Başbakan R. T. Erdoğan, "BOP ve küreselleşme" meseleleri ve "dinlerarası diyalogun kaynatılıp koyulaştırılmış hali olan medeniyetler ittifakı" işleri yüzünden "Türkiye'nin meselelerine vakit ayıramadığı" tartışmasız bir gerçek?Dolayısıyla Erdoğan'ı "zaten ilgilenemediği Türkiye'nin meseleleri"nden kurtarıp, Kemal Derviş gibi BM'nin bir köşesinde görevlendirmek daha reel olur herhalde. Aksi halde dış seyahatlerinin ve bu arada sahnelediği iç politik şovlarının götürüsü, getirisini bine katlıyor, astarı yüzünden pahalıya patlıyor.Önce milletimize oldukça kabarık faturaya patlayan iç şovundan birine bakalım. Erdoğan, birkaç hafta önce Samsun'da nikah şahitliğiyle meşhur Berlusconi ve Putin ile "gaz şov" yaptı. 2003 Şubat'ında ilk gazı aldığımız Mavi Akım'ın şovu şimdi yapıldı? Erdoğan'ın bu "gaz şovu" esnasında, Samsun'daki bir tek aboneye dahi doğalgaz verilmiş değildi. Hani o gün, bir aboneye gaz verilmiş olsa, Samsun doğalgaz kullanmaya başladığı için şov yapıldı, eyvallah, dersiniz? Öyle bir şey de yok.Putin'le gaz şov yapan Erdoğan'ın halini gören, zanneder ki, Rusya ile indirim anlaşması yapıldı? Nerede? Erdoğan, öce Temmuz 2005'te Rusya seyahatinde, ardından da Samsun'daki "gaz şov" esnasında indirim talep ediyor. Erdoğan'ın "Bush'un stratejik ortağı ve yakın dostu" olduğunu çok iyi bilen Putin, "Gaz fiyatını bir ruble dahi aşağı indiremeyiz, bilakis petrol fiyatlarının artması yüzünden gaz fiyatını daha da artırmamız gerekebilir" karşılığını veriyor. Erdoğan, gaz şova aynen devam ediyor.Türkiye, Rusya'dan doğalgazın bin metreküpünü 196 dolara alırken, aynı gazı Gürcistan 68 dolara, Ukrayna 56 dolara, Ermenistan 50 dolara, Belarus ise 47 dolara alıyor.Bu arada AKP hükümeti, Rus Gazprom ile imzaladığı anlaşma ve kontrat devrine dair kabul ettiği düzenlemelerle "doğalgazda resmen kapitülasyonları geri getirmiş" oldu. Enerji Bakanı Hilmi Güler'in ifadesi ile, doğalgazda belli ülkelerin "tahakküm"ü ve "kontrol"ü altına girmiş olduk. AKP'nin doğalgazdaki özelleştirme yasası, kapitülasyonları geri getirdi. Erdoğan ise "gaz şov"a ve seyahatlere devam ediyor.İlkesizlik, çözümsüzlük ve en az bu ikisi kadar önemli olarak AB, ABD ve IMF lobilerinden akıl almak yüzünden en temel devlet politikalarını eline-ayağına dolayan Erdoğan, tıkandığı noktada dışarıya kaçıyor, çareyi ABD'ye, yeni Zelanda'ya, Avustralya'ya kapak atmakta buluyor.Erdoğan, 70 kişilik bir heyetle çoluk-çocuk davar doluk 10 gün Yeni Zelanda ve Avustralya'daydı. Ne oldu, ne elde ettik, Türkiye ne kazandı? Hiçbir şey?Erdoğan, coğrafya bilgisini artırdı o kadar.Bölgemiz kaynıyor, Irak kanıyor, kavruluyor. PKK-Kürdistan devlet kurdu, tarumar oldu Türk yurdu, İslam yurdu? Erdoğan turda; Türkiye'nin ve bölgemizin meselelerine Yeni Zelanda kadar uzak.Yazık değil mi bu yüce millete, yazık değil mi bu yüce medeniyete, yazık değil mi? Elbette yazık.Yeni Zelanda'ya Erdoğan'ın başkanlığında çoluk-çocuk doluşan AKP hükümeti, Dünya Ticaret Örgütü'nün Hong Kong'taki "Dünya Tarım Zirvesi"ne Tarım Bakanlığı'ndan bir Allah kulunu göndermiyor. Bu kadarına da pes doğrusu? Tesadüfe bakın ki, dünya, tarım için zirve yaparken, biz de AB ile "Türk tarımını yok etme ve tarımla geçinenlerin sayısını 25 milyondan 10 milyona düşürüp Türk köylüsünü ve Türk çiftçisini açlığa mahkum etme müzakeresi" sürecindeyiz. Hong Kong'da ise, kendi çiftçilerine yüzlerce milyar dolarlık tarım sübvansiyonları uygulayan global güçler, az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin üç kuruşluk son tarım sübvansiyonlarını dahi kesmeye matuf liberalizasyon kararları alacaklar, alıyorlar. Türk ve dünya tarımının problemlerinin bakanlar ve üst düzey bürokratlar düzeyinde ele alınacağı böylesi bir Dünya Tarım Zirvesi'nde Türkiye'nin Tarım Bakanlığı'ndan tek temsilci dahi yok? Buna "skandal" demek dahi hafif kalır; başka bir adı olmalı böyle bir hükümet ve seyahat tarzının? Şu anlaşılmıştır ki; artık "seyyah bir Başbakan"ın ve "seyyar bir hükümet"in Türkiye'ye vereceği bir şey yoktur.Bu seyahat ve hükümet tarzının neresinde milletin yararına bir adım var Allah aşkına? AKP hükümetinin "Türkiye'yi tamamen bitirmek" için daha neleri yapması lazım?Bu vahim gidişata ve yaz-boz hükümet tarzına, akl-ı selim sahipleri "dur, yeter artık" demez ise, devletin ve milletin hali nice olur!Televole iktisatçılarının kulağına kaçan Milli Ekonomi Modeli suyu onları dahi ayıktırdığına, jetonlarını birer birer düşürüp "Bugüne kadar hep şakşakçılık yaptık ama, bu AKP'nin gidişatı hiç de hayra alamet değil?" dedirttiğine göre, aklın ve kurtuluşun yolu belli olmuştur? Bu sefer Milli Ekonomi Modeli iktidarı, bu sefer BTP.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019