Bilir ve inanırım ki aynı dille yetişenler, aynı dille düşünürler; aynı dille düşünenler, aynı dilden konuşurlar ve aynı dilden konuşanlar anlaşırlar tabi..
Hatırlarsınız, bir kaç gün önce;
"Şükrederek, hamd ile iftiharla haykırırım ki: Allah bize, yani II. Kuvay-ı Milliyecilere 21. yy'ın Bilal-i Habeşîliğini nasip etti" demiştim..
Yine aynı gün, aynı yazımda; "Evet! Her gün, aynı yerden, aynı tavırla, aynı vakarla defalarca; 'Milli Ekonomi Modeli' dedik, diyoruz, diyeceğiz" demiş ve devamında;
"İnadına hep aynı yerde cem olacağız!
İnadına hep aynı minaresinden inleyeceğiz!
"İnadına Birlik" diyeceğiz!
"İnadına Dirlik" diyeceğiz!
"İnadına Millî Seferberlik" diyeceğiz!
Sağırlar duyacak.
Bakar körler görecek...
Önce bütün Türk Milleti, sonra dünya insanlığından nasibi olanlar Nûh'un Gemisi'ne binecek... Ya binecekler, ya da binecekler!" Demiştim...
Dedirtene şükürler osun.
Söyletene hamd olsun.
Sesimizi, ısrarla aynı yerden aynı ünlemelerimizi herkesin işittiğini biliyoruz ama artık duyanlar da var şükürler olsun.
Kadim Dostlarımdan, varlığıyla müftehîr olduğum ciddi kanaat önderi ömürdaşlarımdan Sevgili, Hürmetli Cemal ŞAFAK kandaşımdan gelen bir betiği, bir iletiyi; seslenişime mukabeleyi, onurla paylaşmak ve siz Gönüldaşlarıma arz etmek istiyorum.
Noktasına, virgülüne dokunmadan iletiyi kopyalayıp aynen yapıştırıyorum:
"Mustafa Aslan'a...
Ne demiş Bahtiyar Atamız:
"Gâh gemgin, gâh da ki, şâd olur ürek,
Ba'zen hislerime yâd olur ürek...
Köksümün altında od olur ürek,
Ona sırdaş olan yâr ister könlüm!"
Bizler seni üzen sıkıntıları biliyoruz Can Kardeşim.
İçinizdeki sırlara yar olmaya çalışan o kadar gönül var ki anlatamam.
Biz buralardan görüyoruz.
Göğsünüzün altında od olan yüreğinizi de, hislerinize yad olan yüreğinizi de...
Bak Kazak kardeşlerim ne diyor? "Avırdı nar köteredi... Ölümdü er köteredi." Yani ağırı en güçlü deve (nar), ölümü de çok güçlü olan yiğit kaldırabilir.
Siz hem en ağır dava yükünü hem de ne ölümleri göğüslediniz yıllardır. Düşüncelerinizin dalga dalga kabarıp bu topraklarda var olduğunu bilmenizi isteriz.
"Ayı gökten koparıp bir ipek dala asan" milletimizin, tarihimizin size çok ihtiyacı var.
Şu beyninize doğrulttuğunuz öfke kurşununa da söyleyin boşuna vınlayıp durmasın.
Tanrı Dağları haber bekleyip duruyor yüzyıllardır; "Mustafaların yüz bin mızrağı"nın haberini... Batır Mustafalara batırca selam!"
Demişler Hürmetli Cemal ŞAFAK Bey Kandaşımız...
Ziya Gökalp Ergenekon Destanı'nda;
"Ergenekon yurdun adı,
Börte çine kurdun adı,
Dört yüz sene durdun hadi
Çık ey yüz bin mızrağımız" der ya...
Kazakçada ve kadim Türkçe de batır; bahadır, savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse, batur demektir.
İltifatın ve iltifat ederken gösterilen nezaket ve nezahetin altında ezilmemek mümkün değil...
Ama lütfen hepinizden; her gün aynı yerden, aynı doğruları ısrarla söylememize, yakın-uzak herkesi Tevhid'e çağrımıza duyarak cevap Veren Cemal ŞAFAK Hoca'nın -acizâne- şahsımda bize gösterdikleri ilgi ve iltifatlara dikkatinizi rica ediyorum...
Sağ olasınız Cemal ŞAFAK Kandaşımız, var olasınız. Selâm olsun...
***
Bir başka güzel haberim daha var izninizle:
Hani yine bir-kaç gün önce; "Komşuluk bittiği için ayıp kavramı ve ayıbın yaptırımı yok oldu! Çok etkili olan ayıp kavramını yeniden devreye sokabilmek için komşuluk müessesesini hayata geçirmemiz lazım. Bu düşüncelerle herkesi, aynı apartmanda oturup tanışmadıkları bir komşunun kapısını çalmaya ve 'Tanışmak ve çayınızı içmeye geldik veya tanışmak için sizi çaya davet ediyoruz' demeye çağırıyorum. Bu insâni davranışı yapanlardan da haber vermelerini istirham ediyorum" diye seslenmiştim.
Şükürler olsun ve Allah razı olsun ki; biri İstanbul, biri de Gaziantep'ten olmak üzere iki Kardeşimiz tanışmadıkları kapı komşularının kapısını çalarak tanışmışlar.
Çok sevindim.
Tarifsiz mutlu oldum.
Seksen milyon nüfusun, şehirlerde kapı-komşu olmalarına rağmen tanışmayan en az yetmiş milyonluk yabancılardan oluşan kalabalığından iki kişinin, çağrımızı duyup hayata geçirmiş olmasının, hazzını da yaşıyorum ve sizinle paylaşmaktan da onur duyuyorum elhamdülillah...
Netice olarak; biz Bilâl-i Habeşice Tevhid'e çağrımıza devam edeceğiz.
İşitenler içinden duyanlar, bakanlar içinden görenler çıkacak, olacak, gelecek ve Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı; Asgari ücretin 5.000 TL, Vatandaşlık maaşının 1.000 TL, Ev-hanımı maaşının 1.500 TL., Çocuk Yardımının 250 TL olduğu müreffeh KÂİNAT TÜRK DEVLETİ'nde bereket ve huzuru yaşayacağız inşaallah...
Babam Rahmetli; "Oğlum! Aldığın selam verdiğin, işittiğin küfür ettiğindir" derdi.
Biz, ısrarla mukabele edilinceye kadar selam vermeye devam edeceğiz...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Hatırlarsınız, bir kaç gün önce;
"Şükrederek, hamd ile iftiharla haykırırım ki: Allah bize, yani II. Kuvay-ı Milliyecilere 21. yy'ın Bilal-i Habeşîliğini nasip etti" demiştim..
Yine aynı gün, aynı yazımda; "Evet! Her gün, aynı yerden, aynı tavırla, aynı vakarla defalarca; 'Milli Ekonomi Modeli' dedik, diyoruz, diyeceğiz" demiş ve devamında;
"İnadına hep aynı yerde cem olacağız!
İnadına hep aynı minaresinden inleyeceğiz!
"İnadına Birlik" diyeceğiz!
"İnadına Dirlik" diyeceğiz!
"İnadına Millî Seferberlik" diyeceğiz!
Sağırlar duyacak.
Bakar körler görecek...
Önce bütün Türk Milleti, sonra dünya insanlığından nasibi olanlar Nûh'un Gemisi'ne binecek... Ya binecekler, ya da binecekler!" Demiştim...
Dedirtene şükürler osun.
Söyletene hamd olsun.
Sesimizi, ısrarla aynı yerden aynı ünlemelerimizi herkesin işittiğini biliyoruz ama artık duyanlar da var şükürler olsun.
Kadim Dostlarımdan, varlığıyla müftehîr olduğum ciddi kanaat önderi ömürdaşlarımdan Sevgili, Hürmetli Cemal ŞAFAK kandaşımdan gelen bir betiği, bir iletiyi; seslenişime mukabeleyi, onurla paylaşmak ve siz Gönüldaşlarıma arz etmek istiyorum.
Noktasına, virgülüne dokunmadan iletiyi kopyalayıp aynen yapıştırıyorum:
"Mustafa Aslan'a...
Ne demiş Bahtiyar Atamız:
"Gâh gemgin, gâh da ki, şâd olur ürek,
Ba'zen hislerime yâd olur ürek...
Köksümün altında od olur ürek,
Ona sırdaş olan yâr ister könlüm!"
Bizler seni üzen sıkıntıları biliyoruz Can Kardeşim.
İçinizdeki sırlara yar olmaya çalışan o kadar gönül var ki anlatamam.
Biz buralardan görüyoruz.
Göğsünüzün altında od olan yüreğinizi de, hislerinize yad olan yüreğinizi de...
Bak Kazak kardeşlerim ne diyor? "Avırdı nar köteredi... Ölümdü er köteredi." Yani ağırı en güçlü deve (nar), ölümü de çok güçlü olan yiğit kaldırabilir.
Siz hem en ağır dava yükünü hem de ne ölümleri göğüslediniz yıllardır. Düşüncelerinizin dalga dalga kabarıp bu topraklarda var olduğunu bilmenizi isteriz.
"Ayı gökten koparıp bir ipek dala asan" milletimizin, tarihimizin size çok ihtiyacı var.
Şu beyninize doğrulttuğunuz öfke kurşununa da söyleyin boşuna vınlayıp durmasın.
Tanrı Dağları haber bekleyip duruyor yüzyıllardır; "Mustafaların yüz bin mızrağı"nın haberini... Batır Mustafalara batırca selam!"
Demişler Hürmetli Cemal ŞAFAK Bey Kandaşımız...
Ziya Gökalp Ergenekon Destanı'nda;
"Ergenekon yurdun adı,
Börte çine kurdun adı,
Dört yüz sene durdun hadi
Çık ey yüz bin mızrağımız" der ya...
Kazakçada ve kadim Türkçe de batır; bahadır, savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse, batur demektir.
İltifatın ve iltifat ederken gösterilen nezaket ve nezahetin altında ezilmemek mümkün değil...
Ama lütfen hepinizden; her gün aynı yerden, aynı doğruları ısrarla söylememize, yakın-uzak herkesi Tevhid'e çağrımıza duyarak cevap Veren Cemal ŞAFAK Hoca'nın -acizâne- şahsımda bize gösterdikleri ilgi ve iltifatlara dikkatinizi rica ediyorum...
Sağ olasınız Cemal ŞAFAK Kandaşımız, var olasınız. Selâm olsun...
***
Bir başka güzel haberim daha var izninizle:
Hani yine bir-kaç gün önce; "Komşuluk bittiği için ayıp kavramı ve ayıbın yaptırımı yok oldu! Çok etkili olan ayıp kavramını yeniden devreye sokabilmek için komşuluk müessesesini hayata geçirmemiz lazım. Bu düşüncelerle herkesi, aynı apartmanda oturup tanışmadıkları bir komşunun kapısını çalmaya ve 'Tanışmak ve çayınızı içmeye geldik veya tanışmak için sizi çaya davet ediyoruz' demeye çağırıyorum. Bu insâni davranışı yapanlardan da haber vermelerini istirham ediyorum" diye seslenmiştim.
Şükürler olsun ve Allah razı olsun ki; biri İstanbul, biri de Gaziantep'ten olmak üzere iki Kardeşimiz tanışmadıkları kapı komşularının kapısını çalarak tanışmışlar.
Çok sevindim.
Tarifsiz mutlu oldum.
Seksen milyon nüfusun, şehirlerde kapı-komşu olmalarına rağmen tanışmayan en az yetmiş milyonluk yabancılardan oluşan kalabalığından iki kişinin, çağrımızı duyup hayata geçirmiş olmasının, hazzını da yaşıyorum ve sizinle paylaşmaktan da onur duyuyorum elhamdülillah...
Netice olarak; biz Bilâl-i Habeşice Tevhid'e çağrımıza devam edeceğiz.
İşitenler içinden duyanlar, bakanlar içinden görenler çıkacak, olacak, gelecek ve Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı; Asgari ücretin 5.000 TL, Vatandaşlık maaşının 1.000 TL, Ev-hanımı maaşının 1.500 TL., Çocuk Yardımının 250 TL olduğu müreffeh KÂİNAT TÜRK DEVLETİ'nde bereket ve huzuru yaşayacağız inşaallah...
Babam Rahmetli; "Oğlum! Aldığın selam verdiğin, işittiğin küfür ettiğindir" derdi.
Biz, ısrarla mukabele edilinceye kadar selam vermeye devam edeceğiz...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017