Emekliler için hüsran yılı

Siyasilerimiz tarafından 2024 yılının "emekliler yılı" olacağı ilan edildi ama açıklanan zam oranına bakıldığında tam bir "hüsran yılı" olacağı kesin…

Sadece emekliler için mi? Elbette ki hayır, asgari ücretliler, memurlar, çiftçiler, besiciler, işsizler, hatta sanayiciler… kısaca topyekun millet için hüsran yılı.

Masrafların ENAG'ın enflasyonu oranında arttığı, maaşların ise TÜİK'in enflasyonuna göre arttığı bir ekonomide söyler misiniz mutlu olma ihtimali var mı? 

Hükümet yetkilileri, her fırsatta "Çalışanları, emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz" dedi ama yapılan zamlarla birlikte yine açlık sınırı altında kalan maaşlar gerçekte vatandaşların enflasyon altında ezildiğini gösterdi.

"Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz" der atalarımız, çok doğru, lafta ezdirmiyorlar ama pratikte ezdiriyorlar.

Şimdi dilerseniz özellikle emekli maaşlarıyla ilgili detaylara girelim.

TÜİK'in, Aralık 2023 enflasyonunu yüzde 37,57 olarak açıklamasıyla beraber emekli maaşlarının zam oranları belirlendi. Artış miktarı memur ve memur emeklileri için toplu sözleşme farkı da dahil yüzde 49,25, SSK ve Bağ-Kur emeklileri içinse yüzde 37,57 oldu.

Fakat aradaki bu artış farkı SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin tepkisine neden oldu.

Farkın kapatılması konusunda hükümet çalışmalar yapacağını söyledi ve sonuç olarak kabine toplantısından sonra bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan iyileştirmeleri açıkladı. 

Buna göre, yüzde 37,6'lık zamma 5 puan daha ilave edilip yüzde 42,6'ya çıkartıldı, ayrıca 7 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı 10 bin lira oldu.

Hükümet yetkilileri yüzde 42,6'lık zammı göstererek "Bak biz vatandaşları enflasyona ezdirmedik" diyorlar ama işin aslı öyle değil.

Çünkü yapılan yüzde 42,6'lık zam, kök aylığa ilave ediliyor, kalan açık ise Hazine'den karşılanıyor. Örneğin aralık ayında kök aylığı 6 bin lira olan bir emeklinin yeni zamla birlikte kök aylığı 8 bin 556 liraya yükseliyor, en düşük emekli maaşı 10 bin lira olduğu için 1444 lirasını Hazine karşılıyor. Temmuz ayında yapılacak zam da aynen kök aylığa yapılacak ve bu devran böyle devam edecek.

Daha basit ifade etmek gerekirse, emekli maaşı 7 bin 500 lira olan milyonlarca vatandaşımızın yeni zamla maaşı 10 bin liraya yükselmiş oldu. 

Artış oranı açıklandığı gibi yüzde 42,6 değil sadece yüzde 33. 

Diğer ifadeyle, TÜİK'in enflasyonuna bile ezilmiş vaziyette.

Bu noktada Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Başkanı Kazım Ergün'ün çok dikkat çekici bir değerlendirmesi var. Aktaralım: "TÜİK dahi geçen 6 aylık TÜFE oranını yüzde 37,57 olarak açıklamıştır. Yani TÜİK rakamı bile baz alınsa en düşük emekli aylığı 10 bin 318 lira olacaktı. Kaldı ki en düşük aylık ödemesinin 7 bin 500 lira yapıldığı Nisan-Aralık 2023 döneminde TÜFE artışı yüzde 46,3 düzeyindeydi. Buna göre de en düşük aylık ödemesi 10 bin 972 lira olmalıydı."

Yani TÜİK'in enflasyonuna göre bile emeklinin 972 liralık bir kaybı var.

Emekli maaşını açlık ve yoksulluk sınırı verileriyle karşılaştırmak gerekiyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunda milyonlarca işçiyi temsil eden Türk-İş'in Aralık 2023 araştırmasına göre, açlık sınırı 14 bin 431 lira, yoksulluk sınırı ise 47 bin lira. 9 ay süreyle 7 bin 500 olarak sabit kalan en düşük emekli maaşı 2023 sonlarına doğru açlık sınırının yarısına kadar düştü. Şimdi zamlı hali olan 10 bin lira da açlık sınırının oldukça altında kaldı. Milyonlarca emekli yine açlığa mahkum edildi.

Belirlenen bu maaşlar Anayasamızda ifade edilen "sosyal devlet" ilkesiyle de uyuşmamaktadır. Sosyal devlet, vatandaşların geçimini kimseye muhtaç olmayacağı şekilde garanti eden devlettir. Bugün 10 bin lira eline geçecek olan emekliler söyler misiniz açlık sınırı altında bu maaşla hangi ihtiyacını karşılayabilir?

Siyasilerimiz Anayasayı değiştirme gayretleri içindeler, esasında Anayasaya uysalar hiçbir sıkıntı kalmayacak.

Sosyal devlet ilkesine uyulsa, bunun gereği olan milli politikalar geliştirilse, o şartlarda asgari ücret ve emekli maaşı gibi maaşlar en az yoksulluk sınırı kadar olması gerekiyor. Yani Türk-İş'in verisine göre 47 bin lira…

Bu nasıl olur demeyin, Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) bunu rahatlıkla başarabileceği bir ekonomi programı var.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin yeni gelir kalemleriyle, sosyal devlet projelerinin uygulanmasıyla bu problem rahatlıkla çözülebiliyor.

Türkiye'nin en genç siyasi parti genel başkanı BTP lideri Hüseyin Baş'a ve kadrosuna fırsat verelim, bakın bu sorunlar kısa zamanda nasıl çözülüyor?

Yıllarca peşinden koştuklarınızın bu ve benzeri sorunlara hiçbir çözümleri olmadığını gördünüz, bırakın da bu sorunları çözebilecekler bu ülkeyi yönetsinler.

Artık oylarımız boşa gitmesin.