Başbakan R. T. Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın konuşmasının şokunu henüz üzerinden atlatamamış görünüyor.Erdoğan, Kılıç'ın konuşmalarına dün "derin duygusal tepki" veriyor. Şu kadar diyor Erdoğan:"Konuşma, benim üzülerek dinlediğim bir konuşmaydı. Bu konuşmanın altından da Sayın Başkan ömrü boyunca kurtulamayacak."Aslında bu "üç duygusal satır" hem çok şeyi anlatıyor, hem de Erdoğan'ın iç dünyasını yansıtıyor.Erdoğan, Başkan Kılıç'ın "hukuk devleti zaafiyeti ve adalete güven problemleri" eksenli yaptığı somut tespit ve ikazlar hakkında tek kelam etmedi.AKP hükümeti, bundan sonra duygusal ve konjonktürel siyasi adımlar atmak yerine; akl-ı selim üzere, devlet erkanı ve toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde yürümelidir. Bu bağlamda Başkan Kılıç'ın tespitleri, dost acı söyler, kabilindendir.Elini vicdanına koyan ve vicdanını AKP cüzdanına kaptırmayan her fert, Kılıç'ın konuşmasını gerekli ve yerinde, hatta zaruri olarak değerlendirmektedir.Onurlu bir hayat için, hukuk güvenliğinin egemen olduğu bir devletin varlığına ihtiyaç var, dedi Başkan Kılıç? Yanlış mı?!Hukuk devletinin en belirgin bir özelliği de, tasarruflarının öngörülebilir, ulaşılabilir açık ve şeffaf olmasıdır, dedi? Yanlış mı?!Hukuk devletinin odağında esas itibariyle iktidar gücünün keyfi davranışlarının sınırlandırılması var, dedi Başkan? Yanlış mı?!"Haklı bir neden olmaksızın, kamu yararı gözetilmeden, siyasal amaçları gerçekleştirmek düşüncesiyle yazılı hukuk kurallarında çok sık aralıklarla yapılan değişikliklerin, toplumda hukuk güvenliğini sağlayabileceğinden bahsedilemez" dedi sayın Kılıç... yanlış mı?!"Hukuk devletinin temel direği olan yargı, aynı zamanda devletin vicdanı olarak da tanımlanır. Bu vicdanın, siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgaline uğraması nedeniyle toplum hayatına verilen zararların acı örnekleri, hafızalardan henüz silinmemiştir" dedi Başkan? Yanlış mı?! "Yargının vicdanını işgal edenlerin kimliği, düşüncesi ya da kutsalları ne olursa olsun bu sonuç değişmeyecektir. Dün hak ihlaline uğramış mağdurlarla, bugün aynı ihlalleri yaşayan mağdurların kimliklerinin farklı olması bu bakışımızı asla etkilemeyecektir" dedi Kılıç? Yanlış mı?!"Kamu gücünü etkili bir şekilde kullanan yargı, siyasi ve ideolojik yapılanmaların hedefinde her zaman 'ele geçirilmesi gereken bir kale' olarak görülmüş, ele geçirenler de kendi vesayet sistemini dayatmanın çabasına düşmüştür? Bu anlayış ve işgalden kurtulmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması hayaldir" dedi Başkan Kılıç? Yanlış mı?!"Vesayet altındaki bir yargıdan hukuk güvenliğini sağlaması da beklenemez. Böyle bir sistem, yönetenlerin güvenliğini sağlarken; ötekilere de ancak, korku, endişe ve umutsuzluk verebilir. Korkunun ve endişenin hakim olduğu iklimlerde de özgür vicdanlar üretilemez" dedi Başkan? Yanlış mı?!Başkan Kılıç "Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir ve olmamalıdır. Son dönemde yargı, bu konuyla ilgili olarak "paralel devlet" yada "çete" diye nitelendirilen çok vahim, çok ciddi ve çok ağır bir suçlamayla karşı karşıyadır. Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir. Bugün itibariyle bırakınız ceza davalarını, en basit alacak davasına ilişkin kararlar bile tartışmaya açılmış ve yargıya olan güven ağır yara almıştır. Başta yargı ve yürütme organları olmak üzere herkes bu iddialarla ilgili bilgi, belge ve delilleri zaman geçirmeden ortaya koymak zorundadır. Gerek yargıda, gerekse yürütme organı içinde var olduğu iddia edilen bu kişilerin başka illere tayin edilerek ya da yerlerini değiştirerek sorunu çözmenin anlamsızlığı açıktır" dedi? Yanlış mı?!"İddia edilen kayıt dışı yapılanma, yargı mensupları arasında korku, endişe ve gelecekle ilgili belirsizliklerin doğmasına, aralarında olması gereken mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak olan yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı 'vicdan yolsuzluğu'dur" tespitini yapmıştır Kılıç? Yanlış mı?! Belki daha farklı isimlendirebilirsiniz; ama yanlış değil!"Kamu gücüne sahip olanların topluma sunduğu hak ve özgürlükleri, lütuf ya da bağış düzleminde değerlendirmesi düşünülemez. Farklı olanların hak ve özgürlüklerine karşı kimse, ev sahibi edasıyla duruş da sergileyemez. Yetmiş altı milyonun her ferdi bu evin sahibi ve Anayasa ile teminat altına alınmış hakların kullanıcısıdır" dedi başkan Kılıç? Yanlış mı?!Dahası var? sonra değiniriz.Anayasa Mahkemesi Başkanının bütün bu tespitlerine, vicdan sahibi sivil-asker 75 milyon imza atıyor. Sayın Erdoğan ve AKP vekilleri atmıyor mu?! Zannetmiyorum? Erdoğan'ın, Kılıç şokunu atlatamaması da bundan!AKP hükümeti, vicdan ile siyasi ihtiras arasında gidip-geliyor? Biraz akl-ı selim düşünseler, biraz üzerlerindeki siyasi ihtiras ve küresel baskılardan sıyrılıp vicdanlarının derin sesine kulak verseler; onlar da başkan Kılıç'ın tespitlerin altına imzayı basarlar. Kendilerine çeki düzen verirler. Aksi halde vay Türkiye'nin haline?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019