Naksibendiyye yolunda nihayete kavuşmuş, hilafet almışlardır. Bizim yerimize geçmeye üçü de layıktırlar. Fakat benden sonra halifem bu mübarek çocuk olacaktır" buyurarak ellerini Ebu'l-Hayr Faruki'nin başına koydu. Beş yaşına girince, babası Ebu'l-Hayr'ın elinden tutup Ahmed-i Said-i Faruki'nin huzuruna götürdü ve ona biat ettirdi. Böylece küçük yaşta dedesine talebe olmakla şereflendi. Ahmed-i Said-i Faruki hazretleri bu olaydan kısa bir süre sonra 1860 senesinde vefat etti. Dedesinin vefatından sonra babası ayrılık acısına dayanamayıp, ailesi ile birlikte Mekke-i Mükerme'ye gitti. Ebu'l-Hayr dokuz yaşına geldiğinde Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. On bir yaşına geldiğinde nahv ilminden İbn-i Hacib'in Kafiye kitabını, on üç yaşında Hafız Abdullah Dariri'den sarf ilmine dair olan Şafiiyye kitabını okudu. Ebu'l-Hayr hazretleri Delail-i Hayrat'ın başına şu tavsiyeleri yazdı:
"Havanın ağarmaya başlamasından bir saat önce olan teheccüd, seher vaktinde uyanık olup, bir kaç rekat namaz kılmalıdır. Sonra bir müddet Allah-ü Teala'yı zikretmeli, havanın ağarmaya başladığı vakitte ise sabah namazını kılmalıdır. Bundan sonra İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat'ını, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Mesnevi'sini, İmam-ı Gazali hazretlerinin İhyau Ulumiddin'ini, Molla Cami'nin Nefehat'ını ve İmam-ı Birgivi'nin Tarikat-ı Muhammediye'sini mütaala etmelidir. Yemek yedikten sonra bir müddet kaylule yapmalıdır. Sonra bir miktar zikirle meşgul olmalı ve her gün en az altı sahife Kur'an-ı Kerim okumalıdır. Her talebe planlı ve programlı bir şekilde bu işleri zevkle yerine getirmelidir."
Ebu'l-Hayr, on beş yaşına gelince Resulullah Efendimizin kabr-i şerifini ve amcalarını ziyaret için Medine'ye gitti. Bu ziyareti sırasında amcasından hadis ilminde icazet, diploma aldı. Böylece ilim tahsilini tamamladıktan sonra 1888 senesinde Hindistan'a dönerek Delhi'deki Abdullah-ı Dehlevi dergahına yerleşti. Dergahın tamir işlerini tamamladıktan sonra bir kaç sene dergahtan dışarı çıkmadı. Sonra insanlara Allah-ü Tela'nın emir ve yasaklarını anlatmaya başladı.
"Havanın ağarmaya başlamasından bir saat önce olan teheccüd, seher vaktinde uyanık olup, bir kaç rekat namaz kılmalıdır. Sonra bir müddet Allah-ü Teala'yı zikretmeli, havanın ağarmaya başladığı vakitte ise sabah namazını kılmalıdır. Bundan sonra İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat'ını, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin Mesnevi'sini, İmam-ı Gazali hazretlerinin İhyau Ulumiddin'ini, Molla Cami'nin Nefehat'ını ve İmam-ı Birgivi'nin Tarikat-ı Muhammediye'sini mütaala etmelidir. Yemek yedikten sonra bir müddet kaylule yapmalıdır. Sonra bir miktar zikirle meşgul olmalı ve her gün en az altı sahife Kur'an-ı Kerim okumalıdır. Her talebe planlı ve programlı bir şekilde bu işleri zevkle yerine getirmelidir."
Ebu'l-Hayr, on beş yaşına gelince Resulullah Efendimizin kabr-i şerifini ve amcalarını ziyaret için Medine'ye gitti. Bu ziyareti sırasında amcasından hadis ilminde icazet, diploma aldı. Böylece ilim tahsilini tamamladıktan sonra 1888 senesinde Hindistan'a dönerek Delhi'deki Abdullah-ı Dehlevi dergahına yerleşti. Dergahın tamir işlerini tamamladıktan sonra bir kaç sene dergahtan dışarı çıkmadı. Sonra insanlara Allah-ü Tela'nın emir ve yasaklarını anlatmaya başladı.