Ankara'nın Avrupa Birliği üyeliğinin Kıbrıs'taki yeşil hatta dayandığını söyleyen Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis, bu hattın hangi gerekçelerle ve kimler tarafından oraya konuşlandırıldığını açıklamıyor.
Açıklayamaz da.
Kıbrıs'ta şiddete taviz veren Yunan yönetimi, Rumlar'ı bu bölgede frenlemek yerine uluslararası camianın gözlerini boyayarak katliamlara es geçti. Devamında ise Türkiye'nin müdahalesiyle karşılaştı.
Bölgeye İngilizler eliyle duvar ören Rum-Yunan ikilisi oldu.
" 1989'da Berlin Duvarı bile yıkıldı'' diyerek demokratik açılım yaptıklarını söyleyen bazı Annancıların, KKTC-GKRY sınırındaki Yeşil Hattı Türkiye'nin duvarıymış gibi lanse etmeleri çok garip.
"Duvarları Kaldırmak'' gibi bir sevdayı kendilerine ülkü edinenlerin başka coğrafyalardaki duvarlara duyarsız kalmaları ayrı bir çelişki.
Mesela İsrail Duvarı.
İsrail yönetimi, "Filistinli Çocuklar''dan gelecek taşlı sopalı saldırılara karşı uzun bir güvenlik duvarı örüyor.
Bu duvar şuan için Lahey'e götürülüyor. Yani mahkemelik.
İsrailliler bile bu duvarın anlamsızlığı üzerinde durarak bölgede şiddeti daha da artıracağı kanaatindeler.
İsrailli askeri pilotların " Bir daha sivil alanları bombalamayız''diyerek sivil hükümetle ipleri germesinden sonra Genel Kurmay Başkanı Korg. Yaalom da Şaron yönetimiyle psikolojik savaşa tutuştu.
Güvenlik duvarı bardağı taşıran son damla oldu.
Berlin Duvarı'ndan Kıbrıs ve İsrail Duvarı'na...
Komünist blok SSCB'nin dağılmasıyla çöktü. Doğal olarak Berlin Duvarı da tehdit olmaktan çıktı.
Kıbrıs Sorunu Rum ve Yunan ikilisinin tüm ayak oyunlarına rağmen çözüm sürecine oturtulmaya çalışılıyor.
Çözümü mütakiben Kıbrıs'taki Psikolojik Duvar elbette yıkılacak.
Tüm bu tartışmalar yaşanırken, Ada'daki mevcut duvarın Türk değil, Rum Duvarı olduğunun iyi idrak edilmesi gerekiyor. Hafızası zayıf olanların tarihi gerçekleri yeniden görmesi devreye giriyor.
İsrail'deki Güvenlik Duvarı'nın, kurucusu Şaron tarafından yıkılması talep ediliyor.
Örülen duvarlar örenlerce yıkılır duruma geldi. Uluslararası konjonktür ve gelişen siyasal trend bunu gerekli kılıyor.
Türk tarafının Kıbrıs Adası'ndaki duvarla bir alakası olmadığı gibi
Filistinliler'in de Güvenlik Duvarı ile alakası olamaz.
Duvarı tartışan taraf olmamak gerek. Mevcut sorunları tartışırken karşı tarafın size sorun olarak dayatmaya çalıştığı bazı atraksiyonları görmezden gelmeniz icabediyor.
Kendi duvarlarını; bırakalım Papadopulos ve Şaron düşünsün.
Aksi halde duvara toslamak var.
Hele hele bu hassas müzakare sürecinde...
New York'taki müzakere sürecinde taraflar kalıcı barış adına kafa yorarlarken bazı yazarçizer takımının taraflara anlamsız iddialarla yüklenmeleri ihanettir.
Sizler masaya oturtuğunuz kendi temsilcilerinize dahi tahammül edemiyorken "Duvarlar Kalksın'' gibi sloganlara sarılırsanız inandırıcılığınız kalmaz.
Önce kendi koyduğunuz duvarları kaldırmalısınız.
Gerisi boş laf.
Açıklayamaz da.
Kıbrıs'ta şiddete taviz veren Yunan yönetimi, Rumlar'ı bu bölgede frenlemek yerine uluslararası camianın gözlerini boyayarak katliamlara es geçti. Devamında ise Türkiye'nin müdahalesiyle karşılaştı.
Bölgeye İngilizler eliyle duvar ören Rum-Yunan ikilisi oldu.
" 1989'da Berlin Duvarı bile yıkıldı'' diyerek demokratik açılım yaptıklarını söyleyen bazı Annancıların, KKTC-GKRY sınırındaki Yeşil Hattı Türkiye'nin duvarıymış gibi lanse etmeleri çok garip.
"Duvarları Kaldırmak'' gibi bir sevdayı kendilerine ülkü edinenlerin başka coğrafyalardaki duvarlara duyarsız kalmaları ayrı bir çelişki.
Mesela İsrail Duvarı.
İsrail yönetimi, "Filistinli Çocuklar''dan gelecek taşlı sopalı saldırılara karşı uzun bir güvenlik duvarı örüyor.
Bu duvar şuan için Lahey'e götürülüyor. Yani mahkemelik.
İsrailliler bile bu duvarın anlamsızlığı üzerinde durarak bölgede şiddeti daha da artıracağı kanaatindeler.
İsrailli askeri pilotların " Bir daha sivil alanları bombalamayız''diyerek sivil hükümetle ipleri germesinden sonra Genel Kurmay Başkanı Korg. Yaalom da Şaron yönetimiyle psikolojik savaşa tutuştu.
Güvenlik duvarı bardağı taşıran son damla oldu.
Berlin Duvarı'ndan Kıbrıs ve İsrail Duvarı'na...
Komünist blok SSCB'nin dağılmasıyla çöktü. Doğal olarak Berlin Duvarı da tehdit olmaktan çıktı.
Kıbrıs Sorunu Rum ve Yunan ikilisinin tüm ayak oyunlarına rağmen çözüm sürecine oturtulmaya çalışılıyor.
Çözümü mütakiben Kıbrıs'taki Psikolojik Duvar elbette yıkılacak.
Tüm bu tartışmalar yaşanırken, Ada'daki mevcut duvarın Türk değil, Rum Duvarı olduğunun iyi idrak edilmesi gerekiyor. Hafızası zayıf olanların tarihi gerçekleri yeniden görmesi devreye giriyor.
İsrail'deki Güvenlik Duvarı'nın, kurucusu Şaron tarafından yıkılması talep ediliyor.
Örülen duvarlar örenlerce yıkılır duruma geldi. Uluslararası konjonktür ve gelişen siyasal trend bunu gerekli kılıyor.
Türk tarafının Kıbrıs Adası'ndaki duvarla bir alakası olmadığı gibi
Filistinliler'in de Güvenlik Duvarı ile alakası olamaz.
Duvarı tartışan taraf olmamak gerek. Mevcut sorunları tartışırken karşı tarafın size sorun olarak dayatmaya çalıştığı bazı atraksiyonları görmezden gelmeniz icabediyor.
Kendi duvarlarını; bırakalım Papadopulos ve Şaron düşünsün.
Aksi halde duvara toslamak var.
Hele hele bu hassas müzakare sürecinde...
New York'taki müzakere sürecinde taraflar kalıcı barış adına kafa yorarlarken bazı yazarçizer takımının taraflara anlamsız iddialarla yüklenmeleri ihanettir.
Sizler masaya oturtuğunuz kendi temsilcilerinize dahi tahammül edemiyorken "Duvarlar Kalksın'' gibi sloganlara sarılırsanız inandırıcılığınız kalmaz.
Önce kendi koyduğunuz duvarları kaldırmalısınız.
Gerisi boş laf.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005