Emekçileri savunan birçok sendika ve sivil toplum örgütü, çeşitli etkinlikler düzenleyerek ve yılda bir kez 'işçi bayramı' yaparak, emekçilerin sorun, hak, arzu ve taleplerini dile getiriyorlar. Ne var ki, bütün bunlara rağmen, emekçilerin sömürülmesine engel olunamıyor. Çünkü mücadele zemini, yöntemi ve amacı yanlıştır. Daha açık bir deyişle, çözüm, emekçileri sömüren sistem içerisinde aranıyor. Hâlbuki bir sorunu doğuran sistemde, o sorunun çözümü bulunamaz. Çözüm, mutlaka başka bir sistemle mümkün olabilir. Bu cümleden olarak şunu söyleyebiliriz: Emekçileri sömürme esası üzerine kurulmuş olan liberalizmde, emekçilerin sorunları asla çözülemez. Nitekim çözülemediği de gün gibi aşikârdır.Emekçilerin sorunlarının çözülebilmesi için ilkönce emeğin tanımı doğru yapılmalı ve ekonomi içerisindeki yeri doğru tespit edilmelidir. Emeği sadece bir üretim faktörü olarak görmek, insanı diğer üretim faktörleri gibi metalaştırmaktır. Maalesef, liberalizmde yapılan temel yanlışlık işte budur. Liberaller, emeği piyasanın bir elemanı gibi değerlendirerek, çıkmaz bir yola sapıyorlar. Ancak aklı başında olan herkes, azıcık düşününce şu sonuca varır: "İnsan emeği, işgücü piyasasında satılmak üzere üretilmez. Tamamen kurgusal olan işgücü piyasasını diğer piyasalar gibi, sandalye, ya da araba, ya da televizyon piyasası gibi görmek demek, işgücünün bir meta olmadığı bilgisini görmezden gelmek demektir. İşgücü satılacağı zamana kadar rafta tutulamaz, emek veren, gerçek dünyaya ait duygu ve düşünceleri olan insandan ayrı tutulamaz. Böylesi bir ayırım büyük bir indirgemecilik olur." (Bkz. P.B.Smit, M.M. Neef, Ekonominin Gerçek Yüzü, s.155).Ne yazık ki, bu indirgemecilik, emekçileri modern köleler konumuna düşürmüştür. Geçmişte savaş, köle edinmenin başlıca yollarından biri idi. Günümüzde adına köle denilmese bile, gerçekten insanlar köleleştiriliyor, bunun çok farklı yöntemleri bulunmuştur. Bir başka deyişle, kölelik de çeşitlendirilmiş, fakat ortak paydası aynen korunmuştur. O ortak payda, bir insanın bir şeyi yapmaya mecbur bırakılmasıdır. Şimdi soralım: Emekçiler, belli şartlar altında, belli bir ücretle çalışmaya mecbur bırakılmıyorlar mı? "Efendim, özgürlük var, çalışmasınlar" denilemez, zira emekçiler iki seçenekten birini kabule zorlanıyorlar. Şöyle ki, ya dayatılan şartlara rıza gösterip çalışacaklar, ya da açlığa mahkûm olacaklardır.Görünüşte insanlar, geçmişteki gibi zorla köleleştirilmiyor, ama emekçiler açlıkla tehdit edilerek köleliğe itiliyorlar. Karl Marks, bu gerçeği şöyle ifade eder: "Avrupa emekçilerinin gizli köleliğe hayranlık duyabilmeleri için Yeni Dünya'da açık bir kölelik gerekiyordu." Yeni Dünyalı köle tacirleri, Afrika'da insanları, hayvan avlar gibi avlayıp köle olarak Amerika'ya götürüyor ve köle pazarlarında satıyorlardı. "Küba'ya zenci getiren ilk geminin kıyıya yaklaşmasıyla, Amerika'nın son devletinde köleliğin yasaklanmasına kadar geçen dört yüzyıl içerisinde 20 milyondan fazla Afrikalı kadın, erkek ve çocuk vatanlarından kopartılıp denizaşırı ülkelere taşınarak köle olarak çalıştırıldılar." (Bkz. Jean Ziegler, Dünyanın Yeni Sahipleri, s. 27).İnsanları köleleştiren ve köle ticaretini en kârlı sektör haline dönüştüren Batılıların, kurduğu sistemlerden emekçilere bir hayır gelir mi? Buna inanmak kadar safdillik olabilir mi? Kısacası emekçiler, ancak ve ancak emekle sermayeyi eşit güçte kılan, dahası emeği, yani insanı ekonominin merkezine koyan bir ekonomi modelinde haklarına kavuşabilir. O model de, yerli ve yabancı birçok bilim adamının şahitliğiyle 'Milli Ekonomi Modeli'nden başkası olamaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018