekir!
İlginç bir cenaze töreni oldu
Yapılan törene daha önceki başlıkta değinmiştim. Ama şimdi bu konuya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Mesela törende, farklı din temsilcilerinin bulunmaları ayin esnasında Papa'nın ruhuna dua etmeleri söz konusu oldu mu?
Bu dualar eğer yapıldıysa, tabii ki kendi inançlarına uygun yapılmış olması gerekmez mi idi! Yoksa bu temsilciler sadece kenarda duran bir zevatı mı temsil ettiler!
Cenaze töreninde sadece görevli Kardinal konuşmuştu. O da tabii ki Hıristiyan adetlerine uygun olarak duaları okudu. Bu durum Hıristiyanlar için uygun ama Müslümanlar için ne manaya geldi?
Onları dinlemekten başka bir durumda olmadıklarını düşünüyorum. Çünkü bildiğim kadarıyla, sırayla kürsüye her dinin temsilcisi getirilmedi ve ona ayrı bir şekilde dua ettirilmedi. Onun için demek ki tüm diğer dinlere mensup devlet ve din adamları bu durumu bir nevi duasız geçirdiler. En azından alenen öyle görülmektedir. Demek ki sadece orada bir nevi saygı duruşu vardı. Öte taraftan din adamlarına saygı duruşundan ziyade manevi değeri olan dualar gerekmektedir. Bu durum ise kısmen de olsa eksik kaldı. Hem başka türlü de olamazdı.
Diğer taraftan bu cenaze törenine "siyaset" kısmen de olsa karışmıştı. Mesela PKK'lılar kendi bayraklarını ve sloganlarını törene sokmuşlardı.
Diğer taraftan bazı kimseler "barış barış istiyoruz" siyasi sloganlarını da atabilmişlerdi.
Polonyalılar ise Papa için azizlik payesi verilsin diye tempo bile tutturmuşlar. Tabii ki bu ve bunlara benzer olaylar için ayrıca izin alınması gerekmiyordu. Çünkü siyasetçiler genellikle kural dışı hareket de edebilmektedir!
Bunun da ötesinde acaba bu cenaze töreni dinler arası bir nevi uzlaşma sinyallerini verebildi mi?
Halihazırda genellikle Türkiye'deki kiliselere pek dokunulmamaktadır. Hatta bazı belediyelerde Aziz Nikola Büstleri bile yapılmaktadır. Son devrelerde kilise bodrum katlarının sayısı ise binleri çok geçmiş durumdadır.
Biz kimsenin dinine ve inancına dokunmak istemeyiz. Herkesin inancına saygılıyız. Ama bu şekildeki aldatmacalara tevessül edenlere karşı da dikkatli olmamız gerekir. Çünkü bize karşı olanların tutum ve taktiklerinde her türlü davranış onlar için uygun sayılmaktadır. Onun için bazı gazete yazılarına, TV programlarındaki konuşmalara ve aramızdaki bazı çarpık fikirlere dikkatle yaklaşmak ve hepsini bir mantık süzgecinden geçirmemiz gerekmektedir!
Tüm bunlara sebep olan durum ise Hıristiyanlığın son tarihlerde inançta ve esasta büyük kayıplar vermesinden husule gelmektedir. Aslında Hıristiyanlık tüm gösterişli gücüne ve azametine rağmen gittikçe sayıca azalmaktadır. O nedenle bu telaş vardır. Onun için şimdi gözleri Müslümanların üzerine çevrilmiştir.
Diğer taraftan kadınlar ve analık hususunda da Hıristiyanların büyük çapta güçlükleri mevcuttur. Hıristiyan dünyasında kadınlar büyük çapta doğurganlıktan uzak durmaktadır. Çocuk doğurmak onlar için büyük yük ve külfet olmaktadır. Kendi vücut çizgilerinin bozulması ve hamilelik esnasındaki güzelliklerinin azalma korkusu, onları çocuk yapmaktan uzak tutmaktadır. Onun için Avrupa'da birçok devletin nüfusunun azaldığını görmekteyiz. Şimdi ise bu Hıristiyanlar kaybettikleri bu nüfusun yerine, yeni Hıristiyan yapacakları kimselerden ve özellikle Müslüman dünyasından sağlamaya çalışmaktadırlar!
Bu fikirler çocuklarımız ve gençlerimiz için büyük bir tuzak oluşturmaktadır. Onun için çok dikkatli olmamız gerekir!
İlginç bir cenaze töreni oldu
Yapılan törene daha önceki başlıkta değinmiştim. Ama şimdi bu konuya başka bir açıdan bakmak istiyorum. Mesela törende, farklı din temsilcilerinin bulunmaları ayin esnasında Papa'nın ruhuna dua etmeleri söz konusu oldu mu?
Bu dualar eğer yapıldıysa, tabii ki kendi inançlarına uygun yapılmış olması gerekmez mi idi! Yoksa bu temsilciler sadece kenarda duran bir zevatı mı temsil ettiler!
Cenaze töreninde sadece görevli Kardinal konuşmuştu. O da tabii ki Hıristiyan adetlerine uygun olarak duaları okudu. Bu durum Hıristiyanlar için uygun ama Müslümanlar için ne manaya geldi?
Onları dinlemekten başka bir durumda olmadıklarını düşünüyorum. Çünkü bildiğim kadarıyla, sırayla kürsüye her dinin temsilcisi getirilmedi ve ona ayrı bir şekilde dua ettirilmedi. Onun için demek ki tüm diğer dinlere mensup devlet ve din adamları bu durumu bir nevi duasız geçirdiler. En azından alenen öyle görülmektedir. Demek ki sadece orada bir nevi saygı duruşu vardı. Öte taraftan din adamlarına saygı duruşundan ziyade manevi değeri olan dualar gerekmektedir. Bu durum ise kısmen de olsa eksik kaldı. Hem başka türlü de olamazdı.
Diğer taraftan bu cenaze törenine "siyaset" kısmen de olsa karışmıştı. Mesela PKK'lılar kendi bayraklarını ve sloganlarını törene sokmuşlardı.
Diğer taraftan bazı kimseler "barış barış istiyoruz" siyasi sloganlarını da atabilmişlerdi.
Polonyalılar ise Papa için azizlik payesi verilsin diye tempo bile tutturmuşlar. Tabii ki bu ve bunlara benzer olaylar için ayrıca izin alınması gerekmiyordu. Çünkü siyasetçiler genellikle kural dışı hareket de edebilmektedir!
Bunun da ötesinde acaba bu cenaze töreni dinler arası bir nevi uzlaşma sinyallerini verebildi mi?
Halihazırda genellikle Türkiye'deki kiliselere pek dokunulmamaktadır. Hatta bazı belediyelerde Aziz Nikola Büstleri bile yapılmaktadır. Son devrelerde kilise bodrum katlarının sayısı ise binleri çok geçmiş durumdadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006