Fırıncılarla hükümet arasında ekmek kavgası yaşanıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ekmek fiyatlarının arttırılmasını eleştirirken, fırıncılar 61 kuruştan ekmek satılmasının mümkün olmadığını söylüyor.
Duyan da hükümetin vatandaşı düşündüğünü zanneder?
O zaman Sayın Faruk Çelik'e sormak gerek; İstanbul ve Ankara'da toplu ulaşım araçlarına yapılan zam hakkında neler düşünüyor?
Veya elektriğe gelen zamlar hakkında söyleyeceği bir şey var mı?
Elektriğe gelen zammın dışında dağıtım bedeli adı altında açıklanamayan fahiş fiyat artışları var. Bu konuda kendileri bir şey söyleyecek mi?
Ete, bibere, soğana, mazota, sigaraya, tereyağına, gübreye, tohuma, ayçiçeği ve zeytinyağına, ayvaya, elmaya, pasaporta, ehliyete, muayene ücretlerine, ilaç fiyatlarına, zorunlu araç sigortasına, ÖTV'ye? gelen zamlar ne olacak?
Her ay açlık ve yoksulluk sınırına da zam geliyor.
Türk-İş'in tespitine göre; Ocak 2015'te açlık sınırı 1.256 liraydı. Aralık 2015'te ise 1.385 liraya yükseldi. Bir ay sonra yani Ocak 2016'da ise bu rakam 1.447 lira oldu. Altını çizmek isterim ki, bu rakamlar 'açlık sınırı' rakamlarıdır. Bir de yoksulluk sınırı var ki, Ocak 2016'ya göre 4.714 lira. Bu da demek oluyor ki, Türkiye'nin en az yüzde 70'i fakir, yoksul ve muhtaç. 14 yıldır ülkeyi yönetenler bu tabloya bakınca eserlerinden gurur duyuyorlar mıdır acaba!
Sayın Çelik bu konuda da bir açıklama yapmayı düşünür mü?
Gerçi Sayın Çelik, asgari ücretin 800 lira olduğu 2013 yılında asgari ücretle ilgili eleştirileri yanıtlamış ve "800 lira büyük para. Geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz" diye konuşmuştu. O dönem açlık sınırı 1.121 liraydı!
Şu aymazlığa bakar mısınız, sanki vatandaşı düşünüyorlarmış gibi davranıyorlar, pes doğrusu!..
Bir de milletvekili maaşlarına bakalım:
2014 yılında 13.700 lira, 2015 yılında 15.000 lira, 2016 yılında ise 17.000 lira oldu.
Eskilerin bir sözü vardır bilirsiniz; 'tok acın halinden anlamaz' diye?
Emeklinin, esnafın, çiftçinin durumundan hiç bahsetmiyorum bile.
Durum bu iken şimdi bir de vatandaş cephesine bakalım.
Kime sorsanız geçim derdinden, hayat pahalılığından, kiraların yüksekliğinden, alım gücünün kalmadığından dert yanıyor. Fakat seçim zamanı geldiğinde bir takım suni yönlendirmelere kanarak, kendisine bu sıkıntıları yaşatanlara yine oy veriyor!
14 yılda Türkiye'nin geldiği noktaya bakıyoruz ki; ülkenin en az yüzde 70'i fakir. Dolar 3 liraya yükselmiş. Terör, ülkenin her yanını sarmış. Ankara'nın, İstanbul'un göbeğinde bombalar patlıyor. İyi ilişkiler içerisinde olduğumuz bir tane komşu ülke kalmadı. Dünyada Türkiye'nin itibarı yerlerde sürünüyor (Oysa itibar için saray da yaptırmıştık!). Turist gelmiyor. İhracat yapamıyoruz. Vatandaşın bankalara borcu sürekli artıyor. İcra dosyaları rekor kırıyor. İlk defa Türkiye'nin bölünmesi konuşuluyor?
Vatandaş başını iki elinin arasına alıp düşünsün diyeceğim ama artık çok geç. Çünkü bu uyarılar yıllarca kendilerine yapıldı. BTP lideri Sayın Haydar Baş, halkı için en fazla çabalayan lider oldu. Tüm tehlikeleri önceden gördü ve vatandaşı uyardı. Sadece uyarmakla da kalmadı, bütün sorunlar için çözüm de üretti. Ülkenin tüm zenginliklerini ayaklarının altına serdi. Ama vatandaş, yanlışında defalarca ısrar etti.
Hükümetin de vatandaşın da durumu ortada.
Eskilerin bu konuda da güzel bir sözü var. Yeri gelmişken onunla bitirelim.
"Böyle başa böyle tıraş."
Duyan da hükümetin vatandaşı düşündüğünü zanneder?
O zaman Sayın Faruk Çelik'e sormak gerek; İstanbul ve Ankara'da toplu ulaşım araçlarına yapılan zam hakkında neler düşünüyor?
Veya elektriğe gelen zamlar hakkında söyleyeceği bir şey var mı?
Elektriğe gelen zammın dışında dağıtım bedeli adı altında açıklanamayan fahiş fiyat artışları var. Bu konuda kendileri bir şey söyleyecek mi?
Ete, bibere, soğana, mazota, sigaraya, tereyağına, gübreye, tohuma, ayçiçeği ve zeytinyağına, ayvaya, elmaya, pasaporta, ehliyete, muayene ücretlerine, ilaç fiyatlarına, zorunlu araç sigortasına, ÖTV'ye? gelen zamlar ne olacak?
Her ay açlık ve yoksulluk sınırına da zam geliyor.
Türk-İş'in tespitine göre; Ocak 2015'te açlık sınırı 1.256 liraydı. Aralık 2015'te ise 1.385 liraya yükseldi. Bir ay sonra yani Ocak 2016'da ise bu rakam 1.447 lira oldu. Altını çizmek isterim ki, bu rakamlar 'açlık sınırı' rakamlarıdır. Bir de yoksulluk sınırı var ki, Ocak 2016'ya göre 4.714 lira. Bu da demek oluyor ki, Türkiye'nin en az yüzde 70'i fakir, yoksul ve muhtaç. 14 yıldır ülkeyi yönetenler bu tabloya bakınca eserlerinden gurur duyuyorlar mıdır acaba!
Sayın Çelik bu konuda da bir açıklama yapmayı düşünür mü?
Gerçi Sayın Çelik, asgari ücretin 800 lira olduğu 2013 yılında asgari ücretle ilgili eleştirileri yanıtlamış ve "800 lira büyük para. Geçinilmez diye bir şey yok. Geçinirsiniz" diye konuşmuştu. O dönem açlık sınırı 1.121 liraydı!
Şu aymazlığa bakar mısınız, sanki vatandaşı düşünüyorlarmış gibi davranıyorlar, pes doğrusu!..
Bir de milletvekili maaşlarına bakalım:
2014 yılında 13.700 lira, 2015 yılında 15.000 lira, 2016 yılında ise 17.000 lira oldu.
Eskilerin bir sözü vardır bilirsiniz; 'tok acın halinden anlamaz' diye?
Emeklinin, esnafın, çiftçinin durumundan hiç bahsetmiyorum bile.
Durum bu iken şimdi bir de vatandaş cephesine bakalım.
Kime sorsanız geçim derdinden, hayat pahalılığından, kiraların yüksekliğinden, alım gücünün kalmadığından dert yanıyor. Fakat seçim zamanı geldiğinde bir takım suni yönlendirmelere kanarak, kendisine bu sıkıntıları yaşatanlara yine oy veriyor!
14 yılda Türkiye'nin geldiği noktaya bakıyoruz ki; ülkenin en az yüzde 70'i fakir. Dolar 3 liraya yükselmiş. Terör, ülkenin her yanını sarmış. Ankara'nın, İstanbul'un göbeğinde bombalar patlıyor. İyi ilişkiler içerisinde olduğumuz bir tane komşu ülke kalmadı. Dünyada Türkiye'nin itibarı yerlerde sürünüyor (Oysa itibar için saray da yaptırmıştık!). Turist gelmiyor. İhracat yapamıyoruz. Vatandaşın bankalara borcu sürekli artıyor. İcra dosyaları rekor kırıyor. İlk defa Türkiye'nin bölünmesi konuşuluyor?
Vatandaş başını iki elinin arasına alıp düşünsün diyeceğim ama artık çok geç. Çünkü bu uyarılar yıllarca kendilerine yapıldı. BTP lideri Sayın Haydar Baş, halkı için en fazla çabalayan lider oldu. Tüm tehlikeleri önceden gördü ve vatandaşı uyardı. Sadece uyarmakla da kalmadı, bütün sorunlar için çözüm de üretti. Ülkenin tüm zenginliklerini ayaklarının altına serdi. Ama vatandaş, yanlışında defalarca ısrar etti.
Hükümetin de vatandaşın da durumu ortada.
Eskilerin bu konuda da güzel bir sözü var. Yeri gelmişken onunla bitirelim.
"Böyle başa böyle tıraş."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022