2005 yılında Türkiye sözde yolunda giden ekonomi söylemiyle geçiştirilmeye çalışılsa da, başta hükümet üyeleri olmak üzere tüm Türkiye her an patlak verebilecek ekonomik kriz korkusuyla yaşadı. Şüphesiz 2005'e damgasını vuran en önemli olay, 26- 27 Kasım'da gerçekleştirilen Uluslar arası Milli Ekonomi Modeli Kongresi oldu Yolsuzlukla Mücadelede hayal kırıklığı! Batık banka sahipleri Ali Balkaner, Hayyam Garipoğlu ve Dinç Bilgin davaları sonuçlanarak ağır ceza alan isimlerdi.... Yurtdışı yasağı olan Murat Demirel Bulgaristan'da yakalandı, şartlı olarak serbest bırakıldı. Yargıya intikal eden bir diğer konu da SSK'ya ilaç satımındaki usulsüzlük nedeniyle yabancı bir ilaç şirketi hakkında yürütülen soruşturmaydı. Dava halen devam ediyor...Sonuçta toplam yolsuzluğun çok azına ulaşılabilirken, yolsuzluklara yenileri eklendi! Çocuk yuvalarında yaşanan üzücü olaylar 2005 devlete ait çocuk yuvalarında meydana gelen olaylarla hatırlanmaya aday bir yıl oldu. Yılda 8 bin kadar çocuğun koruma altına alındığı Türkiye'de, önce Urla Barbaros Çocuk Köyü'ndeki tecavüz skandalı, ardından Bornova Erkek Yetiştirme Yurdu'ndaki isyan, Ağrı Yetiştirme Yurdu'ndaki iddialar "nerede hata yapılıyor?" sorusunu hep canlı tuttu. Ama Malatya'daki çocuk yuvasında yaşanan işkence Türkiye'yi adeta ayağa kaldırdı. Nazi kamplarını hatırlatan sahneler, 2005'e damgasını vuran görüntülerdi. Ekonomi?Korku dağları aştı!Ekonomide enflasyon 2005 yılında gündemdeki yerini, yüksek rakamlarıyla değil; "Bu düşüş vatandaşın cebine niçin yansımıyor? Yoksa düşen başka bir şey mi" boyutuyla korudu. Soru anlamlı idi ama bir başka anlamlı nokta reel faizlerdeki yüksek oranların Türkiye'yi sıcak parayı davet eder hale getirmesi idi. Merkez Bankası'nın müdahalelerine rağmen YTL yılı fazla değerli kapadı. IMF'nin 3 yıllık stand-by anlaşması için gönderilen niyet mektubunu onaylaması, birinci ve ikinci gözden geçirme görüşmelerinde mutabakat sağlanarak 1 nokta 6 milyar dolarlık kredi diliminin serbest bırakılması, Ekonomideki IMF hakimiyetinin ve aynı kötü günlerin devam edeceğinin de işaretlerini taşıyordu.İhracatta nitelik tartışmaları yaşanırken ithalat aldı başını gitti dış satım ise iyice azaldı. Dış ticaretteki açılan makas 2001 krizi rakamlarını çoktan aştı! Ekonominin 2006 yılına bıraktığı somut başlıklar; Türkiye'de dış ticaretini her gün biraz daha tehdit eden Çin rekabeti, büyümedeki gerileme, işsizlik, sosyal güvenlik kuruluşlarının kronik açığı ve kredi kartlarında milyar YTL'yi aşan batık borç miktarı? Sonuç?Eller yürek üstünde, korku kapıda! Ekonomi?MEM Kongresi yapıldı, Tarihi Günler!Yılın sonuna doğru 26-27 Kasım tarihlerinde İstanbul, tarih günlere tanıklık etti. BTP Genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı "milli Ekonomi Modeli" yurt içi ve yurt dışından gelen 50 akademisyen tarafından masaya yatırıldı. Sonuç? Liberal ekonomi dışında bir model olarak MEM, kabul edilerek iktisat tarihindeki yerini aldı.Dünyanın sayılı uzmanlarının model ve müellifi hakkındaki görüşleri Türkiye adına gurur verici idi.BTP Genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ise kongrenin kapanış konuşmasında modeli anlatırken ayakta alkışlanıyor ve "IMF' ye mahkumuz" zinciri kırılıyordu! Özelleştirmeler (Yabancılaştırma) Yılı Oldu 2005 2005 özelleştirmelerde de bir dönüm noktası oldu. 1986 yılından bugüne sadece 10 milyar dolarlık özelleştirme yapan Türkiye 2005 'de neyi var neyi yoksa elinden çıkardı. Dahası bir peşkeşe dönen satışlar dişimizin kovuğuna dahi yetmekten uzaktı! Satışlar ciddi tartışmalara yol açarken yolsuzluk iddiaları hükumetin içindende yüksek sesle ifade edilmeye başlandı!Televizyonlarda canlı yayınlanan satışlarda, Telekom, Erdemir, Tüpraş, Star Televizyonu, Galataport gibi özelleştirmeler gerçekleştirdi. Galataport'u satın alan Ofer ismi ve Dubai sermayesinin planladığı sarmal kuleler büyük tartışmalar yarattı. Ekümenik Tartışması 2005'de iyice alevlendi! AB çerçevesinde yürütülen kritik tartışma başlıklarından en önemlisi Fener Rum Patrikhanesi üzerindeydi. Ekümenik sıfatının kullanımı, Patrikhane'nin Kudüs Patriği'yle ilgili iddiaları tartışmak üzere düzenlediği zirve gemin iyice azıya alındığı andı. Patrik İsatanbul'un göbeğinde kendi mahkemesini kurdu! Hem de sorumluluların onayı ile! Hatta aynı Patrik Papa'yı da Ayasofya da ayine çağırdı. ABD büyükelçisi Edelman "Ekümenik Patrik" sıfatı ile Ankara'da resepsiyon verirken hükumet yine suskun kalmayı tercih etti.AB politikaları çerçevesinde Ordunun konumu tartışma konusuydu AB yalanına boğulmuş Türkiye'de ordunun konumu, yine Türkiye'nin gözde konusu olmayı sürdürdü. Ordu, MGK eski genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç ve Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral İlhami Erdil davalarının yanısıra Kara Kuvvetleri Komutanlığı brövesinden 'Atatürk Kocatepe'de' simgesinin çıkarılması tartışmalarıyla da gündeme geldi. Ama yılın son çeyreğinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyükanıt'ın emekli edilerek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'ün görev süresinin uzatılacağı ve kendisine Cumhurbaşkanlığı önerildiği senaryosu kulis fısıltılarından manşetlere taşınınca konu iyice alevlendi. Tartışma, Genelkurmay Başkanlığı'nın "Orgeneral Özkök'ün görev süresinin uzatılması yönünde bir düşünce ve beklentisi yoktur" açıklamasıyla sona erdi. Tüm bu tartışmalara rağmen 2005 yılında da Ordu, tüm diğer yıllarda olduğu gibi "en güvenilen kurum " anketlerinde birinciliği kimselere bırakmadı. Sözde Ermeni Soykırımı tartışmaları senenin manşetinden inmediSözde Ermeni soykırımı tartışmaları senenin manşetlerden inmeyen başlığı idi. Türkiye hemen her dış politika alanında olduğu gibi sahte bir soykırım gündemi ile sürekli kan kaybettirildi. Başbakan Erdoğan'ın "arşivlerimiz açık, siz de kendi arşivlerinizi açın" çağrısı ile ülke temel tezlerinden iyice uzaklaşarak AB standartlarına yükseldi! Ve ilk kez Türkiye soykırımcı akademisyen ve gazetecilere kapılarını açtı. İstanbul'daki Ermeni Soykırım konferansını yargı durdurdu ama işin içine bir kez daha siyaset karıştı ve konferans bulunan bir hile-i şeriyye ile yapıldı. Konferansta gazeteci Cengiz Çandar'ın yediği yumurta konferans kadar ilgi topladı! Sözde soykırımla ilgili olarak İsviçre'nin Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu hakkındaki tutuklama kararı ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in yine İsviçre'de gözaltına alınması hatırlanması gereken diğer başlıklardı. Konuyla gündeme sıkça gelen bir diğer isim de yazar Orhan Pamuk oldu. Pamuk'un "1 Milyon Ermeni'yi Türkler katletmiştir" açıklamaları üzerine başlayan protestolar, bir kaymakamın "kitaplarını imha edin" talimatı ile AB'cileri kızdırdı.. Pamuk, AB koridorlarında Türkiye üzerindeki tartışma konularından biriydi. Alman Yayıncılar Birliği'nin geleneksel 'Barış Ödülü' gibi bazı ödülleri alan Orhan Pamuk, bu açıklamalarına rağmen yine Nobel'i alamadı. Geçmişe dair polemikler konusunda en verimli yıldı 2005 yılı herhalde geçmişe dair polemikler alanında bugüne kadarki en verimli yıl oldu. İlk konu, Ulu önder Atatürk'ün 2.5 yıl evli kaldığı Latife Hanım'ın günlükleri ve mektuplarıydı. Yayın yasağı Şubat ayında dolan evraklara ilişkin tahmin ve açıklamalar uzun süre manşetleri süsledi... Sonunda Latife Hanım'ın ailesi "Özel evrakın açıklanmaması ve Tarih Kurumu'nda saklanması'' talebinde bulundu ve konu kapandı....Türk Tarih Kurumu'na göre bu kapamanın 100 yıla kadar müddeti var. Geçmişe dönük diğer tartışmaların kaynağındaki isimse Bülent Ecevit'ti. Ecevit'in; İsmet İnönü'nün kendisine 'Musul'u al' şeklinde bir vasiyeti olduğu, Vahdettin'in hain olmadığı gibi açıklamaları gündemi uzun sürelerle meşgul etti. Doğal afetler yine can yaktı Doğal afetler yine çok can yaktı. Sivas'ta ve Karadeniz'in çeşitli bölgelerindeki sel ve heyelanlar, İzmir'de arka arkaya yaşanan depremler bunlar arasında en önemlilerdi. Bingöl'de 5.9'luk sarsıntıyla afet evlerinin yıkılması büyük tepki topladı. Kütahya'da yaşanan grizu patlaması 18 madencinin hayatına maloldu. Her 10 ocaktan 9'unun ruhsatsız olduğu Türkiye bu konuyu kısa zamanda gündeminden düşürdü. Afetler konusunda Bayındırlık eski Bakanı Zeki Ergezen'in, "Kırsal kesimdeki bir ilimizde olabilecek 5.9'luk depremde binaların yüzde 72'si yıkılacak" açıklaması da trajik Türkiye gerçeğinin 2005'te ortaya çıkan bir yansımasıydı. Eğitim İmam Hatip tartışmaları ile gündeme gelebildi Eğitim konusu yine imam hatip tartışmalarıyla gündeme gelebildi. Bu yıl Orta Öğretim Kurumları sınavında 65 bin, ÖSS'de 57 bin öğrenci sıfır çekti, doğu illeri yine başarı sıralamasının altından kurtulamadı. Liselerin 4 yıla çıkarılması,öğrenci merkezli müfredatın Türkiye geneline yayılması, ÖSS sisteminin yenilenmesi gibi yapısal bazı değişiklikler Hükümetle YÖK arasındaki meslek liseleri katsayı tartışmalarının gölgesinde kaldı. ABD ile ilişkiler her zamanki gibi gündemdeydi Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkiler bu yıl da gündemdeki yerini korudu. İngiltere'de yayınlanan bir ankette, Türk halkının yüzde 82'sinin Amerikan Başkanı Bush'u dünya için tehlikeli bulduğu sonucunun çıkması, Türklerin gözündeki Amerika imajının sorgulanmasına yol açtı. Konu, Erdoğan - Bush görüşmesinin Irak'la birlikte temel gündemi oldu. Bu çerçevede en önemli olay, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, üstü kapalı eleştirilere rağmen ertelemediği Şam ziyaretiydi. Sezer, burada "Hoşgeldiniz onurlu cumhurbaşkanı" pankartlarıyla karşılandı. Yılın son günlerinde önce FBI, ardından CIA başkanlarının Ankara ziyareti ciddi sorulara yol açtı. Alman DPA ajansı ziyaretin sebebini İran'a yapılacak ABD saldırılarına, Türkiye'nin öncülük etmesi olarak duyurdu. Aynı günlerde İsrail'in Türkiye'den üs istediği ortaya çıktı!2005'te sağlık çok tartışıldıŞubat ayındaki hastane devirleri sırasında yaşanan olumsuzluklar, Edirne ve Kayseri'de yoğun bakım ünitelerinde şok etkisi yaratan bebek ölümleri, piyasada bulunan 5 milyon şişenin toplatılmasına neden olan sahte rakı skandalı, tarım ilacı var diye Avrupa'nın almadığı ürünlerin iç piyasaya sürülmesi, sahte bal tartışması, Rusya'ya ihracata darbe vuran 'Akdeniz Sinekli" ürünlerin yine iç piyasaya verildiği iddiaları ve tabii beyaz et sektörünün yumuşak karnı haline gelen kuş gribi bu konudaki temel tartışmalardı. Tabii Malatya'daki ishal salgınını da unutmamak lazım. Trafik terörü bu yıl yine yollardaydı. Yol kenarlarındaki mıcırlar özellikle TV spikeri Mehmet Tacettinoğlu'nun hayatını kaybetmesinden sonra sıkça gündeme geldi. Yine yıl boyunca nice canlar yakan LPG'li araçlar konusunda, Adana'da 9 kişinin yanarak hayatını kaybettiği olay, 2005'in en büyük trajedilerinden biriydi. Sonuç yollar yetersiz, araç sayımız hızla artıyor ve her gün canavara 25 kişi vermeye devam ediyoruz.