Enflasyonu artırarak enflasyonla mücadele edilebilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen Kabine Toplantısı sonrası ekonomiyle alakalı konuştu, konuşmasında "ekonomik kurtuluş savaşı" ifadesini kullandı; gelenek bozulmadı, başta dolar olmak üzere döviz kurları rekor üstüne rekor kırdı. 

Erdoğan son üç yıldaki üç kur krizi sırasında da "ekonomik kurtuluş savaşı" ifadesini kullanmıştı. İlk söylediği tarih olan 16 Ekim 2018'de 5.78 olan dolar/TL kuru, ikinci kez söylediği 31 Ekim 2020'de 8.30 olmuştu. Bu son çıkışı sonrası ise once 12 lirayı aşan dolar kuru ilerleyen saatlerde 12.50 lirayı da solladı, 13.50 liranın üstünü test etti, ardından 12.70 lira seviyesinde devam etti. Euro ise 15 liranın üstünü gördü.

Ne demişti Sayın Erdoğan:

"Biz geçmişte uzunca bir süre denenmiş ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek faiz döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat, büyüme odaklı ekonomi politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız. Politika faizinin düşük tutulmasını, bunun için memnuniyetle karşılıyoruz."

Halbuki 20 yıllık AKP iktidarında ısrarla ve inatla uygulanan ekonomik sistem, faizin olmazsa olmaz kabul edildiği serbest piyasaya ekonomisi, diğer bir ifadeyle kapitalist ekonomiydi. Yapılan açıklamalarda bir taraftan bu sisteme devam edileceği vurgulanırken, faiz indirimi söylemleriyle de dolar kurunun yukarı yönlü hareketine ve rekorlar kırmasına sebebiyet veriliyor.

Bir taraftan bize para satanların dolar kurunu yükselteceği söylemler ve küçük eylemler ortaya koyup, diğer taraftan faiz karşıtıymış gibi davranmak pek tutarlı gözükmüyor.

Küçük eylemler, çünkü tüm faiz indirimlerine rağmen politika faizi yüzde 15 ile hala dünyanın en yüksek faiz oranlarından birisi.

Üstelik politika faizinin 1-2 puan düşürülmesi, üreticiye, sanayiciye yansımıyor.

Ülkemizde tek maliyet unsuru faiz değildir. Paramız dolar karşılığı basıldığı için finansal olarak, üretimimiz de ithalata bağımlı olduğu için üretimin her aşamasında dolara bağımlıyız.

Yani faiz kadar dolar kuru da Türkiye ekonomisi için bir maliyet unsurudur.

Hatta hammadde ve enerji fiyatları dolar kuruna bağlı olarak belirlendiğinden, dolar, sadece ürün fiyatlarını değil, maliyet unsurlarının fiyatlarını da artıran bir maliyet unsurudur.

Sayın Cumhurbaşkanı, faizleri indirmenin gerekçesini; yatırım, üretim, istihdam ve büyümeyi artırmak olarak ifade ediyor. Ama diğer taraftan faiz indirim sinyalleri ile yukarı fırlatılan dolar, maliyetleri de körüklediği için yatırıma ve üretime ciddi darbe vuruyor; bu işletmelerin kepenk kapatması anlamına geldiği için istihdamı da vuruyor. 

Başlangıçta enflasyonla sağlanan hormonlu büyüme ise, balon bir büyümedir, bu gidişat stagflasyona yani hem enflasyon hem de işsizliğe neden olacağı için ekonomik çöküş anlamına gelir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "enflasyonist büyüme" ile ilgili şu açıklamaları da oldukça dikkat çekici:

"Ülkemizde kurdaki hareketlerin de etkisiyle yükselen enflasyonla veya fiyat artışı ile sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Ama öncelikle sorunun adını doğru koymamız gerekir. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Buna karşılık sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerde ortaya çıkan fiyat artışı ise yatırımı, üretimi ve istihdamı doğrudan etkilemez. Tam tersine kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar. Ülkemizde yaşanan durum tam da budur. Yani fiyat artışıdır. Velev ki bunun adı enflasyon olsa bile dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz."

İlginç bir politika: Enflasyonla mücadele için dolar artışı ile enflasyon oluşturmak.

Elbiseye bulaşan boyayı zift ile temizlemek gibi bir şey!

Ülkede ekonominin her sahasında büyük bir endişe ve korku hakim. Kimse gidişatı öngöremiyor. Böyle endişe ve korkunun olduğu ekonomik bir atmosferde sizce üretici üretim yapabilir mi? Hangi üretimi ve satışı yaparsa yapsın, TL değer kaybından maruz kaldığı zararı bununla kapatabilir mi?

Siyasiler, yatırım, üretim, büyüme derken, vatandaşı üretimden tamamen koparacaklar, gidişat bu yönde.

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Bursa İl Kongresi'nde dediği gibi: "Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman, Yükseliş bilmem ne... Ama izlediğimiz en sıkıntılı dizi 20 seneden beri 'Yıkılış Türkiye'. İşte biz bugün bu yüzden buradayız. Bu yıkılışın önüne geçmek için, bu yıkımı durdurmak için buradayız."