"Allah, bütün hayvanları mükemmel yaratmıştır. Hayvanlar, eksiksiz yani mükemmel yaratıklardır.
Ama bu mükemmellik, bir tek işi mükemmel yapmak üzeredir.
Mesela; arı, mükemmel bir yaratıktır ve mükemmel bal yapar. İnek, mükemmel bir yaratıktır mükemmel süt yapar. Balık, mükemmel yüzer, kuş, mükemmel uçar v.s...
Eşref-i mahlukat olan insan, bunların yani hayvanların tek tek yaptıkları işlerin hepsini yapar. Ama eksik yapar! Eksiğimiz varsa insanlığımızdandır!"
Yukarıda, tırnak içinde alıntı gibi yazdığım öğüdü, bir büyüğümden dinlemiştim. Yıllardır, yeri geldikçe anlatıp, aktarıp dururum. Bu mükemmel öğüde, iki kelime de ben ilave ettim;
"Eksiğimiz varsa insanlığımızdandır, insanlığınıza sığınırım!"
Her söylediğimde beni çok etkileyen, tüylerimi diken diken eden bu öğütle Gönüldaşlarıma sığınmak istiyorum.
İtiraf ederim ki ve itiraf edelim ki, insan olarak -her işi olduğu gibi- vatanseverliği de, milliyetperverliği de eksik yaptık!
Ülkenin neresinde olursak olalım, hangi yaşta ve hangi şartlarda olursak olalım her birimiz becerebildiğimiz kadar milliyetçilik yaptık ama kabul edelim ki eksik yaptık! Vatanperverlik yaptık ama eksik yaptık!
Milliyetçilik yapanlar, vatanperverleri solcu diye dışladık; vatanperverlik yapanlar milliyetperverleri sağcı diye dışladık!
Oysa insanda hayati olan beyin ve kalbin haricinde organlar çift-çift değil mi? Sağ göz-sol göz, sağ kol-sol kol, sağ el-sol el, sağ bacak-sol bacak, sağ ayak-sol ayak vs...
Bu uzuvlarımızdan herhangi biri eksik veya sakat olsa çolak olmaz mıyız, topal olmaz mıyız?
Siyasette de sağcılık veya solculuk eksik olursa siyaset çolak veya topal olmaz mı?
Hatta çolak ve topal siyasetle onlarca yıldır millet ve memleket perişan değil mi?
Şimdi eksikliklerini fark eden herkesi, Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Ehl-i Beyt'im, Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen helâk olur" şeklinde tarif ettiği "Ehl-i Beyt Gemisi"ne davet ediyorum.
Tevhidin Merkezine Ehl-i Beyt'i koyan Gerçek Millî Birlik sancağı altına çağırıyorum.
"Dinî birlik sağlanmadan, millî birlik sağlanamaz" tecrübesiyle seslenen Gönül Adam Haydar BAŞ Hoca'yı duymaya çağırıyorum.
Birbirimize karşı, birbirimizin eksiğini tamamlamak, görevimiz olmalı değil mi?
Birbirimizi tamamlayarak, doğruya en yakını yakalayıp; "İnadına Diri, İnadına iri" olmaya davet ediyorum.
Görüyoruz ki, memleketimizde talan var!
Kurbağa misali, soğuk su dolu kazana atıp ateşin üzerine oturttular milletimizi!
Biz de karşı koymazsak, biz korumazsak -Allah(c.c.) korusun- Devlet çökecek!
Devlet gemisi batarsa, hepimiz boğuluruz!
Milliyetçiler ve Vatanseverler olarak binlerce yıl batırılamamış olan Devlet gemimizi, bu yapay dalgalardan korumakla mükellefiz.
Hiç bir milliyetçi veya vatanperver, bu yanlış ve yalpalayarak süren gidişata seyirci kalamaz!
Büyük Ortadoğu Projesi gereği 13 yıl hazırlanmalarına göz yumulup, -birden bire nedense- üç aydır bitirilmek istenen PKK'nın ne olduğunu, artık bölge sakinleri korkmadan dillendirebiliyor! Çünkü Devleti, onları itlaf ederken gördü.
Onların yalancılıklarını ve acziyetini üç aydır Devlet Güçlerini izleyerek kavradı ve artık Vatandaşlar, göğsünü gere gere ekranlara; "Zaten ben Türk'üm. Biz Türküz! Başkaları sen Kürt'sün diye bizi bir kenara itemez!" diyorlar.
Bir başka Kürdümüz; "Bölgeye yatırım gelmiyor diyenler, yalan konuşuyor! Yatırım geliyor ama belli kesimler yiyor! Kim olduğunu da her kes biliyor!" diye devlet yatırımlarını, samimice itiraf ediyorlar.
Bir Hakkarili; "Aramıza Berlin Duvarı gibi bir duvar yapılsa biz o duvarı delerek Türkiye tarafına geçeriz" diye haykırmıştı, hatırladınız mı?
Bizi; Türk Milletçilerini, II. Kuvay-ı Milliyecileri ilgilendiren, samimi duygularını dile getiren bu kardeşlerimizdir!
Baştürk'ümüz, bu yüzden; "Bir elimi kesseler Türk kanı, öbür elimi kesseler Kürt kanı akar" diyor...
Resmî korumalarıyla gezip, söylediklerine kendileri de inanmayan bölücü siyasiler, bizim ilgi alanımıza giremezler!
Devlet yaşadıkça yasalar yaşayacak ve yasalar bugünkü hainlerin dedelerine ne yaptırım uyguladıysa bunlara da aynısını yapar!
Bölücü hainler bu yüzden panikteler!
13 yıldır bölücülüğü destekleyen, besleyen AKP; oldu-bittiye getirip Kasım ayında referandum sandığı getirmek istiyor! Sağlık Bakanı ağzıyla açıklandı!
Biz, Alevisi-Sünnîsi, sağcısı-solcusu, ülkücüsü-devrimcisi, bir araya gelerek bilgi ve birikimlerimizi, sinerji ve enerjimizi Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkmak için birleştirmek zorundayız!
Allah(c.c.) köpeği, kurttan korkar yaratmıştır. Köpek kurttan nasıl korkarsa, hainler de Türk Milletinden öyle korkarlar!
Bir arada Milletçe durmak zorundayız!
Tek ok, kolay kırılır! Sürüden ayrılanı canavar kapar!
"Türk'üm" diyen; "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen hiç kimsenin, Bağımsız Türkiye Partisinin birleştirici Milletçiliği'nden uzak durma hakkı olamaz!
Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın; "Gerçek ülkücülerin de, devrimcilerin de yeri BTP'dir" sözünü ister buyruk, ister davet olarak algılayan herkese -Allah rızası için- sesleniyorum:
Hadi hep beraber;
İnadına, "Ne mutlu Türküm diyene."
İnadına Devlet! İnadına Millet!
İnadına Milletçilik!
Veeee "İNADINA Bağımsız Türkiye Partisi" diye haykıralım, gökkubbeyi ve hainlerin ödünü patlatalım!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selam, sevgi, dua...
Ama bu mükemmellik, bir tek işi mükemmel yapmak üzeredir.
Mesela; arı, mükemmel bir yaratıktır ve mükemmel bal yapar. İnek, mükemmel bir yaratıktır mükemmel süt yapar. Balık, mükemmel yüzer, kuş, mükemmel uçar v.s...
Eşref-i mahlukat olan insan, bunların yani hayvanların tek tek yaptıkları işlerin hepsini yapar. Ama eksik yapar! Eksiğimiz varsa insanlığımızdandır!"
Yukarıda, tırnak içinde alıntı gibi yazdığım öğüdü, bir büyüğümden dinlemiştim. Yıllardır, yeri geldikçe anlatıp, aktarıp dururum. Bu mükemmel öğüde, iki kelime de ben ilave ettim;
"Eksiğimiz varsa insanlığımızdandır, insanlığınıza sığınırım!"
Her söylediğimde beni çok etkileyen, tüylerimi diken diken eden bu öğütle Gönüldaşlarıma sığınmak istiyorum.
İtiraf ederim ki ve itiraf edelim ki, insan olarak -her işi olduğu gibi- vatanseverliği de, milliyetperverliği de eksik yaptık!
Ülkenin neresinde olursak olalım, hangi yaşta ve hangi şartlarda olursak olalım her birimiz becerebildiğimiz kadar milliyetçilik yaptık ama kabul edelim ki eksik yaptık! Vatanperverlik yaptık ama eksik yaptık!
Milliyetçilik yapanlar, vatanperverleri solcu diye dışladık; vatanperverlik yapanlar milliyetperverleri sağcı diye dışladık!
Oysa insanda hayati olan beyin ve kalbin haricinde organlar çift-çift değil mi? Sağ göz-sol göz, sağ kol-sol kol, sağ el-sol el, sağ bacak-sol bacak, sağ ayak-sol ayak vs...
Bu uzuvlarımızdan herhangi biri eksik veya sakat olsa çolak olmaz mıyız, topal olmaz mıyız?
Siyasette de sağcılık veya solculuk eksik olursa siyaset çolak veya topal olmaz mı?
Hatta çolak ve topal siyasetle onlarca yıldır millet ve memleket perişan değil mi?
Şimdi eksikliklerini fark eden herkesi, Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Ehl-i Beyt'im, Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen helâk olur" şeklinde tarif ettiği "Ehl-i Beyt Gemisi"ne davet ediyorum.
Tevhidin Merkezine Ehl-i Beyt'i koyan Gerçek Millî Birlik sancağı altına çağırıyorum.
"Dinî birlik sağlanmadan, millî birlik sağlanamaz" tecrübesiyle seslenen Gönül Adam Haydar BAŞ Hoca'yı duymaya çağırıyorum.
Birbirimize karşı, birbirimizin eksiğini tamamlamak, görevimiz olmalı değil mi?
Birbirimizi tamamlayarak, doğruya en yakını yakalayıp; "İnadına Diri, İnadına iri" olmaya davet ediyorum.
Görüyoruz ki, memleketimizde talan var!
Kurbağa misali, soğuk su dolu kazana atıp ateşin üzerine oturttular milletimizi!
Biz de karşı koymazsak, biz korumazsak -Allah(c.c.) korusun- Devlet çökecek!
Devlet gemisi batarsa, hepimiz boğuluruz!
Milliyetçiler ve Vatanseverler olarak binlerce yıl batırılamamış olan Devlet gemimizi, bu yapay dalgalardan korumakla mükellefiz.
Hiç bir milliyetçi veya vatanperver, bu yanlış ve yalpalayarak süren gidişata seyirci kalamaz!
Büyük Ortadoğu Projesi gereği 13 yıl hazırlanmalarına göz yumulup, -birden bire nedense- üç aydır bitirilmek istenen PKK'nın ne olduğunu, artık bölge sakinleri korkmadan dillendirebiliyor! Çünkü Devleti, onları itlaf ederken gördü.
Onların yalancılıklarını ve acziyetini üç aydır Devlet Güçlerini izleyerek kavradı ve artık Vatandaşlar, göğsünü gere gere ekranlara; "Zaten ben Türk'üm. Biz Türküz! Başkaları sen Kürt'sün diye bizi bir kenara itemez!" diyorlar.
Bir başka Kürdümüz; "Bölgeye yatırım gelmiyor diyenler, yalan konuşuyor! Yatırım geliyor ama belli kesimler yiyor! Kim olduğunu da her kes biliyor!" diye devlet yatırımlarını, samimice itiraf ediyorlar.
Bir Hakkarili; "Aramıza Berlin Duvarı gibi bir duvar yapılsa biz o duvarı delerek Türkiye tarafına geçeriz" diye haykırmıştı, hatırladınız mı?
Bizi; Türk Milletçilerini, II. Kuvay-ı Milliyecileri ilgilendiren, samimi duygularını dile getiren bu kardeşlerimizdir!
Baştürk'ümüz, bu yüzden; "Bir elimi kesseler Türk kanı, öbür elimi kesseler Kürt kanı akar" diyor...
Resmî korumalarıyla gezip, söylediklerine kendileri de inanmayan bölücü siyasiler, bizim ilgi alanımıza giremezler!
Devlet yaşadıkça yasalar yaşayacak ve yasalar bugünkü hainlerin dedelerine ne yaptırım uyguladıysa bunlara da aynısını yapar!
Bölücü hainler bu yüzden panikteler!
13 yıldır bölücülüğü destekleyen, besleyen AKP; oldu-bittiye getirip Kasım ayında referandum sandığı getirmek istiyor! Sağlık Bakanı ağzıyla açıklandı!
Biz, Alevisi-Sünnîsi, sağcısı-solcusu, ülkücüsü-devrimcisi, bir araya gelerek bilgi ve birikimlerimizi, sinerji ve enerjimizi Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkmak için birleştirmek zorundayız!
Allah(c.c.) köpeği, kurttan korkar yaratmıştır. Köpek kurttan nasıl korkarsa, hainler de Türk Milletinden öyle korkarlar!
Bir arada Milletçe durmak zorundayız!
Tek ok, kolay kırılır! Sürüden ayrılanı canavar kapar!
"Türk'üm" diyen; "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen hiç kimsenin, Bağımsız Türkiye Partisinin birleştirici Milletçiliği'nden uzak durma hakkı olamaz!
Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın; "Gerçek ülkücülerin de, devrimcilerin de yeri BTP'dir" sözünü ister buyruk, ister davet olarak algılayan herkese -Allah rızası için- sesleniyorum:
Hadi hep beraber;
İnadına, "Ne mutlu Türküm diyene."
İnadına Devlet! İnadına Millet!
İnadına Milletçilik!
Veeee "İNADINA Bağımsız Türkiye Partisi" diye haykıralım, gökkubbeyi ve hainlerin ödünü patlatalım!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selam, sevgi, dua...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017