Firavun, vahye baş kaldırmanın, vahyin temsilcisi olan Peygamberlere düşmanlığın, dolayısıyla insanlık düşmanlığının sembolüdür,temsilcisidir. İnsanlık düşmanı bir ekolün öncüsü, temsilcisi normal şartlarda insanlar tarafından sevilmez, sevilmemesi gerekir. Ama üzülerek müşahede ediyoruz ki tarih içerisinde her zalim, her zorba gibi firavun da maalesef taraftar bulmuş, yandaş toplamış ve zulmünü onlar aracılığı ile sürdürmüştür. Ağaçtan olan baltanın sapı kullanılarak ağaçlar nasıl balta ile kesiliyorsa, zalimlere arka çıkan, yardım ve yağcılık eden insanlar aracılığı ile insanlar zulüm altında inim inim inliyor. Haktan-hukuktan, doğrudan-doğruluktan yana kesin tavır alma hususunda insanlık birleşse elbette zalim ve zorbalar yalnız kalacak ve içlerindeki fesatlıklarını hayata geçirme imkanı bulamayacaklar. Onun için; "Zulmü alkışlayamam zalimi asal sevemem" prensibi bir altın prensiptir ve daima kulaklarımızın küpesidir. Her devirde ister zalim şahıslar-yöneticiler olsun ister zalim devletler olsun ulufe dağıtarak şakşakçılar, alkışçılar bulabilmişlerdir ama, şahsiyeti teşekkül etmiş bir Müslüman'ın zalime-zorbaya şakşakçılık yapacağını düşünemiyorum. Ama binlerce örnek gösterebiliriz diyorsunuz, doğrudur fakat, onlar şahsiyeti teşekkül etmemiş olanlardır. Onlar üç kuruşluk dünya menfaati için, belki bir müddet daha zalimin himayesinde rahat edebilmek için zalimi alkışladıkları gibi, zalimin işaret ettiklerini de alkışlayıp duruyorlar. Çağdaş firavunları sevenler, onların sevdiklerini de seviyorlar, onları aklamak için kılı kırk yarıyorlar, kırk dereden su getiriyorlar. Vaktiyle, adı üstada çıkmış adamın biri, kendi devrinde firavun'u dize getirmek için bir mucize aracı olarak kullanılan Hz. Musa'nın Asa'sını, yirminci yüzyılın firavunlarından olan Amerika'nın eline tutuşturmamış mıydı? Şimdi o çizgiyi takip eden kitleleri yakından izleyin göreceksiniz ki, içten içe hem bir Amerika muhabbetiyle yanıp tutuşuyorlar hem de Amerika'nın güvercin ilan ettiği lağım farelerini okşayıp sevmekle gün geçiriyorlar. İki bin on yılına girdiğimiz şu günlerde Mümtehine suresinin ilk ayetini, daha yeni nazil olmuş gibi, bize yeni ulaşmış gibi okumalıyız diye düşünüyorum. Buyurun: "Ey iman edenler! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar edinmeyin. Siz onlara mektupla sevgi ulaştırıyorsunuz. Onlar ise Hak'tan size geleni inkar ettiler. Siz Allah'a iman ediyorsunuz diye sizi ve peygamberi (Mekke'den) çıkarıyorlardı. Eğer sizler, benim yolumda ve rızamı isteyerek cihad için çıktınızsa (halis bir iman ile mücadele edin). Siz, dostluk mektubunuzla onlara sır veriyorsunuz, halbuki ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da hepsini birlim ve içinizden her kim onu yaparsa artık doğru yoldan sapmış olur."
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024