Hiç şüphesiz Ehl-i Beyt imamlarını doğru bir şekilde tanımadan, onlara gerektiği gibi itaat edilmesi ve sahih bir şekilde onların yolundan gidilmesi mümkün olmaz. Zira onları tanımak itaatin ruhu ve özüdür. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor; "Her şeyin bir temeli vardır dinin temeli de marifettir. Marifeti olan bir kişinin şeytan karşısındaki rolü bin abitten daha etkilidir." (Nehcü’l-Fesahe, 290. hadis). Başka bir hadiste şöyle buyuruyor; "İlimsiz olarak amel edenin bozdukları ıslah ettiklerinden çok olur."(El-Mevaiz-ül Adediyye, s.133).
Çokları Ehl-i Beyt imamlarını sevdikleri halde onları iyi tanımadıklarından dolayı bazı zamanlar bir takım alanlarda din adına yanlış şeyleri yapmaktadırlar. Ehl-i Beyt imamlarının tarihi yaşamlarını öğrenmek kadar, onların hayatlarını ve yaşam şekillerini tahlil etmekte bir o kadar önemlidir. Hatta Ehl-i Beyt imamlarının hayatlarını tahlil etmek onları tarih açısından öğrenmekten daha önemlidir. Zira onlar İslam dininin ve marifetlerinin madenleridir.
Ehl-i Beyt imamlarının her biri sadece ümmetin önderi, İslam ve Kur'an hükümlerinin açıklayıcıları değil, bu makamlarının yanı sıra masum imam Allah'ın yeryüzündeki nuru, âlemdeki bütün varlıklara hakkın en mükemmel hücceti, varlık âleminin odak noktası, Allah'la kulları arasındaki feyz vasıtası, tabiat ötesi kemalatın nurlu aynası, insani faziletlerin en üstün kalesi, bütün hayır ve iyiliklerin mecmuası, Allah'u Teâlâ'nın ilim ve kudretinin tecelli merkezi, Allah'a ulaşan insanın en mükemmel örneği, hata, unutkanlık ve hatadan masum, melekût, gayb âlemi ve meleklerle ilişki içerisinde olan kişi, dünya ve ahiretteki olmuş ve olacakları bilen, Allah'ın sırlarının mahzeni ve peygamberlerin bütün kemalatlarının mirasçıdır. Evet, Hz. Muhammed (s.a.a) ve Ehl-i Beyti, varlık âleminin odak noktasıdır; onların değerli velayetlerinin sultası, çok geniş ve kapsamlıdır. öyle ki, bunu onlardan başkasının anlaması mümkün değildir. Allah'u Teâlâ, bunu Resulullah (s.a.a) ve onun masum Ehl-i Beyt'ine has kılmış, hiç kimsenin onda tamah etmesine imkân yoktur.
Masum İmamların makam, mevki ve faziletleri hakkında söylenenler, yazılanlar Kur'an-ı Kerim'in apaçık nassı, peygamber efendimiz ve Ehl-i Beyt'inin muteber rivayetleriyle ispatlanabilir. Bu konu, Şia mektebinin ileri gelenlerinin eser ve sözlerinde ve yine bir çok Ehli sünnet aliminin eserlerinde incelenip açıklanmıştır. İmamet semasının onuncu güneşi, yüce efendimiz İmam Ebu'l Hasan Hâdî (a.s) bütün ümmete minnet ve lütufta bulunarak "Camia ziyareti" adlı ziyaretteki ender ve derin anlamlı buyruklarında sözü zirveye ulaştırmış, bilim denizinden imamet silsilesinin gerçek dostlarının üzerine inci ve mücevher yağmuru yağdırmış, imamın hakikatine yakışır şekilde değil, bizim akıllarımızın kapasitesince birazcık Allah'u Teâlâ'nın bostanının ender meyvelerinden nakletmiştir. Sözlerinin parlak nuruyla biz yer küresi sakinlerini, Allah'u Teâlâ'nın yüce semasıyla tanıştırmış ve bu susuz kulları, Allah'u Teâlâ'nın cennetteki Kevser kaynaklarına yönlendirmiştir. Dileyenler "Camia Ziyareti" ne bakabilirler.
Kısacası Ehl-i Beyt (a.s), ilimde, takvada, ahlakta, şerefte, hak yolunda sebat göstermede, İslam’ı her şeylerini feda ederek korumada, zulüm ve tuğyana karşı çıkmada eşsiz insanlardırlar. Bu yüzdendir ki, bütün Müslümanlar Ehl-i Beyt’in sahip olduğu makamın, şerefin ve Allah’ın onlara tahsis ettiği faziletlerin, başka hiçbir kimsede olmadığında ittifak etmişlerdir.
Çokları Ehl-i Beyt imamlarını sevdikleri halde onları iyi tanımadıklarından dolayı bazı zamanlar bir takım alanlarda din adına yanlış şeyleri yapmaktadırlar. Ehl-i Beyt imamlarının tarihi yaşamlarını öğrenmek kadar, onların hayatlarını ve yaşam şekillerini tahlil etmekte bir o kadar önemlidir. Hatta Ehl-i Beyt imamlarının hayatlarını tahlil etmek onları tarih açısından öğrenmekten daha önemlidir. Zira onlar İslam dininin ve marifetlerinin madenleridir.
Ehl-i Beyt imamlarının her biri sadece ümmetin önderi, İslam ve Kur'an hükümlerinin açıklayıcıları değil, bu makamlarının yanı sıra masum imam Allah'ın yeryüzündeki nuru, âlemdeki bütün varlıklara hakkın en mükemmel hücceti, varlık âleminin odak noktası, Allah'la kulları arasındaki feyz vasıtası, tabiat ötesi kemalatın nurlu aynası, insani faziletlerin en üstün kalesi, bütün hayır ve iyiliklerin mecmuası, Allah'u Teâlâ'nın ilim ve kudretinin tecelli merkezi, Allah'a ulaşan insanın en mükemmel örneği, hata, unutkanlık ve hatadan masum, melekût, gayb âlemi ve meleklerle ilişki içerisinde olan kişi, dünya ve ahiretteki olmuş ve olacakları bilen, Allah'ın sırlarının mahzeni ve peygamberlerin bütün kemalatlarının mirasçıdır. Evet, Hz. Muhammed (s.a.a) ve Ehl-i Beyti, varlık âleminin odak noktasıdır; onların değerli velayetlerinin sultası, çok geniş ve kapsamlıdır. öyle ki, bunu onlardan başkasının anlaması mümkün değildir. Allah'u Teâlâ, bunu Resulullah (s.a.a) ve onun masum Ehl-i Beyt'ine has kılmış, hiç kimsenin onda tamah etmesine imkân yoktur.
Masum İmamların makam, mevki ve faziletleri hakkında söylenenler, yazılanlar Kur'an-ı Kerim'in apaçık nassı, peygamber efendimiz ve Ehl-i Beyt'inin muteber rivayetleriyle ispatlanabilir. Bu konu, Şia mektebinin ileri gelenlerinin eser ve sözlerinde ve yine bir çok Ehli sünnet aliminin eserlerinde incelenip açıklanmıştır. İmamet semasının onuncu güneşi, yüce efendimiz İmam Ebu'l Hasan Hâdî (a.s) bütün ümmete minnet ve lütufta bulunarak "Camia ziyareti" adlı ziyaretteki ender ve derin anlamlı buyruklarında sözü zirveye ulaştırmış, bilim denizinden imamet silsilesinin gerçek dostlarının üzerine inci ve mücevher yağmuru yağdırmış, imamın hakikatine yakışır şekilde değil, bizim akıllarımızın kapasitesince birazcık Allah'u Teâlâ'nın bostanının ender meyvelerinden nakletmiştir. Sözlerinin parlak nuruyla biz yer küresi sakinlerini, Allah'u Teâlâ'nın yüce semasıyla tanıştırmış ve bu susuz kulları, Allah'u Teâlâ'nın cennetteki Kevser kaynaklarına yönlendirmiştir. Dileyenler "Camia Ziyareti" ne bakabilirler.
Kısacası Ehl-i Beyt (a.s), ilimde, takvada, ahlakta, şerefte, hak yolunda sebat göstermede, İslam’ı her şeylerini feda ederek korumada, zulüm ve tuğyana karşı çıkmada eşsiz insanlardırlar. Bu yüzdendir ki, bütün Müslümanlar Ehl-i Beyt’in sahip olduğu makamın, şerefin ve Allah’ın onlara tahsis ettiği faziletlerin, başka hiçbir kimsede olmadığında ittifak etmişlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012