Dünyanın “koronavirüs”le imtihanı

150'den fazla ülkeye yayılan, dünya genelinde 170 bin insana bulaşan ve 6500'den fazla insanın yaşamını kaybetmesine sebep olan koronavirüs, yani Covid-19 hala belirsizliğini korumaya devam ediyor.

İlacı bulunamadı, üretildi mi yoksa doğal olarak mı çıktı hala bilinmiyor. Belirsiz olması, hızla yayılması tüm dünyada büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

Çin'de vaka sayısı yok denecek kadar aza indi. İlaç bulunamamasına rağmen Çin virüsü yenmeyi başardı. Çinli yetkililer Nisan'a kadar ilacın hazır olabileceğini ifade ediyorlar.

Fakat özellikle Batılı ülkeler olmak üzere diğer ülkelerde virüs hızla yaygınlaşmaya devam ediyor, vaka ve ölüm sayısı her geçen gün artıyor.

Özellikle de İtalya'daki artışlar dikkat çekiyor. Daha önce bir günde 250 ölüm yaşanan İtalya'da, önceki gün de 24 saat içinde 368 kişi hayatını kaybetti. Ülkede toplam ölüm sayısı 1809'a yükseldi. Görünen o ki ölü sayısı çok yakın bir zamanda Çin'i geçecek.

En fazla ölümün yaşandığı üçüncü ülke ise komşumuz İran… İran Sağlık Bakanlığı Halkla İlişkiler Sorumlusu Kiyanuş Cihanpur, son 24 saatte koronavirüs sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısının 129 kişi daha artarak 853'e, vaka sayısının ise 1053 artarak 14 bin 991'e yükseldiğini açıkladı.

Günlük vaka sayısının 15-20'lere kadar düştüğü Çin'de toplam ölü sayısı 3 bin 213 kişi…

Çin 67 bin 749 vatandaşını tedavi ederek iyileştirdi. 

Çin'de koronavirüsün ilk görüldüğü Wuhan şehri her geçen gün toparlanıyor. Çok sayıda hasta taburcu edildiği için 14 geçici hastanenin tamamı kapatıldı.

Bu büyük bir tecrübe, diğer ülkelerin bu tecrübeden mutlaka istifade etmesi lazım…

Peki, Çin bu mücadeleyi nasıl kazandı? 

Yapılan açıklamalardan yola çıkarak madde madde ifade etmeye çalışalım:

* Wuhan'da 14 geçici hastane kuruldu. Kamu tesislerinden dönüştürülen bu hastaneler, hafif semptomları olan hastalar için zamanında tedavi sağladı ve 12 binden fazla hasta bu hastanelerde tedavi gördü.

* Uygulanan hızlı karantina ile virüsün ülke geneline yayılması engellendi.

* Ulusal tıbbi kaynakların hızlı şekilde harekete geçirilmesi salgının kontrol altına alınmasında anahtar rol oynadı.

* Wuhan'ın içinde bulunduğu Hubei eyaletindeki mücadeleye yardımcı olmak için ülkenin dört bir yanından toplam 42 bin tıbbi personel eyalete gönderildi.

* Ayrıca vantilatörler ve ECMO'lar (yapay akciğerler) dâhil yaklaşık 65 bin adet tıbbi ekipman da 3 Mart'a kadar Hubei'ye gönderildi.

* Solunum desteği ile plazma tedavisi gibi tedavi planları test edildi ve uygulandı.

* Geleneksel Çin Tıbbı birçok hastanın semptomlarını hafifletmeye ve tedavi süresini kısaltmaya yardımcı oldu.

* Çin-Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Covid-19 ortak misyonunun ekip lideri Dr. Bruce Aylward, başka yerlerde Çin'in salgınla mücadeledeki başarısını tekrarlamanın "hız, para, hayal gücü ve siyasi cesaret" gerektireceğini belirtti.

Kısaca Çin virüsü, güçlü bir devlet, güçlü bir ekonomi ve hızlı bir sağlık sistemiyle yenebildi. Virüsle mücadeleyi vatandaşlarının inisiyatifine bırakmadı.

Çin'in bu anlayışla yendiği virüs konusunda Batı sınıfta kaldı. Virüs, sadece İtalya'da değil, ABD, İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya gibi ülkelerde hızla yayılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) açıklamasına göre virüsün yeni merkezi Avrupa oldu. Batılı ülkeler Çin gibi bir mücadeleyi şimdilik ortaya koyamadılar.

Çin'in virüsle mücadelesi ortadayken, Batılı kuruluşlar her gün daha karamsar bir tablodan bahsediyorlar. 

Meşhur İngiliz gazetesi The Gurdian'ın önceki günkü haberi oldukça dikkat çekici… 

İngiltere'de Sağlık Bakanlığı'na bağlı İngiliz Kamu Sağlığı Birimi'nin (PHE) hazırladığı belgeyi gündeme taşıyan gazete oldukça korkutucu iddiaları paylaştı. Habere göre:

* İngiliz halkının 5'te 4'üne virüs bulaşması bekleniyor.

* Salgın 2021 bahar aylarına kadar sürebilir.

* 7,9 milyon kişi (nüfusun yüzde 15'i) hastaneye yatırılabilir.

* Halkın yüzde 80'ine koronavirüs bulaşması halinde ölü sayısı 500 binin üzerine çıkabilir.

 Türkiye'de ise şu ana kadar rastlanan vaka sayısı 18 olarak açıklandı. 

Ama görünen o ki artmaya devam ediyor.

Birçok vatandaşımız da test yaptıramadığı için hasta olup olmadığını bilmiyor.

Çin'in virüsle mücadelesine ve de Batılı ülkelerde yaşanan hadiselere bakılırsa, virüsle sadece ellerimizi yıkayarak, maske takarak korunamayacağımız kesin…

Güçlü bir devlet, güçlü bir sağlık politikası, güçlü bir ekonomi gerekiyor.

Çin, 5 Mart 2013 tarihinde yani Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rusya'daki 6 saatlik tarihi Milli Ekonomi Modeli sunumundan bir hafta sonra Milli Ekonomi Modeli'ni uygulama kararı almış ve "rehber prensipler" olarak ekonomisinin merkezine almıştı.

İhracat odaklı ekonomiden tüketim odaklı ekonomiye geçen Çin, ekonomisini sağlam bir zemine oturtmuştu. Bugün kazandığı bu güçlü ekonominin meyvelerini topluyor.

Batılı ülkeler, kar ve menfaate dayalı kapitalist bir ekonomi anlayışıyla böyle devlet gücü gerektiren bir virüse karşı mücadelede hala toparlanamıyorlar.

Türkiye olarak hala bu kapitalist anlayışa devam diyoruz. Bu sebeple gelirimiz giderimize yetmiyor, borç batağındayız, bütçe açıkları veriyoruz. 

Yani ekonomimiz maalesef bu virüsle mücadeleye hazır değil…

Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'yle yıllar öncesinden böyle tehlikelere hazırlıklı olabilirdik. Ama görmedik, görmezden geldik.

Şimdi oturup dua edeceğiz, bir an önce bu virüs belasından kurtulalım diye…