Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun kapanışında konuşan Prof. Dr. Haydar Baş, "Bizim coğrafyamız üzerinde Ehl-i Beyt yolunu takip eden erenlerin emeği çok fazladır" dedi. "Anadolu coğrafyası Ehl-i Beyt eliyle İslamlaşmıştır" tespitini yapan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle konuştu: "Büyük Selçuklular dönemi ile Anadolu kapıları İslam ve Türk milletine açılmıştır. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminde Müslüman Türkler, bu coğrafyada yaşayan Keldani, Süryani, Rum, Ermeni hülasa var olan etnik grupların tamamına İslam'ı tebliğ etmiş, yaşayarak örnek olmuşlardır. Bu ikili hukuktan doğan yakınlıkla, diğer toplumlar, Türklerin son derece şefkatli, merhametli ve adaletli olduğunu; düşenin elinden tutup, yardıma muhtaç olanlara destek verdiğini; Türklerle birlikte can, mal, namus, din ve vicdan emniyetlerinin tam olarak yaşandığını gördüklerinde,b u örnek insanlara bakarak, önce Müslüman olmuş ve sonra da 'Türklük buysa, o zaman biz de Türk'üz' demişlerdir. Bu sebeple de bu coğrafya üzerinde asırlar boyu hakimiyetini İslam adaleti ile temin etmiş olan Türk milleti asakirullah yani, 'Allah'ın askerleri' unvanını almışlardır.
Anadolu'yu İslamlaştıran alperenlerBurada, irşad, ikaz ve tebliğ görevini yapan insanlar arasında alperenleri, Ehl-i Beyt yolundan giden zühd ve takva yolunu seçmiş, halk içinde Hak'la beraber olmuş, Ehl-i Beyt'in pınarından feyz alanları hatırlamak gerekir: Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Şah Abdülkadir Geylani, Ahmed el-Bedevi, Abdal Musa, Ebul Vefa, Hacı Bayram-ı Veli, Akşemseddin, Ahmed Yesevi, Şeyh Edebali, Ahi Evran, Gül Baba, Maraşlı Osman Baba, Muhyiddin Arabi, Şems-i Tebrizi, Necmeddin Razi, Kadı Burhadeddin, Eşrefoğlu Rumi, Aziz Mahmud Hüdai, Fahreddin Iraki, Sadrettin Konevi, Sadettin Fergani, Seyyid Burhaneddin Tirmizi, Dursun Fakih, Sultan Veled, Geyikli Baba, Abdal Murad, Duğlu Baba, Molla Fenari, Zembilli Ali Efendi, Somuncu Baba vs... Bu alperenler yukarıda saydığımız icraatları hayata geçirmişlerdir ve bu insanlar Ehl-i Beyt imamlarının yolundan giderek, İslam'ı Anadolu yaylasında yaşayan etnik kimliklerin gönlüne nakşetmişlerdir. Bundan olacak ki, önce İslam olunmuş, sonra da gönüllü olarak Türk kimliği kabul edilmiştir. Ehl-i Beyt erenleri ile İslamlaşan ve Türkleşen Anadolu için, 'Ehl-i Beyt yolunu takipçisi, birlik ve beraberliğimizin mayasıdır' dersek yanlış olmaz.
İmam Ali hepimizin ortak değeridirBugün parçalanma senaryolarına sebep olması için gündem edilen Alevi-Sünni ayrımını bitirecek olan Ehl-i Beyt sevgisidir. İmam Ali (a.s.) sevdasıdır. İmam Ali (a.s.) hepimizin ortak değeri ve paydasıdır. Bu öyle bir sevdadır ki, bir yandan seveni Hakka taşırken, bir yandan da dünya hayatını her bakımdan tanzim eder. Bütün bu anlayışlar Ehl-i Sünnet ulemasının tartışılmaz kanaatleri ve yaşantılarıdır. Ehl-i Beyt yoluna bağlılık ve hayranlık tarihin her döneminde Ehl-i Sünnet imamları tarafından hayata geçirilmiş, bu ölçüler daha sonra avamın hal ve hareketlerinin Ehl-i Beyt'in hayatı ve imamların yolu ile şekillenmesine vesile olmuştur. Yani, burada Şii- Sünni ayrılığı değil, bilakis Muhammed ümmetinin şuuru ile Müslümanların tevhidi ve birliği söz konusudur. Sürekli olarak, birlikte rahmet olduğu anlatılmış ve yaşanmış, ayrılıkta da azap olduğu bütün müminlerin gönlüne nakşedilmiştir. Ehl-i Beyt, ümmet-i Muhammed'in tevhidine, birlik ve beraberliğine esas olmuş, sevgi, aşk, rıza, tevhid yolu şeklinde ortaya gelmiştir."