Allah şefaatinden mahrum etmesin, tanıdığım büyük bir zat, bir gün sohbetinde: "Evladım! Bu şapkaların altında öyle bir maneviyat hazineleri var ki; onun için her köşe başında bir Hak dostu, Hak eri vardır diyip öyle dolaşacaksınız. Aman aman dikkatli olun. Onların kalblerini kırar da yanlış bir amel yaparsanız, Allah'ı gücendirirsiniz. Ama gönüllerini alırsanız Allah'ı memnun edersiniz" demişti. Olayın özü budur. O bakımdan her gördüğünü bir veli, bir Hak eri zannedeceksin. Bu iş şanla şöhretle de olmaz. Fakir olur, zengin olur. Pejmürde kıyafette olur. Hamal olur. Vali olur. Genel müdür olur. Belli olmaz ki! Onlar Allah'ın kulları. Kim Allah'ı ne kadar seviyor; nereden bileceksin?Sen herkesin Allah'ı senden fazla sevdiğini düşünsen ve insanlara hürmet, saygı beslesen ne kaybedersin? Hiç bir şey kaybetmezsin. Sonra düşünün ki bütün kardeşlerimiz birbirlerine böyle inanıyor, hürmet ediyor; o toplumda nifak, gürültü, kavga olmaz."Yahu barışamıyoruz." Elbette barışamazsın. Ben sana kör diyorum, sen bana şaşı diyorsun. Bu kafa ile dostluk olmaz." "Dost olalım." "Yo, olmaz!" "Niye?" İlle benim gibi bakacaksın. Benim gibi giyeceksin..." Bunlar yanlış şeyler. Ama, "Ne giyerse giysin, ne derse desin; bu insanın bir sırrı, hikmeti, gizli tarafı vardır. Hak onu tanır, sever, bilir, tenezzül eder..." der de sarılırsan, çok samimi konuşuyorum, Allah'ı sever, Allah'a kulluk eder, Allah'la dost olursun. Çünkü bizim milletimizin geleneği, örfü, adeti, mazisi çok farklıdır. Bizim İslami telakkimiz, İslami yorumumuz bize has bir yorumdur. Ehli Beyt yorumudur. Allah'ın Sevgili Muhammed'inin (as) yaşayışıdır. Ali'sinin yoludur. Fatıma'sının yoludur. Bu farklı bir yol. Onun için her gönülde bir Ali, bir Fatıma, bir Muhammed Mustafa, bir Hak dostu yatar. Onun için bu millet başkadır. Onu seveceğiz, dost olacağız.