"Kendime firâr" ederim ya bazen!
Kurnaz korkaklar veya korkak kurnazlar; "Hadi! Değişelim?gelişelim!" diye tahrike başladılar hemen!
Türkiye'de on dört yıldır tanınamayan bakanlardan, vekillerden özür dileyerek başlarsam takîyyemi kimse fark etmez diye de taktik veriyorlar! Taktikte haksız değiller! Şimdiye kadar hep tanınanlara saldırmışım ya! Tanınmayı beceremeyenlerden özür dilersem kimse üzerine alınmazmış ve özür dilediğim belli bile olmazmış! Allah müstehakınızı versin!
Son on beş yılımı düşündüm: Yaygın basın'la, "Dolma kalemler"le çekiştim hep! Onları asla millî veya ulusal kabul etmedim! Onlara; uzaktan kumandalı "Karen Fogg Çocukları", Siyasî rüzgâr gülleri, İpi başka elde topaçlar v.s. dedim ve hep mesâfeli durdum.
Onlar ?ağız birliğiyle? Erdoğan'a "Mazlûm" derken ben, "Mazlûmu oynayan" demekte ısrar ettim!
Bugün ise Dolma kalemlerin mazlûm'u, mazlûmu oynayan Erdoğan'ın; İleri Demokrasi ataklarıyla aksatıldığı söylenen planlarını izliyoruz!
"Gereken durakta inilecek tramvay" tarifli, "amaç değil araç" olduğunu söyleyen Erdoğan'ın, bir yerlere taşıdığı kişilerin, "İleri demokrasi" den yüreklenerek takım kaptanlarına çalım atmalarından şikâyetler var!
Eş?Başbakan Davutoğlu'nun, amigo dolma kalemler'le köprüleri yıkmak, gemileri yakmak üzere olduğu söyleniyor!
Kendilerine; "Ulusal" diye iftira eden bu "Yaygın boyalı basın"dan bazılarının hortumculuklarını, Başbakan'ken Erdoğan'dan öğrenmiştik! Bana; "Kartelci Medya" diye basına kafa atan Çiller'i hatırlatmıştı ama dolma kalemlerin rengi, Uzun Adam'ın Başbakanlığında yaptığı; "Basın?Medya Patronları ve Yazarlarıyla Basına Kapalı Toplantı(!)"dan sonra ?bir daha? değiştirilince şaşırmıştım!
Allah'tan bizim Patron, öyle kimliksiz toplantılarda asla olmadı, olmaz!
Niye oldu, ?bilirim de? bilemem ama düne kadar methiyeler yazan yeşil mürekkepli dolma kalemlerin en îmanlı stylo' ları, Eş?Başbakan'a salvoya başladılar!
Bizim samîmi ve milletçi gönlümüzle izlediğimiz bu zor günlerde, siyâsi leş yiyicilerin; "Kralı öldürelim! Yaşasın Kral!" telâşesini gördükçe iğrendim!
Son günlerde Cumhurbaşkanı, AKP Eş?Genel Başkanı, Eş?Başbakan ve BOP Eş?Başkanı Erdoğan'ın, "Yönetimde çift başlılık"tan şikâyetiyle salvolar ve salvocular da arttı!
Türkmenistan dönüşü uçakta; "Gazeteler, 'Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arası şöyle veya böyle' diye sürekli haberler yapıyorlar. Halbuki ben bu partinin kurucusuyum ve hamd olsun buraya kadar gayet iyi şekilde geldik. Benim Başdanışmanım olmuş, Dışişleri Bakanım olmuş, şimdi de Başbakanım olan bir arkadaşla neden sorun yaşayayım?" Diyerek sanki devlet, babasından kalan mirasmış gibi bir üslupla salvo ve salvoculara karşı tedbir almaya başladığına da dikkat çekilerek, benim de bu salvoculara, karşı salvoya başlamam akıllılık olurmuş! Tam zamanıyken değişip gelişmeye ve salvolara başlamalıymışım!
Güvenlik Güçlerimizin patır patır PKK'lı itlâf ettiği bu günlerde, benim eyyâmcılığımı kimse fark bile edemezmiş!
Hem defalarca; "Vatana ihânetten yargılamazsam namerdim!" diyen MHP Genel Başkanı'nın; "Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi her türlü eleştiri hakkı saklı kalmak kaydıyla, AKP Hükumetini desteksiz bırakmayacaktır." şeklindeki açık desteği varken ve bu tavrın adı, "Bilgelik" iken, ben de; "Yaşa! Var ol!" diye bağırsam, kim duyarmış veya duyan ne diyesiymiş?
Kendime firâr ederim ya bazen!
Madem gömlek değişerek, değişip gelişerek başbakan olunabilen, üstelik "BOP Eş Başkanlığı"nın alkışlandığı Müslüman bir ülkedeyim; böyle pervâsız yazmaya devam edersem cezaevinde ölebileceğimi söyleyerek uyaran, aba altından sopa gösteren AKP'lilerim de varken; Eş?Başbakanlar'a saldırmamalıymışım! Deli miymişim?
Fırsat bu fırsatmış! Ya Saray'a yanaşmalıymışım, ya Köşk'e, ya da, hiç biat etmediğini söyleyen, "Şeyini şey ettiğimin şeyi" vecizesinin mûcidinin dahil olduğu mahfile!
Bir de tutarsa var ya! Ya Saray'da, ya da Köşk'te kapılanır, dünyalığımı kazanırmışım, ahret te neymiş?
AKP Deprem Çadırı'ndaki çürükler, gitti gidermiş!
Erdoğan gibi sâdık bir Erbakancı(!)'ya döneklik eden "Yenilikçiler"in; nerede, ne zaman, ne dedikleri, dakikası dakikasına rapor ediliyormuş! Tam zamanıymış!
İsimsiz "Azîz Millet"in, kimliksiz bir ferdi olarak "Dokunmanın ibâdetten sayıldığı Dünya Lideri Erdoğan"ın yakınlarında yer almak için acele etmeliymişim!
Geç kalan "Demokrasi tramvayı"nda yer bulamazmış! İleri Demokrasi sâyesinde Türkiye'de talan varmış! ...mış ta, ... mış!
Kendime firâr ederim ya bazen! O firarlarımın birinde, "SİTEMKÂRLARA SİTEM" etmiştim ya!
"Şeyini şey ettiğimin şeyleri" asla demokrat olmadığımı unutarak, bırakmayacaklar ki; Eşkıya bellesinler!
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Kurnaz korkaklar veya korkak kurnazlar; "Hadi! Değişelim?gelişelim!" diye tahrike başladılar hemen!
Türkiye'de on dört yıldır tanınamayan bakanlardan, vekillerden özür dileyerek başlarsam takîyyemi kimse fark etmez diye de taktik veriyorlar! Taktikte haksız değiller! Şimdiye kadar hep tanınanlara saldırmışım ya! Tanınmayı beceremeyenlerden özür dilersem kimse üzerine alınmazmış ve özür dilediğim belli bile olmazmış! Allah müstehakınızı versin!
Son on beş yılımı düşündüm: Yaygın basın'la, "Dolma kalemler"le çekiştim hep! Onları asla millî veya ulusal kabul etmedim! Onlara; uzaktan kumandalı "Karen Fogg Çocukları", Siyasî rüzgâr gülleri, İpi başka elde topaçlar v.s. dedim ve hep mesâfeli durdum.
Onlar ?ağız birliğiyle? Erdoğan'a "Mazlûm" derken ben, "Mazlûmu oynayan" demekte ısrar ettim!
Bugün ise Dolma kalemlerin mazlûm'u, mazlûmu oynayan Erdoğan'ın; İleri Demokrasi ataklarıyla aksatıldığı söylenen planlarını izliyoruz!
"Gereken durakta inilecek tramvay" tarifli, "amaç değil araç" olduğunu söyleyen Erdoğan'ın, bir yerlere taşıdığı kişilerin, "İleri demokrasi" den yüreklenerek takım kaptanlarına çalım atmalarından şikâyetler var!
Eş?Başbakan Davutoğlu'nun, amigo dolma kalemler'le köprüleri yıkmak, gemileri yakmak üzere olduğu söyleniyor!
Kendilerine; "Ulusal" diye iftira eden bu "Yaygın boyalı basın"dan bazılarının hortumculuklarını, Başbakan'ken Erdoğan'dan öğrenmiştik! Bana; "Kartelci Medya" diye basına kafa atan Çiller'i hatırlatmıştı ama dolma kalemlerin rengi, Uzun Adam'ın Başbakanlığında yaptığı; "Basın?Medya Patronları ve Yazarlarıyla Basına Kapalı Toplantı(!)"dan sonra ?bir daha? değiştirilince şaşırmıştım!
Allah'tan bizim Patron, öyle kimliksiz toplantılarda asla olmadı, olmaz!
Niye oldu, ?bilirim de? bilemem ama düne kadar methiyeler yazan yeşil mürekkepli dolma kalemlerin en îmanlı stylo' ları, Eş?Başbakan'a salvoya başladılar!
Bizim samîmi ve milletçi gönlümüzle izlediğimiz bu zor günlerde, siyâsi leş yiyicilerin; "Kralı öldürelim! Yaşasın Kral!" telâşesini gördükçe iğrendim!
Son günlerde Cumhurbaşkanı, AKP Eş?Genel Başkanı, Eş?Başbakan ve BOP Eş?Başkanı Erdoğan'ın, "Yönetimde çift başlılık"tan şikâyetiyle salvolar ve salvocular da arttı!
Türkmenistan dönüşü uçakta; "Gazeteler, 'Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın arası şöyle veya böyle' diye sürekli haberler yapıyorlar. Halbuki ben bu partinin kurucusuyum ve hamd olsun buraya kadar gayet iyi şekilde geldik. Benim Başdanışmanım olmuş, Dışişleri Bakanım olmuş, şimdi de Başbakanım olan bir arkadaşla neden sorun yaşayayım?" Diyerek sanki devlet, babasından kalan mirasmış gibi bir üslupla salvo ve salvoculara karşı tedbir almaya başladığına da dikkat çekilerek, benim de bu salvoculara, karşı salvoya başlamam akıllılık olurmuş! Tam zamanıyken değişip gelişmeye ve salvolara başlamalıymışım!
Güvenlik Güçlerimizin patır patır PKK'lı itlâf ettiği bu günlerde, benim eyyâmcılığımı kimse fark bile edemezmiş!
Hem defalarca; "Vatana ihânetten yargılamazsam namerdim!" diyen MHP Genel Başkanı'nın; "Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi her türlü eleştiri hakkı saklı kalmak kaydıyla, AKP Hükumetini desteksiz bırakmayacaktır." şeklindeki açık desteği varken ve bu tavrın adı, "Bilgelik" iken, ben de; "Yaşa! Var ol!" diye bağırsam, kim duyarmış veya duyan ne diyesiymiş?
Kendime firâr ederim ya bazen!
Madem gömlek değişerek, değişip gelişerek başbakan olunabilen, üstelik "BOP Eş Başkanlığı"nın alkışlandığı Müslüman bir ülkedeyim; böyle pervâsız yazmaya devam edersem cezaevinde ölebileceğimi söyleyerek uyaran, aba altından sopa gösteren AKP'lilerim de varken; Eş?Başbakanlar'a saldırmamalıymışım! Deli miymişim?
Fırsat bu fırsatmış! Ya Saray'a yanaşmalıymışım, ya Köşk'e, ya da, hiç biat etmediğini söyleyen, "Şeyini şey ettiğimin şeyi" vecizesinin mûcidinin dahil olduğu mahfile!
Bir de tutarsa var ya! Ya Saray'da, ya da Köşk'te kapılanır, dünyalığımı kazanırmışım, ahret te neymiş?
AKP Deprem Çadırı'ndaki çürükler, gitti gidermiş!
Erdoğan gibi sâdık bir Erbakancı(!)'ya döneklik eden "Yenilikçiler"in; nerede, ne zaman, ne dedikleri, dakikası dakikasına rapor ediliyormuş! Tam zamanıymış!
İsimsiz "Azîz Millet"in, kimliksiz bir ferdi olarak "Dokunmanın ibâdetten sayıldığı Dünya Lideri Erdoğan"ın yakınlarında yer almak için acele etmeliymişim!
Geç kalan "Demokrasi tramvayı"nda yer bulamazmış! İleri Demokrasi sâyesinde Türkiye'de talan varmış! ...mış ta, ... mış!
Kendime firâr ederim ya bazen! O firarlarımın birinde, "SİTEMKÂRLARA SİTEM" etmiştim ya!
"Şeyini şey ettiğimin şeyleri" asla demokrat olmadığımı unutarak, bırakmayacaklar ki; Eşkıya bellesinler!
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017