Erdoğan'ın çıkışı, Apo'nun yol haritasının

Başbakan Tayyip Erdoğan, kendi tarihsel tecrübelerimiz, asırlardan bu yana süregelen bölgesel stratejik konumumuz ve potansiyel gücümüz çerçevesinde "milli bir tefekkür ve milli bir strateji ameliyesi"nden uzak kaldığı nispette hem kendini, hem de Türkiye'yi riske ediyor. Erdoğan, kendi medeniyetimizin sunduğu köklü argümanlardan istifade etmek yerine, "AB ve ABD'nin aklı"yla siyasi yürüyüşünde ısrar ettiği nispette, hem kendinin, hem de Türkiye'nin, hem de bölgemizin geleceğini riske atıyor. Böylece hem milletimizin, köklü "medeniyetimizden beslenen birlik şuuru" kayboluyor, hem de asırlar boyunca et ve tırnak gibi iç içe olmuş, hısım olmuş, akraba olmuş, birbirinin dayısı-halası olmuş, hülasa "tek millet" olmuş vatan evlatlarının "demokratikleşme dürtüleri"yle "ecnebilerin istismarına açık" hale geliyor.Başbakan, "Kürt sorunu" dedi ve kuyuya bir taş attı.Bugüne kadar, bu taşı Türkiye'yi etnik parselasyona tabi tutmaya çalışan AB atıyordu, Kuzey Irak'ta Kürdistan'ı oluşturan ABD atıyordu. Bu taşı, eli kanlı PKK atıyordu. Zanagiller atıyordu. Dağdaki Murat Karayılan atıyor, İmralı'daki Apo atıyor. Başbakan, Ankara ve Diyarbakır'dan "devlet kuyusu"na attığı bu "Kürt sorunu" taşının ne olduğunu somut olarak ortaya koymalıdır. Ortaya koymalıdır ki, "küresel ve yerel bölücülerin yıllardan beri attıkları taş"tan Erdoğan'ınkinin ne farkı var, görelim?  Başbakan, "Devlet, bugüne kadar hatalar, yaptı. Bu hatalar birgün düzeltilir. Benim rüyam bu?" derken neyi anlatmak istediğini açık seçik ortaya koymalıdır. Bugüne kadar şu kadar şehit veren ve vermeye devam eden devlet ve millet ne hata yapmıştır, nerede hata yapmıştır, Erdoğan bunun alt başlıklarını açmalıdır.Bu hataları nasıl düzelteceğini, etnik parselasyoncu AB'nin ve Kürdistan'ın kurucu hamisi ABD'nin bu bağlamdaki taleplerİyle Erdoğan'ın rüya düzenlemelerinin örtüşüp örtüşmediğini Başbakan çok net olarak önümüze koymalıdır.Aksi halde Başbakan'ın, kerameti kendinden menkul üç-beş "seçmece aydın"ın çiziktirdiklerini, Apo'nun 2003'te deklare ettiği mavallarla örtüşüp örtüşmediğine dahi bakamadan "bir devlet politikası" diye ilan eylemesi, Erdoğan'ın ve etrafına konuşlanmış üç-beş seçmece aydının değil, 70 milyonluk Türk milletinin dahi taşıyamayacağı faturaları önümüze getirir. Erdoğan'ın etrafındaki bir avuç aydın, "Devlet özür dilemiştir" demektedir; devlet kimden, neden özür dilemiştir? Bu ne özrüdür?Terör, dünün 30.000 - 40.000 şehidi üzerine bugün hala her gün 3-5 can alıp gidiyor; Başbakan, "devlet yanlış yaptı" diyor. Bunun adı "demokratikleşme talebi" olamaz, bunun adı "Kürt sorunu" olamaz.Bu ülkede, kim kime, sen Kürtsün, sen Lazsın veya sen Çerkezsin Cumhurbaşkanı olamazsın dedi?Bu ülkede, kim kime sen Kürtsün, sen Lazsın, hatta sen Ermeni kırmasısın, sen Rum bozmasısın Başbakan olamazsın dedi?Diyarbakır'a Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş Osman Baydemir, "insanlar, meclise girebilmeli ve kendini ifade edebilmelidir" derken, Erdoğan ile aynı şeyleri mi söylemektedirler? Büyükşehir'e başkan olan, niye devlete başkan olamasın; olamıyor mu?Bu ülkede, kim kime, senin büyük ninen Fatuli, senin büyük deden Havuli sen bakan olamazsın, Başbakan olamazsın dedi?Bu ülkede, kim kime, sen Kürtsün milletvekili olmazsın dedi. Bu ülkede, kim kimin tavuğuna sen Kürtsün diye kış dedi?Hiç kimse dememiştir, demez, diyemez.Milletimizin tanımı Lozan'da yapılmıştır; gayr-ı Müslim vatandaşlarımız dışındaki tüm vatan evlatları bu devletin sahibidirler, bu ülkenin sahibidirler, Türk milletinin ta kendisidirler.Bu gerçeği AB, ABD ve onların yerli oyuncakları dışında hiç kimse tartışmaya dahi açmamıştır.O halde Erdoğan'ın kastettiği "Kürt sorunu" nedir? Bu tanımlamanın, Apo'nun tanımlamasından farkı nedir?AKP iktidarının, ABD'nin aklıyla "dağdakileri af edip topluma kazandırma" yasası hazırladığı 2003 Temmuz''unda, Apo, "Kürt sorununun" çözümü için İmralı''dan 8 maddelik bir "yol haritası" gönderdi. Apo'nun bu haritası ile Başbakan Erdoğan'ın cümlelerinin örtüşüp örtüşmediği tahlile değer bir konudur.Apo'nun "PKK'yı siyasallaştırma" bağlamındaki yol haritasından bazı başlıkları hatırlayın:1-Kürt kimliğinin anayasa ve yasalarda kabul edilmesi temelinde demokratik, siyasal haklarının tanınması, düşünce ve örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması,2-Kürtlerin kısıtlama olmaksızın dil ve kültürel haklarının tanınması, bu hakların hiçbir şekilde kısıtlanmaması ve özgürce ifadesi,3-Cumhuriyetin bilinen temel niteliklerini özde benimseyenlerin, demokratik siyasal yaşama girmesi için dönüşünün sağlanması. Cezaevindekiler, dağdakiler ve yurtdışındaki siyasal sürgünlerin bu çerçevede sürece katılması, 4-Faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kayıpların ve diğer ağır insan hakları ihlallerinin sorumlularının açığa çıkarılıp cezalandırılması, mağdurların maddi-manevi kayıplarının karşılanması,5-Köy koruculuğunun ve çetelerin lağvedilmesi, kontra örgütlerin tasfiyesi,6-Köye dönüşlerin sağlanması için idari, hukuki ve ekonomik desteğin yapılması,7-Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılarak, demokrasinin derinleştirilmesi?"Apo, "Kürt sorunu"nu böyle somutlaştırmıştı. Ardından da "meşru savunma hakkı" ve Türk Devleti''nin "özür dilemesi" şartını eklemişti.Erdoğan'ın Diyarbakır çıkışı, Apo'nun bu haritasının neresine düşmektedir?Önce bunu belirleyelim; ondan sonra Başbakan'ın pozisyonunu konuşalım.