Sanayileşmiş yedi ülkenin yanı sıra Rusya'nın da müdahil olduğu G-8 grubunun zirvesi ABD'nin güneydoğusundaki Sea Island beldesinde başladı.
Demokratik ortak(!) olarak davet edilen Türkiye'nin yeralacağı zirvede en hararetli gündem Ortadoğu olacak.
Ekonomik-siyasal sorunların tartışılarak çözüm aranacağı toplantıların en karmaşık aşaması ise Ortadoğu'daki kanlı çatışmalara paralel Büyük Ortadoğu Projesi'nin geleceği.
Amerikan yönetimi tarafından ortaya atılan projenin ne derece pratiğe döküleceği öncelikle bu zirvede temel kazanacak.
Nihai aşama ise; bu ay sonunda İstanbul'da yapılacak olan NATO zirvesi ile yürürlük bulması.
ABD Başkanı George W. Bush'un ev sahipliğindeki G-8 zirvesinde Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada ve Rusya liderleri beyin fırtınası estiriyorlar.
Global terörün(!) ve Irak'ta karşı karşıya kalınan dramatik durumun da taraf ülkelerce masaya yatırılması sözkonusu.
Türkiye adına Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanısıra; Ürdün, Afganistan, Cezayir, Bahreyn ve Yemen liderleri de toplantıda yeralıyorlar.
"Bölgesel ortak'' ve "Demokratik ortak'' gibi sıfatlarla takdim edilen Türkiye'nin, Arap ülkeleri ile içten içe bir pazarlığa tutuştuğu bilinen bir gerçek. Gizli çatışmanın temelinde; Büyük Ortadoğu Projesi'ne Türkiye'nin destek verecek olması öngörüsü yatıyor.
Bilhassa Ürdün ve Suudi Arabistan, Türkiye üzerinden Ortadoğu Projesi'ne start verilecek olmasından endişeliler.
Bu endişenin temel argümanı da; Türkiye'nin kendilerinden daha fazla Amerikancı geçinerek prim elde etmesi.
Evet Ürdün ve Suudi Arabistan, merkez ülke olarak Türkiye'nin isminin geçmesinden hoşnut değiller.
Buna karşılık bazı bölge ülkeleri, Filistin-İsrail sorununa öncelik vermediği ve dışarıdan baskı anlamına geldiği gerekçesiyle bu girişime pek sıcak bakmıyor.
Görüldüğü üzere; Amerika Birleşik Devletleri inisiyatifinde başlatılan G-8 zirvesi yakın tarihe tanıklık edecek.
Afganistan ve Irak sorununun giderek büyüdüğü ve bölge ülkelerine vaadedelin sözde demokrasi vaadlerinin anlamını yitirdiği bir zamanda yeniden palazlandırılması hesap edilen ve adına "Büyük Ortadoğu Projesi'' denen girişimin enaz Araplar kadar Türkiye'ye de yansımaları olacak.
İsrail'in frenlenemeyen yayılmacılığı ile son günlerde tırmanışa geçen Kürt siyasilerinin Kuzey Irak'taki bağımsızlık talepleri bu zirve ile perdelenmeye çalışılacak.
Filistin'den belli tavizler beklenirken,Irak'taki Kürtler de Amerikan güdümlü GYK'ya isyan hazırlığındalar.
Kendisinden beklenen merkezi sorumluluğu iyi değerlendirmesi gereken Türkiye'nin bu süreci başarıyla geçmesi gerekiyor.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin piyon ülkesi konumunda olmaması gereken Türkiye'nin daha bölgesel ve daha reel politik adımlar atarak Ortadoğu'daki önceliğini yitirmemesi lazım.
Demokratik ortak(!) olarak davet edilen Türkiye'nin yeralacağı zirvede en hararetli gündem Ortadoğu olacak.
Ekonomik-siyasal sorunların tartışılarak çözüm aranacağı toplantıların en karmaşık aşaması ise Ortadoğu'daki kanlı çatışmalara paralel Büyük Ortadoğu Projesi'nin geleceği.
Amerikan yönetimi tarafından ortaya atılan projenin ne derece pratiğe döküleceği öncelikle bu zirvede temel kazanacak.
Nihai aşama ise; bu ay sonunda İstanbul'da yapılacak olan NATO zirvesi ile yürürlük bulması.
ABD Başkanı George W. Bush'un ev sahipliğindeki G-8 zirvesinde Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada ve Rusya liderleri beyin fırtınası estiriyorlar.
Global terörün(!) ve Irak'ta karşı karşıya kalınan dramatik durumun da taraf ülkelerce masaya yatırılması sözkonusu.
Türkiye adına Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanısıra; Ürdün, Afganistan, Cezayir, Bahreyn ve Yemen liderleri de toplantıda yeralıyorlar.
"Bölgesel ortak'' ve "Demokratik ortak'' gibi sıfatlarla takdim edilen Türkiye'nin, Arap ülkeleri ile içten içe bir pazarlığa tutuştuğu bilinen bir gerçek. Gizli çatışmanın temelinde; Büyük Ortadoğu Projesi'ne Türkiye'nin destek verecek olması öngörüsü yatıyor.
Bilhassa Ürdün ve Suudi Arabistan, Türkiye üzerinden Ortadoğu Projesi'ne start verilecek olmasından endişeliler.
Bu endişenin temel argümanı da; Türkiye'nin kendilerinden daha fazla Amerikancı geçinerek prim elde etmesi.
Evet Ürdün ve Suudi Arabistan, merkez ülke olarak Türkiye'nin isminin geçmesinden hoşnut değiller.
Buna karşılık bazı bölge ülkeleri, Filistin-İsrail sorununa öncelik vermediği ve dışarıdan baskı anlamına geldiği gerekçesiyle bu girişime pek sıcak bakmıyor.
Görüldüğü üzere; Amerika Birleşik Devletleri inisiyatifinde başlatılan G-8 zirvesi yakın tarihe tanıklık edecek.
Afganistan ve Irak sorununun giderek büyüdüğü ve bölge ülkelerine vaadedelin sözde demokrasi vaadlerinin anlamını yitirdiği bir zamanda yeniden palazlandırılması hesap edilen ve adına "Büyük Ortadoğu Projesi'' denen girişimin enaz Araplar kadar Türkiye'ye de yansımaları olacak.
İsrail'in frenlenemeyen yayılmacılığı ile son günlerde tırmanışa geçen Kürt siyasilerinin Kuzey Irak'taki bağımsızlık talepleri bu zirve ile perdelenmeye çalışılacak.
Filistin'den belli tavizler beklenirken,Irak'taki Kürtler de Amerikan güdümlü GYK'ya isyan hazırlığındalar.
Kendisinden beklenen merkezi sorumluluğu iyi değerlendirmesi gereken Türkiye'nin bu süreci başarıyla geçmesi gerekiyor.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin piyon ülkesi konumunda olmaması gereken Türkiye'nin daha bölgesel ve daha reel politik adımlar atarak Ortadoğu'daki önceliğini yitirmemesi lazım.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005