FETÖ darbesinden ders çıkarmak

 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'da gerçekleştiği darbe girişimi milletin iradesiyle geri püskürtüldü. Bu noktada en güzel değerlendirmeyi Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yaptı. 
Gazetemizde yayınlanan "Milletin demokrasi zaferi" başlıklı makalesinde Sayın Baş, "15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe girişimi, Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren Türk milletinin halen bir bilek ve bir yürek olduğunun ispatıdır. Tankların önüne silahsız bir şekilde göğsünü siper eden Türk milleti, seçilmiş iradesi dışında bir güç tanımadığını göstermiştir" ifadelerini kullandı.
Bu tür darbeler ne ilktir ne de son olacaktır. Ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanlar bugün FETÖ'yü kullanmışlardır yarın başka bir taşeronu kullanacaklardır. Tarihi bir gerçektir ki ülkemizi istikrarsızlaştırmak, devletimizi zayıf düşürmek, milletimizi paramparça yapmak ve birbirine düşürmek, nihayetinde vatan toprağımızı ele geçirmek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Ama ne var ki, Prof. Dr. Baş'ın önemle altını çizdiği gibi uyuyan aslan uyanmış, millet iradesinin şamarı bu menfur hesapları alt üst etmiştir.
Millet olarak bizlere düşen bir görev daha vardır ve bu en az darbeyi püskürtmek kadar önemlidir; o da bu son yaşanan FETÖ kalkışmasından ciddi dersler çıkartmaktır.
Öncelikle, bize tehlikelerden haber veren ferasetli ilim adamlarına kulak vermeliyiz. Onların uyarılarını dikkate almalıyız. Prof. Dr. Baş, 1998 yılından bu yana yaklaşık 20 yıldır FETÖ hakkında ikazda bulunmaktadır, onların Dinlerarası Diyalog adı altında Vatikan destekli yürüttüğü bölücü ve işgal amaçlı faaliyetlerine karşı mücadele vermektedir. Ve bu uğurda Sayın Baş büyük fedakarlıklar yapmıştır. 
Sayın Baş'ı o günlerde dinleseydik, bugün hem böyle kanlı bir darbe girişimi olmayacaktı, hem de kurumlar bu kadar kirlenmeyecekti.
FETÖ'yü bir maşa ve Truva atı olarak kullanan perde arkasındaki asıl iradelerin belirlenmesi ve bunlara karşı önlem alınması şarttır. Bu asıl iradeler tespit edilip önlem alınmadığı takdirde, sadece maşa olan FETÖ'nün uzantılarını temizlemeye çalışmak belki fayda sağlayacaktır ama tam neticeye ulaştırmayacaktır.
Prof. Dr. Baş bu noktada şunları söylemektedir: "FETÖ, kalkışmada yer almakla beraber, tek başına bu işi yapacak kudrette ve cesarette olamaz. Maşa olarak kullanılan örgütün ardındaki gizli ellerin de ortaya çıkarılması ve milletin asıl düşmanı görerek ayık olması şarttır."
FETÖ'yü kullanan iradeler konusunda basında çıkan son açıklamalar önemlidir.
FETÖ'nün lideri terörist başı Fetullah Gülen, ABD'nin New York Times gazetesine kendi adıyla yazdığı makalede bir itiraf niteliğinde şunları yazmaktadır: 
"Batılı demokrasilerin ılımlı Müslümanlara ihtiyaç duydukları bir dönemde, 'hizmet' içindeki ben ve arkadaşlarım Batının yanında yer aldık."
Esasen 1998 Vatikan ziyaretinden sonraki süreç ve bu süreçte ortaya koydukları zaten  FETÖ'nün hep Batının yanında, İslam dünyasının ve Türk milletinin karşısında olduğunu açıkça gösteriyor.
Makalesinde, "Türkiye'ye gönderilmesi durumunda adil yargılanmayacağını" ?kanlı darbe girişiminden sonra nasıl bir yargılanma bekliyorsa- öne süren Gülen, "ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a istediğini vermeye direnmeli" ifadelerine yer verdi.
Yani FETÖ lideri Gülen, anlayacağımız şekliyle, "Emrinize amadeyim, beni kullanın, iade etmeyin" mesajı verdi. Burada, bizzat terörist başının ifadesiyle maşayı tutan iradenin ABD olduğunu görüyoruz. Rusya'dan gelen açıklamalar da bu gerçeği doğrular mahiyette?
"Gülen ağını CIA'nın kendisi oluşturdu" diyen Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Araştırma Görevlisi Ruslan Kurbanov, "Gülen'in Yeşil Kart başvurusunun reddi yönündeki kararın düzeltilmesi için açılan davaya destek verenler arasında CIA eski çalışanları George Fidas ve Graham Fuller, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz gibi isimler var" ifadelerine yer verdi.
Rusya parlamentosu alt kanadı Duma Milletvekili ve Duma Eğitim Komisyonu Başkanı Vyaçeslav Nikonov da "Bu darbe girişiminde Amerikan izi var. Gülen'in CIA için çalıştığını ve çalışmaya devam ettiğini herkes epey zamandır biliyor. Gülen'i iade etmeyecekler" dedi.
Dikkat edilirse, FETÖ'leri oluşturan, onları darbe yapacak kadar güçlendiren maalesef taşeron mantıktan kurtulamayışımız, Atatürk'ün bizlere miras bıraktığı tam bağımsızlık ve millilik çizgisinden sapmamızdır. Halbuki "manda ve himaye kabul edilemez" ölçüsü varlığımızın sebebi olan İstiklal Harbi'nin de temeliydi.
Bu anlayıştan kurtulmadığımız müddetçe bir FETÖ gider bir başkası gelir ama zarar gören hep ülkemiz ve vatanımız olur.
Tam bağımsız milli bir devlet olmak, milli iradeyi tam manasıyla hakim kılmak, demokrasiyi tam manasıyla yaşamak, Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi ile mümkündür.
Böyle bir çözümle kenetleşen Türk milleti, devletiyle milletiyle, milletine hizmet eden siyasetiyle, askeriyle, polisiyle tek bilek tek yürek olur, ülkemizi onlarca yıl gerilere götüren kanlı darbeler de artık tarih olur.