Milli gururumuzu okşayan bu klişeye hepimiz bayılırız. Ancak maalesef hurafeden ibaret.
Sokakları şen çocuk sesleriyle çınlayan, okullarda sınıflara 70-80 öğrenciyi ite kaka sıkıştırdığımız Türkiye ebedi sürecek sanıyoruz ama acı gerçeğe bakın;
Hâlâ duymayan bilmeyen kaldıysa tekrarlayalım: Türkiye nüfusunu doğumla yenileme imkanlarını kaybetmiş bir ülke,
Doğum sayısı ve doğurganlık hızı grafiğimiz insanın içini karartacak kadar kötü eğilimi gösteriyor.
2022 daha da beter: 1.62'ye düştük.
Sonuçları anlıyor muyuz?
Doğurganlık hızında AB ülkelerinin tamamından önde olduğumuz dönem 6-7 sene önce bitti.
Artık 6. sıradayız. Fransa, Çekya, Romanya, İrlanda, Danimarka önümüzde. Muhtemelen İsveç de bizi geçecek ve 7. sıraya düşeceğiz.
İzmir, Ankara şimdiden birçok AB ülkesinin çok arkasında.
Doğurganlık hızının düşmesi çeşitli faktörlere bağlı olarak gerçekleşebilir.
Türkiye'de doğurganlık hızının düşmesine etki eden bazı faktörler şunlar olabilir kanaatindeyim;
1. Kentsel yaşam tarzı:
Kentsel yaşam tarzı, genellikle daha yüksek maliyetler, küçük konutlar ve daha yoğun çalışma saatleri gibi faktörlerle ilişkilendirilebilir. Bu faktörler, çiftlerin çocuk sahibi olmayı veya daha az çocuk sahibi olmayı tercih etmelerine neden olabilir.
2. Ekonomik faktörler:
Ekonomik istikrarsızlık, işsizlik ve yüksek yaşam maliyetleri gibi faktörler de doğurganlık hızını etkileyebilir. Ekonomik zorluklar, çiftlerin çocuk sahibi olmayı veya daha az çocuk sahibi olmayı tercih etmelerine neden olabilir.
Bu faktörlerin yanı sıra kültürel ve toplumsal değişimler, aile yapısı ve değerler sistemi gibi etkenler de doğurganlık hızının düşmesinde rol oynamış olabilir.
Bizim ülke olarak en önemli kaynağımız insanımız iken niye aile yapısını pekiştirecek toplumsal bilgilendirmeler yerine bireyselleştiren ayrıştıran ve cinsel tercih sorgulamalarına iten çalışmalar gözümüze sokuluyor?
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023