FATİH HAYDAR GÜNER - Petro-Dolar Tuzağından Kurtuluş: Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Vizyonu

Bir zamanlar dünya ekonomisi, somut bir gerçeğe dayanıyordu: altın. Parlak, değerli ve elle tutulur… İnsanlar, paralarının karşılığında gerçekten bir şey aldıklarını biliyorlardı. Ama sonra bir masa kuruldu, kağıtlar imzalandı ve yeni bir düzen başladı: Bretton Woods. İkinci Dünya Savaşı'ndan zaferle çıkan ABD, elindeki devasa altın rezervleriyle oyunun kurallarını belirledi. Dolar, altına endekslendi. 1 ons altın, 35 dolar oldu. Ve dünya, ABD'nin para birimini kendi kaderiyle eş tuttu.

Ama hiçbir hikâye sonsuza kadar sürmezdi. 1960'lara gelindiğinde, işler değişmeye başladı. ABD, Vietnam'da savaşırken para musluklarını sonuna kadar açtı. Basılan dolarlar, altın rezervlerini çoktan aşmıştı. Dünya, bu illüzyonu fark etti. Ve bir gün, 15 Ağustos 1971'de, Richard Nixon çıktı ve dedi ki, "Artık dolar, altına endeksli değil." İşte o gün, dolar kâğıttan bir inanca dönüştü. "Nixon Şoku" dedikleri bu olay, Bretton Woods sisteminin tabutuna son çiviyi çaktı.

Peki, dolar şimdi neye dayanacaktı? İşte burada, devreye petrol girdi. 1970'lerde, Suudi Arabistan'la gizli bir anlaşma yapıldı. Karşılığında ABD'nin korumasını alan Suudiler, petrolü yalnızca dolar üzerinden satmayı kabul etti. Derken diğer OPEC ülkeleri de bu oyuna dahil oldu. Ve böylece 'petro-dolar' doğdu. Dünya, petrol almak için dolar biriktirmek zorunda kaldı. Doların artık altın gibi bir dayanağı vardı ama bu sefer yerin altındaydı.

Bu sistem, ABD'ye muazzam bir güç kazandırdı. Ancak, Türkiye gibi ülkeler için başka bir anlama geliyordu: ekonomik bağımlılık. Petrol ithal ettikçe dolar tüketiyor, dolar tükettikçe borçlanıyorduk. Faiz sarmalı, enflasyon ve krizler peşimizi bırakmıyordu. Peki, bu kısır döngüden çıkış var mıydı?

İşte tam burada, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli sahneye çıkıyor. Bu modelin söylediği şey aslında çok basit:

1. Ekonomiyi, uluslararası finans baronlarının değil, halkın çıkarına göre yönetmek.

2. Yerli üretimi teşvik edip, ithalata olan bağımlılığı kırmak.

3. Faizsiz finans modeline geçmek ve döviz kıskacından kurtulmak.

4. Milli kaynakları harekete geçirerek, borç ekonomisini sona erdirmek.

Bugün dünya değişiyor. BRICS ülkeleri, doların hükmünü sarsmaya başladı. Rusya, Çin, Hindistan kendi paralarıyla ticaret yapmaya yöneliyor. Türkiye de bu adımı atmazsa, hep başkalarının yazdığı senaryoda figüran olmaya mahkûm kalacak.

Gerçek özgürlük ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabilir. Ve bugün, bu davayı Türkiye'de içtenlikle yürütebilecek tek siyasi oluşum Bağımsız Türkiye Partisi'dir. Hüseyin Baş'ın önderliğinde, ülkenin bu prangaları aşması mümkündür. Çünkü ekonomi yalnızca sayılardan oluşmaz. Ekonomi, bir ulusun geleceğidir.