Sivri dili yüzünden devamlı olarak sürülen şair Eşref Eşme'de kaymakamlık yapar. Eşme o zaman çok küçük. İlçe idare meclisi üyeleri ya çoban veya çiftçi. Esnaf yok, pazar yok. Şair, kimseyle konuşup yarenlik edememekten dolayı sıkılır. Bir gün idare meclisi üyelerinden birine rastlar, nereden geldiğini sorunca "Koyun gütmeden geliyorum" karşılığını alır. Bunun üzerine şu dörtlüğü kaleme alır: "Eşme dedikleri iki dükkan bir fırın,/ Peynir ekmek yemekten ne ağız kaldı ne burun!/ Kazara kaza olmuş Eşme Kazası,/Koyun gütmeden gelir Meclis idare azası!"
Tellaklar değişti
Meşrutiyet'in ilanından sonra meşhur şair ve hiciv üstadı Eşref İzmir'e dönmüştü. Bir sürü idamlar, sürgünler, haksız mahkumiyetler milleti dehşete düşürürken Eşref, Kordonboyunda birkaç arkadaşıyla oturmuş sohbet ediyordu. Bir ahbabı içini döktü: "Ne değişti sanki? Yıllarca Meşrutiyet diye bağırdık. Ancak, millet neredeyse eski devri arar oldu. Gayretimize yazık oldu, eski tas, eski hamam..." Eşref, pos bıyıklarını sıvazlarken gülmüş: "Doğru dedi, eski hamam eski taş, lakin içindeki tellaklar değişti."
Tatlı söğüş
Şair Eşref'e, Servetifünun şairlerinden Hüseyin Siret Özsever'in bazı şiirlerine yaptığı itirazları naklederler. Sivri dilli Eşref "Kıvılcımlı Kül" şairine nazımla cevap verir: "Cenab-ı mir-i Siret tatlı dilden bir söğüş ister!"
Edebiyatımızın Güleryüzü/ Mehmet Nuri YARDIM