Bu hafta sizlere yenilebilir enerji kaynaklarımız hakkında bilgiler vererek, elektrik enerjisi için dışa bağımlı olmadan çözümler önereceğim. Ama öncelikle 10 Haziran 2001 günü Tandoğan meydanında, doğan güneşi, yenilenen umutları ve müjdeleri anlatmak istiyorum. Ülkemizin içerisinde geçtiği karanlık tünelin, nasıl bir aydınlık bahçeye dönüştürüleceğini Prof. Dr. Haydar Baş beyefendinin bizzat kendilerinden yüzbinlerce vatandaşımız izledi ve dinledi. Umutlu, umutlu bir ruh haliyle yeni haftaya başladılar. İçinde bulunulan krizin gerçek nedenlerini ve çözüm önerilerini dinlediler. "24 saat içerisinde krizi bitireceğini" anladılar. Dinleyenlerin kendilerine olan güveni arttı. Dolayısıyla da "YENİLENDİLER".
Şimdi de enerji politikalarımız için sizlere yenilenebilir enerji kaynaklarını anlatayım. Konusunda uzman, enerji bilginlerimizin de görmek istemedikleri bilgilerini hatırlatalım.
Ülkemiz kaynakları şu şekilde sıralanacaktır.
Hidrolik (nehirler) Enerji potansiyeli 430 milyar kw4/yıl
Güneş enerjisi potansiyeli 977.000 milyar kw4/yıl
Jeotermal (kaplıca) enerji potansiyeli 36 milyar kw4/yıl
Rüzgar enerjisi potansiyeli 400 milyar kw4/yıl
Deniz dalga enerjisi potansiyeli 150 milyar kw4/yıl
Bunların toplamını dikkatle incelediğimizde yılda 978.016 milyar kw4/yıl yani 123 milyon MW elektrik üretebildiğimiz bir kapasiteye sahip olduğumuz anlaşılacaktır.
Bunun yanında ülkemizde 130-140 milyar kw4 enerji tüketiliyor. Bunu 7 cent'le satıldığı düşünülürse 9 milyar $ USD para toplanıyor demektir. Sadece hidroelektrik santrellerinin üretim maliyetini düşünerek ki bu 3.4 cent/kw4 (1999) tır. Bu durumda halkımızın cebinden çıkan elektrik faturası bedelinin yarıya düşmesinin söz konusu olduğu apaçık ortadadır.
Ülkemizde yapılacak özelleştirmeler de hiç bir yabancı kurum hidroelektrik santraline girmek istememektedir. Onlar kolay yoldan kazanmanın peşinde olduklarından nehirler yerine ithal kaynaklarla elektrik üretip satmayı planlıyorlar. Örnek vermek gerekirse;
Doğalgaza dayalı elektrik üretimi; 5 cent/kw4, fuel-oil'e dayalı elektrik üretimi de 6 cent/kw4'e mal olmaktadır. Bu durum tamamen halkımızın cebine yansımaktadır.
Sonuç olarak; yenilebilir enerji kaynaklarımız bizlere sunulan büyük bir lütuftur. Bunları değerlendirirsek, hiç bitmez tükenmez enerjiye sahip olabiliriz. Nitekim dünya petrol rezervinin son 10 yılının kaldığı, doğalgaz rezervinin son 50 yılının kaldığı ifade edilirken, suyun, güneşin ve rüzgarın ömrünü bir tek Allah (c.c) bilebilir.
Güzel günlerin yakın olduğu, Tandoğan'da güneşin tekrar doğduğu ve Kuvayi Milliye ateşinin tekrar yakıldığı ülkemizin geleceği aydınlık olacaktır.
Şimdi de enerji politikalarımız için sizlere yenilenebilir enerji kaynaklarını anlatayım. Konusunda uzman, enerji bilginlerimizin de görmek istemedikleri bilgilerini hatırlatalım.
Ülkemiz kaynakları şu şekilde sıralanacaktır.
Hidrolik (nehirler) Enerji potansiyeli 430 milyar kw4/yıl
Güneş enerjisi potansiyeli 977.000 milyar kw4/yıl
Jeotermal (kaplıca) enerji potansiyeli 36 milyar kw4/yıl
Rüzgar enerjisi potansiyeli 400 milyar kw4/yıl
Deniz dalga enerjisi potansiyeli 150 milyar kw4/yıl
Bunların toplamını dikkatle incelediğimizde yılda 978.016 milyar kw4/yıl yani 123 milyon MW elektrik üretebildiğimiz bir kapasiteye sahip olduğumuz anlaşılacaktır.
Bunun yanında ülkemizde 130-140 milyar kw4 enerji tüketiliyor. Bunu 7 cent'le satıldığı düşünülürse 9 milyar $ USD para toplanıyor demektir. Sadece hidroelektrik santrellerinin üretim maliyetini düşünerek ki bu 3.4 cent/kw4 (1999) tır. Bu durumda halkımızın cebinden çıkan elektrik faturası bedelinin yarıya düşmesinin söz konusu olduğu apaçık ortadadır.
Ülkemizde yapılacak özelleştirmeler de hiç bir yabancı kurum hidroelektrik santraline girmek istememektedir. Onlar kolay yoldan kazanmanın peşinde olduklarından nehirler yerine ithal kaynaklarla elektrik üretip satmayı planlıyorlar. Örnek vermek gerekirse;
Doğalgaza dayalı elektrik üretimi; 5 cent/kw4, fuel-oil'e dayalı elektrik üretimi de 6 cent/kw4'e mal olmaktadır. Bu durum tamamen halkımızın cebine yansımaktadır.
Sonuç olarak; yenilebilir enerji kaynaklarımız bizlere sunulan büyük bir lütuftur. Bunları değerlendirirsek, hiç bitmez tükenmez enerjiye sahip olabiliriz. Nitekim dünya petrol rezervinin son 10 yılının kaldığı, doğalgaz rezervinin son 50 yılının kaldığı ifade edilirken, suyun, güneşin ve rüzgarın ömrünü bir tek Allah (c.c) bilebilir.
Güzel günlerin yakın olduğu, Tandoğan'da güneşin tekrar doğduğu ve Kuvayi Milliye ateşinin tekrar yakıldığı ülkemizin geleceği aydınlık olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Fuat Şengül / diğer yazıları
- En önemli katığımız ekmek / 13.07.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023