Ekonomide seçim

Yüksek Seçim Kurulu'na sunulan milletvekili aday listelerinde dikkat çeken bir husus var. O da şudur: Özellikle AKP, CHP ve MHP, ekonomistlere özel bir önem vermiş ve ekonomi kadrolarını güçlendirmişler. Bu partiler, acaba ekonomide yeni bir arayış peşindeler mi? Hayır, ne partilerin, ne de milletvekili adayı gösterilen ekonomistlerin, böyle bir arayışı söz konusu değildir. Tümü, neo-liberal politikaların uygulanmasında ittifak halindeler. Demek ki partiler, ekonomide seçimini yapmış ve bitirmişler. Hangisi iktidara gelirse gelsin, ekonomi politikalarında temel bir değişiklik olmayacaktır.Bilindiği üzere Türkiye, 2001 yılında çöküşe yakın ekonomik bir kriz yaşadı.  Türkiye'yi söz konusu krizden çıkarmak için Dünya Bankası'ndan Kemal Derviş, görünüşte getirildi, gerçekte gönderildi. Başbakanlığını merhum Ecevit'in yaptığı DSP, ANAP ve MHP'den oluşan koalisyon hükümeti, ekonomi yönetimini Kemal Derviş'e devretti. Geniş yetkilerle donatılan Kemal Derviş, "15 günde, 15 yasa çıkarılmalı" diyerek parlamentoyu da etkisi altına aldı. Bu nedenlerden dolayı o dönemde bazıları Kemal Derviş'i "ekonomi diktatörü" olarak isimlendirmişti.Hükümeti oluşturan partiler, hiç gereği yokken erken seçime gittiler ve iktidarı AKP'ye bıraktılar. AKP iktidarı da Kemal Derviş'in ortaya koyduğu ekonomi politikalarını harfiyen uyguladı. Bu uygulamalarından dolayı Kemal Derviş, CHP milletvekili sıfatıyla AKP hükümetini övdü. Kemal Derviş, normal zamanlarda kaybolup gider, adeta kendini unutturur. Kritik dönemlerde ise anında arzı endam eder ve gündemi belirleyecek açıklamalarda bulunur. Seçim arifesinde yine ortalıkta gözüktü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Derviş'le görüştükten sonra şöyle bir açıklama yaptı: "Kemal Derviş'le hem Türkiye'nin, hem dünyanın sorunlarını görüştük. Özellikle ekonomi konusu Sayın Bakanın uzmanlık alanı. Türkiye'yi krizden çıkarma aşamasındaki çabalarını sadece CHP olarak biz değil, bütün Türkiye takdirle anıyor."Bu açıklamalar, AKP'nin ekonomi politikalarını onaylama anlamı taşır. Zira AKP iktidarı boyunca Kemal Kılıçdaroğlu'nun takdir ettiği Kemal Derviş'in politikalarını uygulamıştır. Anlaşılan o ki, Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'nin ekonomi politikalarını sırf muhalefet olsun diye eleştirmiştir. İktidara geldiklerinde farklı bir ekonomi politikası uygulamayacaklarını, şimdiden dosta-düşmana ve Atlantik Ötesi'ne duyurdu.AKP Hükümeti, Kemal Derviş'in ekonomi politikalarını vekâleten uygulamış. CHP ise öyle yapmayacak, bizzat Kemal Derviş'i ekonominin başına geçirecektir. Bunu Kemal Derviş'e teklif etmiş, o da, "CHP'nin söz sahibi olduğu bir iktidar kurulursa, o iktidarda görev almanın kendisi için mutluluk kaynağı olacağını" söylemiştir. Merhum Aytunç Altındal, Kemal Derviş'i kastederek şöyle derdi: "Türkiye'yi ABD'nin dervişi değil, Anadolu'nun dervişi kurtarır." Anadolu'nun dervişi, Anadolu'yu karış karış dolaşan ve halkının sorunlarına Milli Ekonomi Modeli ile çözüm sunan Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Ne yazık ki, Kemal Kılıçdaroğlu, bunu anlayamamış ve doğrudan yana tavır koyamamıştır.  Sözün özü, Milli Ekonomi Modeli'ni rehber edinmeyen partilerden hangisini seçersek seçelim, sonuç değişmeyecektir. Sandık başına giden seçmenler, şunu akıldan çıkarmamalıdır: Partileri seçerken, onlarla birlikte zihniyetleri de seçiyoruz ki, o daha mühimdir. Yani her seçim içinde ayrı bir seçim yaptığımızın farkında olalım. Aksi halde ayrı partilere oy veririz, ama aynı zihniyeti seçmiş oluruz.