Düne kadar Suriye bizim dostumuzdu. Biz ne hikmetse çok kısa bir sürede dostumuzu ve dostumuzun dostlarını kendimize düşman görmeye başladık ve komşularımızın tamamı ile sorunlu hale geldik. Ancak bunun karşısında da dostumuzun düşmanlarını kendimize dost olarak kabul ettik ve sonrasında dostumuzun hakkımızda yapmış olduğu açıklamaları düşmanca olarak değerlendirdik.
Acaba dün dostumuz olanlar, bizden önce bizim düşmanlarımıza ve içimizdeki terör odaklarına her türlü desteği vermiş olsalardı bizler Müslüman olarak bu duruma nasıl bakardık. İşte bu gün Suriye de yaşanan ve yapılanlar bu türden olaylardır. Birtakım farklı ülkelerden toplama olan ve Bobcuların, İslam coğrafyasının kaynaklarını sömürmek isteyen emperyal ve siyonların rüyaları gerçekleşsin diye bu toplama gruba her türlü desteği vermek, acaba dosta karşı gül uzatmak mıdır yoksa dostu arkadan hançerlemek midir!? Acaba bu olup bitenlerde düşmanca yaklaşımı kim yapmış oluyor dostumuz mu yoksa?!
Bu gün Suriye'ye karşı savaşan gruplar daha ilk günden ellerinde bulundurdukları ve Suriye'ye karşı savaştıkları silahları, füzeleri olmayan silah sanayilerinde mi ürettiler acaba? Bu silahları kimler, hangi ülkeler bunlara verdiler acaba! Bu silahları verenler hangi hedefler doğrultusunda bu silahları bu gruplara verdiler acaba! Aslında bu soruların tamamının cevabı üç aşağı beş yukarı bellidir.
Müslümanların kendi içlerindeki birlik, beraberlik, dayanışma ve diyaloglarının önemini bilmeyen yoktur. Zira bu konu Kur'ani bir konu olup Allah'ın emridir. Ancak ne yazık ki son zamanlarda Ülkemizde bulunan bazı Müslümanlar konunun eksenini değiştirmiş durumdalar.
İçinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayı münasebeti ile haber kanallarında iftar saatlerinde sözde üç dinin temsilcileri arasında geçen dayanışmadan, dialoktan övgü ve alkış tutularak söz edildiği bu günlerde kardeşlerimiz ile neden vahdet ve dialok içerisinde olamıyoruz ve neden kardeşlerimizle, komşularımız ile düşmanca tutum içerisinde olanlara karşı sesimizi yükseltmiyor aksine düşmanca tutum içerisinde olanları ya savunuyor veya yapılanlara susuyoruz.
Bölgemizde ve İslam coğrafyasında kaos ortamı yaratan ve dışarıdan yönlendirilen ve beslenen bu grubu destekleyenlerden bazıları şimdiden hedeflerini ve Suriye'yi ele geçirdikleri durumda neleri yapacaklarını kimseden sakınmadan açık açığa söylemektedirler. Suriye halkına ve Müslümanların huzuruna karşı kurulan "Şimr ve Yezid" örgütü ismi sizce manidar değil midir? Muharrem aylarında Aşura yas merasimlerine katılarak Aşura günü İmam Hüseyin'e yas ve matem yapan milyonlarca Ehlibeyt sevdalısına hoş görünen ve Emevi, Yezit zulmünü lanetleyen bazıları "Şimr ve Yezit" adına kurulan eşkıya çetelerini desteklerse bu yaman bir çelişki değil midir? Şimr ve Yezit adına kurulan bu örgütün yaptıkları cinayetlerin yanı sıra son zamanlarda "Sefa" adında bir Vahhabi kanalı, terör örgütü "Özgür Suriye Ordusu"na Hz. Zeyneb'in haremini patlatması için çağrıda bulunarak onları Ümeyye Oğullarının torunları olarak tanıtmaktadır.
Müslümanlar arasında fitne, fesat, tefrika ve mezhep çatışması çıkarmak için faaliyetlerde bulunan bu kanal her gün bu dalda bölücü açıklamalar ve çağrılar yaparak şunları söylemektedir "Ey Ümeyye Oğullarının torunları! Ey Muaviye ve Yezid'in takipçileri! Ey Özgür Suriye Ordusu mensupları! Seyyide Zeyneb'in haremini hedef alın onu ve tüm türbeleri ortadan kaldırın!"
"Özgür Suriye Ordusu" Emevilerin Torunları ve Muaviye ve Yezid'in takipçileridir.
Araştırmalara göre bu kanalın Kuveyt, Kahire ve Riyad'da merkez büroları vardır. Suudi Arabistan istihbaratı tarafından kurulan Vahhabi- Selefi kanalı "Sefa" "Özgür Suriye Ordusunu" "Şam'daki Ümeyye Oğullarının Torunları" olarak tanıtarak Şam'da bulunan Hz. Zeynep ve Hz. Rukayye türbelerine saldırmaya çağırmaktadır. Bu davet ve çağrılar sizce manidar değil midir!..
Acaba dün dostumuz olanlar, bizden önce bizim düşmanlarımıza ve içimizdeki terör odaklarına her türlü desteği vermiş olsalardı bizler Müslüman olarak bu duruma nasıl bakardık. İşte bu gün Suriye de yaşanan ve yapılanlar bu türden olaylardır. Birtakım farklı ülkelerden toplama olan ve Bobcuların, İslam coğrafyasının kaynaklarını sömürmek isteyen emperyal ve siyonların rüyaları gerçekleşsin diye bu toplama gruba her türlü desteği vermek, acaba dosta karşı gül uzatmak mıdır yoksa dostu arkadan hançerlemek midir!? Acaba bu olup bitenlerde düşmanca yaklaşımı kim yapmış oluyor dostumuz mu yoksa?!
Bu gün Suriye'ye karşı savaşan gruplar daha ilk günden ellerinde bulundurdukları ve Suriye'ye karşı savaştıkları silahları, füzeleri olmayan silah sanayilerinde mi ürettiler acaba? Bu silahları kimler, hangi ülkeler bunlara verdiler acaba! Bu silahları verenler hangi hedefler doğrultusunda bu silahları bu gruplara verdiler acaba! Aslında bu soruların tamamının cevabı üç aşağı beş yukarı bellidir.
Müslümanların kendi içlerindeki birlik, beraberlik, dayanışma ve diyaloglarının önemini bilmeyen yoktur. Zira bu konu Kur'ani bir konu olup Allah'ın emridir. Ancak ne yazık ki son zamanlarda Ülkemizde bulunan bazı Müslümanlar konunun eksenini değiştirmiş durumdalar.
İçinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayı münasebeti ile haber kanallarında iftar saatlerinde sözde üç dinin temsilcileri arasında geçen dayanışmadan, dialoktan övgü ve alkış tutularak söz edildiği bu günlerde kardeşlerimiz ile neden vahdet ve dialok içerisinde olamıyoruz ve neden kardeşlerimizle, komşularımız ile düşmanca tutum içerisinde olanlara karşı sesimizi yükseltmiyor aksine düşmanca tutum içerisinde olanları ya savunuyor veya yapılanlara susuyoruz.
Bölgemizde ve İslam coğrafyasında kaos ortamı yaratan ve dışarıdan yönlendirilen ve beslenen bu grubu destekleyenlerden bazıları şimdiden hedeflerini ve Suriye'yi ele geçirdikleri durumda neleri yapacaklarını kimseden sakınmadan açık açığa söylemektedirler. Suriye halkına ve Müslümanların huzuruna karşı kurulan "Şimr ve Yezid" örgütü ismi sizce manidar değil midir? Muharrem aylarında Aşura yas merasimlerine katılarak Aşura günü İmam Hüseyin'e yas ve matem yapan milyonlarca Ehlibeyt sevdalısına hoş görünen ve Emevi, Yezit zulmünü lanetleyen bazıları "Şimr ve Yezit" adına kurulan eşkıya çetelerini desteklerse bu yaman bir çelişki değil midir? Şimr ve Yezit adına kurulan bu örgütün yaptıkları cinayetlerin yanı sıra son zamanlarda "Sefa" adında bir Vahhabi kanalı, terör örgütü "Özgür Suriye Ordusu"na Hz. Zeyneb'in haremini patlatması için çağrıda bulunarak onları Ümeyye Oğullarının torunları olarak tanıtmaktadır.
Müslümanlar arasında fitne, fesat, tefrika ve mezhep çatışması çıkarmak için faaliyetlerde bulunan bu kanal her gün bu dalda bölücü açıklamalar ve çağrılar yaparak şunları söylemektedir "Ey Ümeyye Oğullarının torunları! Ey Muaviye ve Yezid'in takipçileri! Ey Özgür Suriye Ordusu mensupları! Seyyide Zeyneb'in haremini hedef alın onu ve tüm türbeleri ortadan kaldırın!"
"Özgür Suriye Ordusu" Emevilerin Torunları ve Muaviye ve Yezid'in takipçileridir.
Araştırmalara göre bu kanalın Kuveyt, Kahire ve Riyad'da merkez büroları vardır. Suudi Arabistan istihbaratı tarafından kurulan Vahhabi- Selefi kanalı "Sefa" "Özgür Suriye Ordusunu" "Şam'daki Ümeyye Oğullarının Torunları" olarak tanıtarak Şam'da bulunan Hz. Zeynep ve Hz. Rukayye türbelerine saldırmaya çağırmaktadır. Bu davet ve çağrılar sizce manidar değil midir!..
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012