logo
19 MART 2024

Duyarlı olabilmek

20.04.2013 00:00:00
“Cephe gerisinde” idim Kayseri programında.
İyi de oldu.
Çok güzel ikili ve çoklu sohbet imkânı buldum.
Sorulara muhatap oldum, cevap vermeye çalıştım.
Soranların mutluluğunu yüzlerinde görünce, maksat hâsıl oldu diye ben de mutlu oldum.
Bir olaydan çok etkilendim.
Bir hanım abla, kolundan tutup yanıma getirdiği genci, “hocam bu benim yeğenimdir” diye bana tanıttı ve adeta feryat edercesine ekledi: “Diyalogcular kafasını karıştırıyor, ne olur biraz nasihat et de bu beladan kurtulsun.”
Bir Anadolu anasının bu duyarlılığı karşısında hem duygulandım, hem utandım, hem de içlendim.
Aynı duyarlılığa sahip kaç insan var, ben de dâhil diye düşünüp duygulandım ve utandım.
Üstlenilen “Dinlerarası Diyalog için papalık konseyi misyonunun parçası olma” çalışmalarının “hizmet” bataklığına saplanmıştı delikanlım.
Sohbet ettik.
Olayın ne olduğunu delilleriyle ortaya koydum.
Bizim bugün seslendirdiğimizi, endişeyle takip ettiğimizi, büyük bir fitne ve fesat olarak gördüğümüzü, 1996 yılının son çeyreğine kadar “hizmet” ehlinin de seslendirdiğini, endişeyle takıp ettiğini, büyük bir fitne ve fesat gördüğünü belgeleriyle ortaya koydum.
Diyalogcu güruhun yayın organı Zaman Gazetesi 1996’nın son çeyreğine kadar, misyonerliğe şiddetle karşıdır. Papa’ya ve Papalığa şiddetle karşıdır. Patriği ve patrikhaneyi yegâne fitne ve fesat merkezi olarak görür. Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın bâtıl, İslam’ın tek ve hak din olduğunu her fırsatta dile getirir.
Taa ki, 1996’nın son çeyreğine kadar.
İşte tam da o tarihten sonra bir değişim süreci yaşanmaya başlandı. Papa “gizli Müslüman” papalık da İslam’ın “gizliden” yaşandığı merkezdi(!) artık. Patrik “diyalog faaliyetlerinden” bol ürün bekleyen bir “müstahsildir.”
İlk mahsulünü de “ekümenik” ürünün olarak toplama başladı.
Yahudilik ve Hıristiyanlık necat ehli olmak için yeterlidir, ille de Müslüman olmak gerekmezdi.
1996’nın son çeyreğine kadar Zaman gazetesini toplantılarına almayanlar ne olduysa oldu, artık “Zaman’a özel röportajlar vermeye başlar oldu.
(Bütün bunların belgeleri “Şartlara Uydurulmuş Misyonerlik; DİNLERARASI DİYALOG” adlı kitabımda var.)
Bütün bu gerçekleri görünce şaşkınlığını gizleyemeyen genç adam son olarak şunu söyledi:
“İyi de hocam ben onların arasında bulundum, yemeklerini yedim, ikram ve hediyelerini aldım.”
O an aklıma geldi, şunu söyledim:     
“Senin bu mantığına göre, Hazret-i Musa, sarayında büyüdüğü için Firavun’a karşı çıkmamalıydı.
Çünkü O, yani Musa (aleyhisselam), hem de henüz bebekken saraya girmiş, Firavun’un yemeğini yemiş, bütün ihtiyaçlarını oradan temin edip ileri yaşlara ulaşmış ve vahye muhatap olup nebi olmuştu.
Burada ölçümüz Hak ve bâtıl ayracı olmalı.”
Ona da ilginç geldi bu misalim.
Aslında verdiğimi yukarıdaki misalin cümlesini ben değil o tamamladı.
Ne demek istediğimi çok iyi anladı, kitabımı hediye ettim, yüzünde çok farklı bir tebessüm oluştu, vedalaşıp ayrıldık.
Ayrılırken o hanım ablanın; “bir diğer yeğenim de böyle idi ama hamd olsun şimdi canla başla Haydar Hocam için çalışıyor” sözünü de not edeyim.
Bu sohbet esnasında pratikleriyle bana yardımcı olan iki doktor kardeşime de teşekkür edeyim.
Dr. Abbas’a ve Dr. Oğuz’a.
Bazen “cephe gerisi” hizmetleri de çok faydalıdır.

Akil adamlar ve Oduncu Seyit
Adı sanı Oduncu Seyit ama biz onu daha çok SEYİT ONBAŞI olarak biliyoruz. Çanakkale savaşlarında bataryası düşman top isabeti yüzünden çalışmayınca 275 kg mermiyi sırtında namluya sürüp ateşlemesi neticesinde İngilizlerin Ocean zırhlısını dümeninden vurması; bunun sonucu olarak Nusret'in döşediği mayınlara çarparak zırhlının batmasına sebep olmuş sessiz savaş kahramanı. Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarına katılmış 10 yıllık savaşlar sonrasında memleketi Balıkesir Havran'da sakin bir hayat sürüp odunculuk yapmıştır.
Askerlik hayatı ve karakteri, "İngiliz askerini görünce tabana kuvvet kaçacaklardır" gibi ukalaca demeçler vermiş İngiliz generaline bir ders niteliğindedir.
Ve savaş biter 1918 yılında köyüne döner. Çok fakirlik çeker ormandan odun kesip bu odunları satarak hayatını sürdürmeye çalışır.
M. Kemal Atatürk, Edremit'ten geçerken onu görmek ister, yetkililer Seyit Onbaşı’ya hemen kaymakamın yedek takım elbisesini giydirip Ata'nın huzuruna çıkarır.
Atatürk'ün, “seni iyi gördüm Seyit bakıyorum durumun iyi” demesi üzerine Seyit Onbaşı aslında durumunun iyi olmadığını ve elbisenin kaymakamın olduğunu söyler. Bunun üzerine Atatürk gazilere maaş bağlanmasını ilk kez burada emreder.
Fakat Seyit Onbaşı bu maaşı kabul etmez, “ben bunu maaş için değil vatan için yaptım” der.
Ama yine de İş Bankası’nda bir hesap açılır ve maaşı oraya yatırılır. Soyadı kanunuyla ÇABUK soyadını alan Seyit Onbaşı M. Kemal'den bir sene sonra 1939’da vefat eder.
Ve öldüğünde bakarlar ki İş Bankası’ndaki hesabına yatan maaşından tek kuruş çekmemiştir...
Görüldüğü gibi kahraman diye düşmanla savaşana ve vatan kurtarana deniyor; düşmana teslim olana ve vatanı satana değil.
Allah, Seyit Onbaşı'dan ve bütün şehit ve gazilerimizden razı olsun.
Son bir not: Bir zamanların şeriatçıları ülkeni ne hale getirdiğini görmediğin için mutlusun.

 
Müslim Karabacak / diğer yazıları
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.