G20'de Suriye düellosu

G20 Zirvesi'nde liderlerin yaptıkları açıklamalar Suriye konusunda nasıl bir politikayı takip edeceklerini gösterdi.ABD Başkanı Obama, "ABD ordusu isterse Musul, Rakka ya da Ramadi'ye kadar girebilir ancak geçmişteki tecrübelerin tekrar etmesinden endişe duyuyoruz" dedi.Elbette ki bu tecrübe Vietnam'da yaşadıkları gibi bir tecrübe? Çünkü Vietnam'da ABD işgaline hayır diyen bir millet ve bir yönetici kadrosu vardı, Vietnam ABD için mezar oldu.ABD için fiili bir Suriye işgali asla Irak işgali gibi olmaz. Çünkü Irak'ın başına 3 defa CIA darbesiyle geçen ve ABD'nin Ortadoğu'daki yakın müttefiki olan Saddam vardı. ABD hem Irak'ın siyasi iradesini hem de askerini kontrol altında tutuyordu. Zaten dikkat ederseniz Irak işgalinde en ufak bir askeri direnişle karşılaşmadı.Ama Suriye öyle mi, Esad gayet bilinçli, ordusu var, halkı yanında ve en önemlisi Rusya gibi bir müttefiki var. ABD Suriye'ye girerse sağlam çıkması mümkün değil?Obama, "Suriye'ye 50 bin asker gönderdik diyelim, Yemen ya da Libya'da bir saldırı olursa ne olacak" diyerek aslında bu noktadaki isteksizliğini net olarak ifade etti.Ayrıca Obama, "IŞİD ile mücadelede güvenli bölge veya uçuşa kapalı bölge amaca zarar verici" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu noktadaki düşüncelerinin de gerçekleşmeyeceğini açıkça belirtti.Ve Obama "Kazanımların devam etmesi için daha fazla devletin katılımı gerekli" ifadelerini kullanarak Suriye sürecinde Batılı ülkelerin tam desteğini alamadığını yalnız kaldığını itiraf etti.Bu manada Paris'teki saldırılar sonrası gelişen hadiseler ABD'nin işine geliyor. Çünkü Fransa Suriye'deki ABD'nin başını çektiği koalisyon içinde olmasına rağmen operasyonlara katılmıyordu.Fransa operasyonlara daha aktif bir şekilde katılmaya başladı, Rakka'yı bombaladı ve bugün en büyük uçak gemisi olan Charles de Gaulle gemisini Suriye'ye gönderiyor.Ve Paris'teki saldırıdan sonra ABD-İsrail ikilisinin Suriye'deki kazanımlarının korunması için bir Batılı ülke daha devreye girmiş oldu. Ama Obama'nın bahsettiği gibi bu yine tam destek değil, çünkü Hollande yaptığı son açıklamada, "Suriye'de siyasi sorunun çözümünden yanayız. Bu sorun Esad değil. Bizim düşmanımız IŞİD" dedi.G20 Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Putin, Suriye konusunda daha net ve belgeli konuştu. Suriye'de yasadışı petrol ticaretinin ciddi boyutlarda olduğunu ifade eden Putin, uzaydan ve uçaktan çekilen fotoğrafları da bizzat G20 liderlerine göstererek, "Petrol yüklü konvoyların uzunluğu onlarca kilometreyi buluyor" dedi.Ve maalesef IŞİD'in petrollerinin çoğu ya Barzani aracılığıyla Türkiye ya da direkt Türkiye üzerinden satılıyor ve bu IŞİD'in en önemli finans kaynağı?Putin ayrıca, "IŞİD, 40 ülkeden finansal destek alıyor. Bu ülkeler arasında G20 üyeleri de var" diyerek G20 masasında oturan ve IŞİD'e karşı söylemler kullanan bazı ülkelerin samimi olmadıklarını, IŞİD'e her türlü finansal desteği sağladığı halde IŞİD'le mücadeleden bahsettiklerini belirtti. Bu ülkeler de hepinizin malumu? IŞİD'le mücadele konusunda samimi olmayan bilakis IŞİD'e her türlü finans desteği sağlayan ülkelerle Suriye meselesi nasıl çözülebilir ki? Zaten her türlü ortak koalisyon teklifine rağmen başta ABD ve yandaşlarının buna yanaşmamaları Suriye'de çözümsüzlükten ve kaostan yana olduklarını gösteriyor. Putin şu ifadelerle bu gerçeğin de altını çiziyor: "Eylül ayında BM Genel Kurulu toplantısında teröre karşı tek bir koalisyon önerisi yapmıştım. Yaşanan olaylar bizi haklı çıkardı."Ülkelerin IŞİD'e olan desteği elbette ki sadece "finansal" değil? Rusya federal Güvenlik Servisi (FSB) IŞİD'in militan sayısı konusunda bir rapor yayınladı. Bu rapora göre; 2015'in ilk yarısı itibarıyla 80 bini aşkın IŞİD'li terörist var, bunların 50 bini Suriye'de, 30 bini Irak'ta; bunların 30 bini yabancı militan ve 80 ülkeden katılım var.Raporda bu ülkelerin başında Fransa, İngiltere, Almanya, ABD, Kanada ve Suudi Arabistan geliyor. İşin ilginç tarafı bu yabancı teröristleri içinden çıkartan ve Suriye'ye akışını engellemeyen, bilakis el altından destekleyen Batılı ülkeler, aynı terör tehdidi kendilerini vurunca feveran ediyorlar. Madalyonun diğer yüzünde ise kendi içlerinden çıkan IŞİD Paris'i Londra'yı vuruyor, onlar ise bu gerekçeyle İslam coğrafyasını vuruyor ve tüm Müslümanları potansiyel terörist ilan ediyor.Ve Putin meselenin çözümü için şu tekliflerde bulunuyor:"İlk yapmamız gereken IŞİD'i yenmektir. Sonra reformları tartışabiliriz.""Suriye'de teröristlerin kimler olduğu netleşmelidir. Ancak bu sayede krizin siyasi yoldan çözümü için gereken koşullar oluşturulabilir."G20 Zirvesi'nde de yine sözünü dinleten Rusya oldu. Milli Ekonomi Modeli ile dünyanın zirvesine oturan Rusya, Sayın Baş'ın Milli Devlet anlayışıyla da genelde İslam dünyasına, özelde Suriye'ye bakarak doğru adımlar atmaya devam ediyor.Tamamen hukuki ve devletleri muhatap alarak hareket ettiği için, ABD-İsrail ikilisinin yaptığı gibi sıkıştığında teröre müracaat etmeyerek dünyada işlerin daha doğru yollarla halledilebileceğini ortaya koydu.Bu doğru yaklaşımları Türkiye'den beklerdik ama maalesef Türkiye siyasetiyle, halkıyla, basın ve medyasıyla derin bir uykuda devam ediyor.Siyasilerimiz, Türkiye'nin de BOP kapsamında aynen Suriye'nin kaderini yaşayacağını unutmamalı? "Esad zalim" derken, yarın aynı suçlamalara kendilerinin de maruz kalacağını akıllarından çıkarmamalı?