Önümüzdeki 7 gün, Türk spor tarihinin en önemli dönüm noktasını oluşturuyor. Ay-Yıldızlı ekibimiz, Cumartesi günü Slovakya, Çarşamba günü de İsveç ile iki kritik maç yapacak.
Millilerimizin işi gerçekten müşkül. Zorluk da önce grubun üçüncüsü, 4 gün sonra da birincisi ile karşılaşmak mecburiyetinde olmamızdan kaynaklanıyor. Fikstürün cilvesi bu. Milli takımımızın dikkat çeken bir handikabı da üst üste 2 maç kazanmakta sıkıntı çekmesi. Teknik Direktör Şenol Güneş de bunun farkında. İnşallah bu 'şanssızlık çemberi' önümüzdeki iki maçta kırılır.
Ay-Yıldızlı ekibimiz bu iki maçı koparacak güçte. Sakat futbolcumuz yok.
Hafta sonunda Ankaragücü karşısında başarılı bir futbol sergileyen kaleci Rüştü'nün durumunda biraz 'sıkıntı' varsa da, herhangi bir aksilik olmazsa bu sporcumuz 'üç direk arasını' muhafaza altına alacak.
İtalyan Ligi'nin ilk haftasında Perugia karşısında forma fırsatı bulumayan İnterli Hakan Şükür'ün performansını değerlendirebilecek veriler elimizde olmasa da, moralinin gayet iyi olduğunu TV ekranlarındaki görüntülerinden anlıyoruz.
İtalyan basınının büyük övgü ile bahsettiği Emre Belözoğlu ise cezalı olduğu için Slovakya maçında oynayamayacak. Oynasaydı Türkiye'nin en büyük kozu olacaktı kuşkusuz. Akıcı futbol stiliyle Emre'den İsveç maçında çok şey bekliyoruz. Hafta sonunda Manchester United gibi bir 'dev' karşısında kendi kalesine gol atarak, son dakikada takımını önemli bir galibiyetten mahrum eden defansımızın 'bey'lerinden Alpay'ın teknik ekip ve milli takımdaki arkadaşlarının desteğiyle bu sarsıntıyı atlattığından eminiz.
Yurtiçinden çağrılan futbolcuları da moralman etkileyebilecek olumsuz bir tablo olmaması da ayrıca sevindirici.
Sonuç olarak, Ay-Yıldızlı ekibimizin havasına tesir edecek, 'herhangi bir tatsızlık ya da olumsuzluk' olmaması, bu takımdan çok şeyler bekleyen Türk milletini ümitvar kılıyor.
Ancak bu milletin bahtiyar olabilmesi için 48 yıllık hasretin sona ermesi gerekiyor. Bu hasret de ancak önümüzdeki iki maç kazanılarak dindirilebilir. Millilerimiz de bu güç de, atmosfer de var. Futbolcular tarihe geçmek istiyorlarsa, 'terlerini son damlasına' kadar akıtmalılar.
Yolun 4'te üçünü katettik. Son çeyrek kaldı. Bunu da kazasız belasız atlatmalıyız. Yoksa böyle bir fikstür, böyle bir fırsat bir daha kolay kolay ele geçmez.
Millilerimizin işi gerçekten müşkül. Zorluk da önce grubun üçüncüsü, 4 gün sonra da birincisi ile karşılaşmak mecburiyetinde olmamızdan kaynaklanıyor. Fikstürün cilvesi bu. Milli takımımızın dikkat çeken bir handikabı da üst üste 2 maç kazanmakta sıkıntı çekmesi. Teknik Direktör Şenol Güneş de bunun farkında. İnşallah bu 'şanssızlık çemberi' önümüzdeki iki maçta kırılır.
Ay-Yıldızlı ekibimiz bu iki maçı koparacak güçte. Sakat futbolcumuz yok.
Hafta sonunda Ankaragücü karşısında başarılı bir futbol sergileyen kaleci Rüştü'nün durumunda biraz 'sıkıntı' varsa da, herhangi bir aksilik olmazsa bu sporcumuz 'üç direk arasını' muhafaza altına alacak.
İtalyan Ligi'nin ilk haftasında Perugia karşısında forma fırsatı bulumayan İnterli Hakan Şükür'ün performansını değerlendirebilecek veriler elimizde olmasa da, moralinin gayet iyi olduğunu TV ekranlarındaki görüntülerinden anlıyoruz.
İtalyan basınının büyük övgü ile bahsettiği Emre Belözoğlu ise cezalı olduğu için Slovakya maçında oynayamayacak. Oynasaydı Türkiye'nin en büyük kozu olacaktı kuşkusuz. Akıcı futbol stiliyle Emre'den İsveç maçında çok şey bekliyoruz. Hafta sonunda Manchester United gibi bir 'dev' karşısında kendi kalesine gol atarak, son dakikada takımını önemli bir galibiyetten mahrum eden defansımızın 'bey'lerinden Alpay'ın teknik ekip ve milli takımdaki arkadaşlarının desteğiyle bu sarsıntıyı atlattığından eminiz.
Yurtiçinden çağrılan futbolcuları da moralman etkileyebilecek olumsuz bir tablo olmaması da ayrıca sevindirici.
Sonuç olarak, Ay-Yıldızlı ekibimizin havasına tesir edecek, 'herhangi bir tatsızlık ya da olumsuzluk' olmaması, bu takımdan çok şeyler bekleyen Türk milletini ümitvar kılıyor.
Ancak bu milletin bahtiyar olabilmesi için 48 yıllık hasretin sona ermesi gerekiyor. Bu hasret de ancak önümüzdeki iki maç kazanılarak dindirilebilir. Millilerimiz de bu güç de, atmosfer de var. Futbolcular tarihe geçmek istiyorlarsa, 'terlerini son damlasına' kadar akıtmalılar.
Yolun 4'te üçünü katettik. Son çeyrek kaldı. Bunu da kazasız belasız atlatmalıyız. Yoksa böyle bir fikstür, böyle bir fırsat bir daha kolay kolay ele geçmez.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016